Ellerimi cebime koyup evin etrafında dolanmaya başladım . Polisler ellerinde delil poşetleriyle etrafta delil arıyorlardı . Mesela cinayet aracını. Ben ise göz atıyordum ve bana ilginç gelen her şeyi hafızama not ediyordum . Evin arkasında çitler vardı ve çitlerin gerisinde bir patika vardı . Bir insan burdan atlayabilirdi. Kendimi katilin yerine koyarak eve girdim . Yere meyve suyu dökmüş gibi yaptıktan sonra maktülün arkasından yukarı çıktım , kesici aleti önce böbreğine sapladım ardından boğazını kestim . İdil olarak düşündüğüm de bu durum iğrenç ve dehşet verici gözüküyordu fakat katilin gözünden bakınca haz verici görünüyordu . Ardından arkadaşımdan yardım isteyerek cesedi bodruma taşıdım o sırada öbür katil merdivenleri siliyordu . İşimiz bitmişti fakat araba sesleri gelmişti , olamaz ! Maktulün sevgilisi gelmişti . Arka balkondan acale bir şekilde çıktık ve çite yöneldik veya yöneldim . O sırada arkama baktım , sevgilisinin gelip gelmediğini görmek için . Tabii ya çapraz da felçli yaşlı adam oturuyordu . O görmüştü her şeyi . Belki de cinayet aracını. Çitten atladım ve yolda lastik izlerini gördüm . Hemen başkomisere haber vermeye gittim . Yanındaki polise yol boyunca lastik izlerini takip etmesini söyledi .
Fakat izler yolun sonunda kayboluyordu yani bu izlerden bir şey çıkmazdı.
-Başkomiserim !
-Efendim , İdil .
-Şu evde oturan yaşlı adamı ve Sılayı güvenlikleri açısından başka yere almalıyız .
-Niçin ?
- Demircioğlu Cinayetini duymuşsunuzdur . Ahu Demircioğlu canice katledilerek öldürülmüştü ve Akın da bu olayın içindeymiş aynı Sıla gibi . Ahu 'nun öldürüldüğü gece Sıla da olay yerindeymiş ve katilin yanında bir adamı gördüğünü söyledi ve bu adam Akın . Akın 'nın dosyalarının arasında bu davayı görmüştüm fakat o dosyayı biri değiştirmiş. Kapak renklerinden anladım . Bora 'nın babası Akını ve ailemi öldürdü evet çünkü Ahu 'yu Akın öldürdü zannediyordu ve arabanın içinde ailem olduğunu bilmiyordu . Kendince intikam almak istedi . Şimdi ise Erhan Bey , Fatma abla , oğlu ve Burak öldürüldü . Katil veya katiller her kimse bu davayı bilen herkesi ortadan kaldırmaya çalışıyorlar . Erhan biliyordu çünkü Akın ona anlatmıştı , Fatma abla bir şekilde duydu veya öğrendi ve oğluna söyledi. Sıla da Burağa söylemişti . Katiller evden kaçarken yaşlı amca görmüş olmalı çünkü aralıksız cinayet saatinde orada oturuyormuş . Sıla zaten olayın başını çekiyor bu yüzden ikisini de güvenli bir yere almalıyız .
-Demek yaşlı amca gözleriyle bize bunu anlatmaya çalışıyordu.
-Evet , başkomiserim.
-Tamam ben bir şeyler ayarlayacağım.
Arkamı döndüm Doğu bir sandalye de oturuyordu , telefona bakıyordu . Yanına oturdum .
-Nasılsın ?
Kafasını telefondan kaldırıp gözlerime baktı
-İyiyim , sen ? Gerçi nasıl iyi olacaksın. Bir ceset buldun.
-Çok ceset gördüm . Çok otopsiye girdim , çok cesete dokundum ama bu sefer bir farklı oldum. Beklemiyordum. Katil buraya geleceğimizi biliyordu fakat bu kadar erken olacağını tahmin etmemişti .
Katil burnumuzun dibinde Doğu.
-Bulacağından eminim . Sen niye Sılayı buraya getirdinki ?
- Güvenliği için fakat Burağın olayları bildiğini hesaba katmamışım .
- Umarım daha fazla insanın canı yanmaz .
-İnşallah .
Telefonum çalıyordu biri özel numaradan arıyordu . Ayağa kalkıp arka bahçeye ilerledim . Telefonu açtım .
-Alo ?
-İdil Soylu ile mi görüşüyorum , dedi telefondaki kişi . Sesinizi ses bozucu ile değiştirmişti. Başkomisere elimle işaret verdim , telefonumu kendi bilgisayarlarına bağlayacaklardı .
-Evet , buyrun .
-Çok kaşınıyorsun .
-Pardon?
- Anlamıyor musun ? İnsanları korumaya çalıştıkça onları kaybediyorsun . Sen iyi bir olay yeri inceleme uzmanı değilsin , anla artık.
-Siz kimsiniz ?
- Ben gölgenim . Kocan işime karıştı her şey altüst oldu . Şimdi de sen işime karışıyorsun . Hala ders almadın mı ?
-Kocamı Bora 'nın babası öldürdü .
-Ah , evet o küçük salak . Ahu 'yu o öldürdü sanıyordu yani ben öyle düşünmesini sağlamıştım . Siz hala kimle uğraştığınızı bilmiyorsunuz . Ateşle oynuyorsunuz .
- Ben ateşle oynamam .
-Yanlış insanla dans ediyosun İdil.
-Sen de yanlış insana tavsiye veriyorsun .
- Bu ateşte yanarsın .
-Ben artık yanmam zira kaybedecek bir şeyim yok . Ben ateşin kendisi olmuşum ...
-Tamam kes . İyiki bir psikoloji okudun . Dır dır dır dır başımın etini yedin durdun senelerdir.*Senelerdir* Ben katili senelerdir tanıyordum demek .
- İstediğin her şeyi aldın . Cinayeti bilen herkesi öldürdün .
-Henüz değil .
-Fakat unutma ! Davayı sen kendin tekrardan açtın . Bu davanın tanıklarını öldürerek bu davayı kapatamazsın. Köşeye sıkışıyorsun . Seni ben kendi ellerimle hapishaneye göndereceğim.
-Doğuyu da kendi ellerinle göndermiştin de mi ?
.
.
.
Telefonu yüzüme kapatmıştı. Beni hasas noktalardan vurmaya çalışıyordu. Sinirlendirmeye çalışıyordu fakat beni yıllardır tanımasına karşın hala iyi tanımamıştı . Psikoloji mezunuydum ben , sabırlıydım.
Sinirlenmiyordum gayet sakin bir biçimde cevap veriyordum .
Bana "henüz değil " demişti . Yani düşündüğüm gibi yaşlı amcayı ve Sılayı öldürmeyi planlıyordu . Belki de başka insanları da. Koşarak Sıla'nın yanına gittim .
-Başka bilen var mıydı? , dedim soluk soluğa .
-Neyi ?
-Cinayeti . Yani ne bileyim araştıran , bilen , gören başka biri var mıydı ?
-Sanırsam yoktu . Yani aslında Mert diye biri vardı . O da gazeteciydi ve eşiyle bu davayı araştırmışlardı. Eşi de gazateci . Bu işte bir iş olduğunu anlamışlardı . Şu an neredeler ve ne yapıyorlar hiçbir fikrim yok .
-Anladım . Soy isimlerini hatırlıyor musun ?
- Karameşe.
- Teşekkür ederim.
-İdil !
-Efendim?
-Başkomiser beni ve şuradaki yaşlı amcayı bir eve götürcekmiş .
-Evet , ben söyledim , sizin güvenliğiniz için.
- Kendi evime gidicekmişim , amca da benimle gelecekmiş.
-Kendi evin mi? Hayır olmaz!
Başkomisere doğru koştum , yanında Doğu vardı.
-Başkomiserim , Sıla 'nın evi olmaz.
-Neden?
-Çünkü katil bizim buraya geleceğimizi biliyordu . Ama takip edilseydik aynı vakitler buraya ulaşırdık . Yani katil Sıla 'nın evine yakın bir yerde oturuyor. Gözlemlemiş olabilir hatta dinlemiş. Katil Sıla'nın komşusu olabilir.
-Kapıda polisler olucak .
-Eğer katil komşusuysa polisin haberi bile olmaz. Çünkü aynı binada oturuyor olcaklar ve polis de dışarda.
-Nereye göndermemizi önerirsin?
-Benim evim?
-Senin evin mi? , diye sordu şaşkınlıklar içinde Doğu.
-Ya katil senin komşunsa ? Ya katil sana yakın birisiyse ? Sana da zarar verebilir .Haklı olabilirdi fakat ben onları koruyabilirdim . Kapının önünde polisler de olsa bence her şey tamamdı . Başkomiser teklifimi bir süre düşündükten sonra kabul etti.
Ben de Mert Karameşe ve eşini araştırmaya koyuldum . Diziüstü bilgisayarımı çıkarıp biraz araştırma yaptıktan sonra eşinin ismininde Elif olduğunu öğrendim ve Elif Karameşe geçen sene sırra kadem basmış ve 4 ay önce ise cesedini bir deniz kıyısında bulmuşlar . Balıkesirdeki bir sahilin orada bulmuşlar cansız bedenini . Otopsi sonuçlarına göre ölüm nedeni boğulma değilmiş. Kafasına sert bir cisim çarpmış ve kafatası kırılmış. Boğuşma izi de olmadığı için bunun bir intihar vakası olduğunu düşünerek davayı kapatmışlar. Emniyet Müdürlüğünün arşivinden girdiğim için olay yerinin fotoğraflarını da görebiliyordum . Ekranı iyice büyültüp , etrafa bakındım . Bir an duraksadım çünkü eğer kendini kayalıklardan denize attıysa, ki öyle düşünüyorlar , boynununda kırılma olasılığı yüksekti . Yani kafatası kırıldıysa boynunda hasar alması lazımdı fakat boynunda bir hasar olduğu yazmıyordu . Sol dizi ve sağ kolunun eklem yerleri parçalanmıştı fakat boynunda bir şey yoktu . Bence bu bir intihar değil cinayetti . Elif Karameşe hakkında bilgiler araştırmaya devam ederken bir şeye rastladım . Mert Karameşe ile evlenmeden önce bir ilişkisi varmış ve Elif Karameşe bu adam hakkında uzaklaştırma kararı istemiş . İfadesine göre eski sevgilisinin çantasında bir kadın resmi bulmuş. Adam aslında evliymiş. Elif Karameşe bunu öğrenince olay çıkartmış ve kavga etmişler . Okuduklarım karşısında şok olmuştum , yazıyı aşağıya kaldırınca vücudumda bir adrenalin salgılandı .
Çünkü Elif Karameşe'nin uzaklaştırma kararı istediği kişi , benim alt komşum olan Faruk Beydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutlu Yıllar Sevgilim
Mystery / ThrillerSuç/Aşk /Dram sevenler için ... Hayat neydi bizim için? Ego tatmini miydi ? Yoksa giden bir parçanın gelmeyeceğini bilerek , umut bağlamak mıydı ?