Cinayet

60 8 58
                                    

Sandalye de oturmuş olanları idrak etmeye çalışıyordum.  İçeriden bir sedye yardımıyla  siyah poşetle cesedi çıkardılar .  Doğu da  gelmişti . Benim karakola haber verdiğim vakit  o da karakoldaymış , beni görmek için gelmiş.  Doğu'nun yüzünde bir mahçupluk seziyordum . Sanki utanıyordu benden . Bir cinayeti saklamıştı  , utanması normaldi.  Üzülüyordum  ona , vicdanı rahat değildi.  Ne zamandır da psikolojik danışmanlık için olan seanslarıma gitmiyordum . Doğuyu seviyordum . Abisine benzemiyordu . Vicdanı vardı Doğunun  , bir kalbi vardı . Cinayeti saklamak zorundaydı  aslında bana anlatmaya çalışmıştı  fakat ben anlamamıştım . Babası Doğunun bana zarar vermesini istiyormuş  , öyle demişti fakat Doğu tam tersi beni korumuştu ; Dışarıdaki olan olaylardan , ailesinden ki özellikle babasından , en önemlisi kendisinden korumuştu beni .  Cezaevindeyken bir polis memuruna  " Hep yanımda oysa , fakat  ben ondan  uzak durmak zorundayım "  demiş. Bu cümle beni etkilemişti.  Ayağa kalktım , biraz yürümek için . Burağın evinin yanında oturan kadının evine doğru yürüdüm  . Ev çok ilginç döşenmişti .  Saçları fönlü  , gözleri  yeşil  ve uzun boylu  bu görkemli kadın korkmuşa benziyordu . Sağ eli karnının üzerindeydi . Sol eli ile ağzını kapatıyordu. Hamile olabilir mi acaba diye düşündüm  kendi kendime.  3 farklı  villa da hayat döngüsü  vardı ;  daha dünyaya gelmemiş olan bir bebek , hayatın  bütün zorluklarını  ve çilesini görmüş , geçirmiş bir evli çift ,  canice katledilmiş  bir halde  hayata gözlerini yummuş  bir adam.
Sarışın kadının yanına gittim , sorgusunu dinlemek için .
-Bana da anlat .  Olay saatinde  neredeydin?  , dedim hafif sert bir şekilde.Sert olmayı pek sevmezdim , özellikle  de hamile ve yaşlılara fakat şu anda bu kadın  bir  şüpheliydi.
-Evdeydim , duş alıyordum.  Hiçbir şey duymadım .
-Anladım , peki ismin ne ?
-İpek .
-Kabalık etmek istemem ama  hamile misin  İpek ?
-Evet ama siz nerden anladınız? Daha 2 aylık  belli olmuyor .
-Eliniz hep karnınız da . Çocuğunuz daha doğmamış olsa bile annelik içgüdüleriniz onu korumaya çalışıyor.  Allah analı babalı büyütsün.
-Amin .
-Bu arada eşiniz nerede ?
-Evli değilim. Boşandım geçen ay . Hamile olduğumu  yeni öğrendim.
-Anladım .
Yaşlı teyze ve amcanın yanına gittim . Teyze korku içinde   , içeride olduğunu  ve kocası için elmanın kabuklarını doğrayıp  rendeden geçirdiğini söylüyordu . Tatlı amcanın yüzünde hala keder vardı.  Belki de bana anlatmak istediği bir şey vardır . Belki de cinayeti görmüştür  ya da katili görmüştür.   Keşke konuşabilse ve hareket edebilse diye geçirdim içimden.
Burdaki şüpheliler ,  bazı polislerin gözünde şüpheli değildi  çünkü  bir felçli adam , bir yaşlı teyze ve bir de hamile bir kadın vardı .  Her şey olabilirdi , herkesten şüphelenmek gerekti . Sıla ağlamaktan  şişmiş  gözleri ve bozulmuş  saçları ile oturmuş  yeri izliyordu .  Yanına  çömelip  elimi omzuna koydum .
-Geçicek Sıla . Her şey gibi bu da bir gün geçicek.
-Acım azalıcak mı ?
-Hayır .
-O zaman nasıl geçicek?
-Alışacaksın ...

Omzuma konan elle irkildim.
-Başkomiser seni çağırıyor  , dedi sakin bir ses tonuyla Doğu .
-Tamam geliyorum .
Ayağa kalkarken elimle Sıla'nın sırtını sıvazladım.
-Buyrun , başkomiserim .
-Adli Tabipten gelen ilk bilgilere göre , kurbanda boğuşma izi yokmuş . Ne bir çizik  , morluk hiçbir şey yokmuş .
-Yani kurban katili tanıyordu.
-Aynen öyle , dedi başkomiser.
-Başka bir şey söylendi mi ?
-Kurbana önce  arkadan bir darbe gelmiş . Yani kurban arkasını  döndüğü anda  sol böreğine bıçak saplanmış  , anlaşılan kurban acı içinde arkasına dönünce de katil , kurbanın boğazını kesmiş.
-Keskin bir bıçak kullanmış anlaşılan. Boğuşma izi bile yokmuş  baksanıza .
-Aynen öyle .
Olay yerinde çekilen fotoğraflara  baktım . İğrenç bir görüntüydü .  Daha dikkatli inceleyebilmek için  bodruma indim. Burada ters giden bir şeyler vardı .
-Evin her yeri incelendi mi ? , diye sordum yanımdaki  başkomiser yardımcısına.
-Evet  fakat hiçbir yerde kana rastlanmadı.
-Parmak izlerine lütfen dikkat edin .
Yere eğilip  kana daha dikkatli baktım. Yerde bir gölcük oluşmuştu  fakat adli tabip arkadan  bir bıçak  darbesi aldığını söylemişti . Cesedin önündeki dolaba kan sıçraması gerekti fakat kan yoktu.  Başkomiser burnunu bir mendil yardımı ile kapatarak  yanıma geldi .
-Kurbanın burada öldürüldüğünü düşünmüyorum  , dedim.
-Nerden anladın?
-Arkadan darbe almış. Bıçaktan ya da cinayet aletinden  veya kurbandan bu dolaba kan sıçraması lazım fakat burda kan yok . Dolap ve ceset arasında 2 cm var . Kan olmaması gibi bir durum söz konusu olamaz.
-Haklısın , Ali bunlari not et , dedi  ve yanındaki polis elindeki kağıda notlar aldı .
Antreden geçerken mutfakta bir şeyler  dikkatimi çekti.  Yere meyve suyu dökülmüştü   ve yerde peçete vardı . Mutfağın zemini  kare sütunlardan oluşuyordu ve araları tertemizdi , sadece bir sütunun arası pisti . Ona da meyve suyu dökülmüştü.
Yukarıya çıkıp  evi incelemeye koyuldum . Merdivenler yeni silinmişti ve ağır derecede çamaşır suyu kokuyordu.   Bence  1 katil yoktu , 2 katil vardı  .  Üst kata çıktım.  İçimden bir ses banyoya gitmemi  söyledi.  Banyo   tertemizdi . Tek bir diş fırçası  ve bir temizlik için kullanılan  diş fırçası vardı .   Bazı insanlar , titizlik hastalığı olanlar bunu çok yapar ,  bir diş fırçası ile yerdeki sütunların arasını silerdi.
Banyodaki dolabı açtım  , ağzına kadar çamaşır suyu doluydu .
Daha sabah olmasına karşı banyo karanlıktı , ışığı açmadan görmek imkansızdı.  Aşağıya inip Sılaya , Burak  hakkında birkaç soru sordum. Burak titizlik hastasıydı.  Tekrar banyoya döndüm ve inceledim daha sonra banyonun ışığını kapatıp  yatak odasına yürüdüm.  Yatak düzenliydi . Dikkatimi çeken bir şey olmamıştı.   Merdivenlere doğru ilerledim . O sırada   bir polis  banyoya girerken ışığı açtı.  O an anladım  cinayet  banyoda işlenmişti.
.
.
.
.
.
- Evet İdil , dinliyoruz seni . Nereden anladın cinayet mahalinin burası olduğunu?
Herkes dikkat kesilmiş  beni izliyordu . Işık kapalıydı   ve herkes garipseyen gözlerle birbirlerine bakıyorlardı. 
- Olay şöyle oldu ; kurban katillerini tanıyordu . Katiller de kurbanı iyi tanıyordu  zira titizlik hastalığı olduğunu anlamışlardı.  Eve bakın çok temiz , fazla temiz ve dolaplar çamaşır  suyu ile dolu . Sılaya gidip sordum  ve bana Burağın titizlik hastası olduğunu söyledi.  Mutfaktaki sütunların arasını temizlemek için  temizlik için kullandığı diş fırçasını almaya gitti . Katillerden biri Burağın arkasından gitti  ve onu banyoda öldürdü .
Işığı açmak için prize yöneldim ve ışığı açtım.
-Üstüne bakın  lütfen . Kurumuş kan var . Katiller  delilleri yok etmek için her yeri silerler fakat prizlerin üstünü unuturlar . Şimdi bana nerden 2 katil olduğunu anladığımı soracaksınız .  Evet 2 katil  veya 2 den fazlaydı  ama bence 2 katil vardı çünkü  biri yukarda onu öldürdükten sonra  bodruma taşıdı  , biri de merdivenleri sildi . Burak titizlik hastası olduğu için  evi çamaşır suyu kokunca dikkat çekmeyecekti.    Benim eve girdiğimde Burak yeni ölmüştü . Katil evden yeni çıkmıştı  . Yani bir kişi aynı anda hem cesedi taşıyıp hem de temizlik yapamazdı . Planlanmış  bir cinayetti  bu .
Polisler  bana hayran bir şekilde bakıyorlardı. 
- İdil Hanım'ın karmaşık durumları çözme  yeteneğini hepiniz anlamışsınızdır arkadaşlar. Şimdi gidip  bize katile götürecek deliller arayın  . İdil Hanım gibi dikkatli ve  ince düşünerek yapın bu işi , dedi başkomiser.
.
.
.
Katile bir adım daha yaklaşmıştık.
Unutmayın "Çekirge  bir sıçrar , iki sıçrar  üçüncüde ele geçer "

Mutlu Yıllar SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin