Mert

49 7 95
                                    

Saat gece 3 sularıydı , yatağımda yatıyordum  .  Hemen sağ taraftaki oda da misafir odası vardı ve yaşlı tontiş amca orada kalıyordu.  Koridorun öbür tarafında ise oturma odasında Sıla vardı. Bir türlü uyku tutmuyordu. Gözlerim arada kapanır gibi oluyordu fakat dışarıdan gelen çekirge sesleri hayallere dalmama sebep oluyordu .  Hava çok sıcak olduğu için camın yarısını açtım.  Hafif esen rüzgar tüylerimi diken diken etmişti.  Ayağa kalktım , camdan aşağıya baktım . Kapı da , arkası beyaz  ve camsız büyük bir reklam kamyoneti duruyordu . O kamyonetin içinde polisler vardı ve evi  güvenceye almışlardı. İçeriden gelen bir gıcırtı ile irkildim.  Solumda asılı olan  mor sabahlığımı  üzerime geçirip  parmak uçlarımla kapıya yöneldim . Sessizce kapının ardındaki sesi dinledim . Biri mutfağa gitmişti  : buzdolabı açılma sesi , şişenin kapağının açılma sesi , dolaptan bardak alma ve  sıvı maddeyi koyma sesleri geliyordu . Anlaşılan Sıla  bu sıcaktan dolayı epey susamıştı.   Sıla'nın odasına gitmesini bekledikten  sonra mutfağa gidip , bana annemden yadigar olan tekli su şisesi ve bardak takımını aldım . Sürahinin içine su doldurduktan sonra içine birkaç küp buz koydum . Yan odamda yatan yaşlı amcanın odasına sessizce girip sürahiyi ve suyu başucuna koydum . Sürahiden suyu bardağa boşaltırken yaşlı amca gözlerini açtı . Göz ucuyla suya baktı  , anlamıştım  su istiyordu . Elimde destek vererek dik pozisyonda oturmasını sağladım . Suyu yavaşça içirdikten sonra bana gözleri ile teşekkür etti . Yavaşça odadan ayrıldım . Salona gidip dizüstü bilgisayarımı almak istedim fakat dış kapının yanından geçerken bazı sesler dikkatimi çekti.
Binanın içinde bir gürültü vardı . Dikkat kesilerek dışarıyı dinledim  fakat geç kalmıştım çünkü kapı kapanma sesi gelmişti.  Delikten bakınca alt katın ışığının yandığını gördüm , sanırım Faruk Beydi .  Dudağımı büzüp  salona yöneldim .
Karanlık salonda yürürken dışarıdan gelen ay ve sokak lambası ışığı ayaklarımı aydınlatıyordu.  Dizüstü bilgisayarımı alıp odama geçtim.  Kapıyı yavaşça kapattıktan sonra
yatağıma oturdum . Mert ve Elif çiftini araştırmaya başladım. Faruk Bey eski eşini Elif ile aldatıyormuş anlaşılan.  Mert'in telefon numarasını buldum.  Telefonuma kaydettim .  Faruk Bey Elifi öldürmüş olabilir miydi? Peki neden?  Faruk Bey bir sineği bile incitemezdi  , bir kavga yüzünden sevdiği bir kadının canına kıymazdı , kıyamazdı fakat karısına ihanet etmişti. Acaba Elif Karameşe , Mert Karameşe ile evlenince bir kıskançlık hissedip onu öldürmüş olabilir miydi? Yarın sabah Faruk Bey'e çay içmeye gidicektim ve konuyu Elif 'e getirecektim. Bir an önce sabah olsun istiyordum . Kafami yastığa koydum ve telefonun çalma sesi ile irkilerek geri çekildim.  Kalbim hızlı hızlı atıyordu arayan başkomiserdi , büyük ihtimalle nasıl olduğumuzu soracaktı.
-Buyrun,  başkomiserim.
-İdil ?
-Efendim , başkomiserim.
-Naptınız ? , her şey yolunda mı?
-Evet , burada her şey yolunda başkomiserim.  Orada her şey yolunda mı? , diye sormak istedim çünkü arkadan bir ambulans ile karışık polis sireni sesi geliyordu ve başkomiserin sesi endişeliydi .
-İdil  az önce Mert Karameşe 'nin cesedi , oturduğu evin asansöründe bulundu . Buraya gelmen gerek !

Duyduklarım karşısında şok olmuştum .
-Tamam , geliyorum . Sılaya  "işim çıktı  gelicem "  diye bir not  yazdım ve sessizce baş ucuna koydum . Eve bir polis çıkmıştı  . Asansöre binip en alt kata bastım . Hala kalbim hızlı atıyordu.  Asansörün aynasına döndüm  , bitkin görünüyordum . Saçlarımı  bir kalem yardımı ile topladım ve asansörden indim . Arabama binip başkomiserin verdiği adrese yöneldim . Olay yerine gittiğimde  savcı  da henüz gelmişti.  Ben göz atmadan cesedi kaldırmak istememişti anlaşılan . İçerisi ağır derecede kan kokuyordu . Komşular panik yapmıştı  , kimisi yakınlarının  evine gitmişti  , kimisi de sokakta oturuyordu . Dışarda oturan komşulara seslendim ;
"Sayın apartman sakinleri , lütfen sakin olun . Burası olay yeri olduğu için sabaha kadar burası gürültülü olacak  ve kan kokusundan rahatsız olabilirsiniz . Tanıklar burda kalsın öbürleri bir yakınının yanına gitsin lütfen . Gece saat çok geç oldu , yalnız başına kalan hanımefendiler varsa polislere rica etsin . Size gideceğiniz yere kadar  refakat edebilirler . Ali  ve Ecem siz ikiniz ilgilenin lütfen .

Tekrardan olay yerine döndüm.  Maktülü bulan bir kadındı . Ayakta polislerle konuşuyordu  . Yanına giderken  iki adet sandalye aldım ve kadının yanına gittim. 
-Merhaba , ben olay yeri inceleme uzmanı İdil Soylu .
-Merhaba , ben de  Özden .
-Özden Hanım, cesedi nasıl buldunuz ? Bu saatte burada ne işiniz vardı?
-İstanbuldan geldim . Arabam dışarda. Kamera görüntülerine bakabilirsiniz . Kız kardeşim bu binada oturuyor . Ona süpriz yapacaktım ama ...
Özden Hanım ağlamaya başladı.  Elimi omzuna koyup destek verdim . Ayağa kalkıp başkomiserin yanına gittim . Cesedin yanındaydı .
-Ben gidiyorum , sen incele ama çabuk ol Savcı Bey bekliyor.
-Tamam , başkomiserim.
Asansöre girdim ve o an aklıma az önce Özden Hanım 'ın dediği bir şey geldi . Kamera kayıtları...
-Başkomiserim , kamera kayıtlarına baktınız mı ?
-Kamera cinayetten tam 1 saat önce hacklenerek başka yöne çevrilmiş.
-Bu da kasten adam öldürmeye girer , dedim sessizce .
Karşımızda sadece bir seri katil yoktu ,kendisi ayrıca  bir hackerdi . Bilgisayarı kullanmayı iyi biliyor olmalıydı . Asansöre geri döndüm . Ceset midemi bulandırmıştı çünkü  ceset delik deşik edilmişti ve asansör aynası da olmak üzere zemin ve kapı kısacası  her yer kan olmuştu.  Cesedin gözlerinden biri çıkarılmıştı . Anlaşılan Mert Karameşe çok acı çekmişti . Ama neden ? Büyük ihtimalle önce arkadan bir darbe almıştı çünkü boynu kırıktı,  ardından gözü dönmüş  olan katil  , maktulün  yani Mert Karameşe 'nin gözlerinden birini çıkartmıştı. Ardından  defalarca kez bıçaklamıştı.  Ortada hiçbir delil yoktu .
Aklıma ufak bir ayrıntı takılmıştı  , Mert Karameşe bu saatte ne yapıyordu?
Başkomisere , Mert Karameşe 'nin cüzdanı  gibi değerli eşyaların yerinde olup olmadığını sordum . Hepsi yerindeydi bu bir hırsızlık değildi . Aynı kişilerin elinden çıkmışa benziyordu  , bizim katilimizin.
Ah be Mert  acaba ne biliyordun da bir cani canını aldı .
Bence hiçbir şeyin  bedeli can olmamalıydı .
Savcı da geldiğine göre ceset kaldırılıp otopsiye gönderilecekti. Mert Karameşe 'nin evine göz atmak istedim fakat izin olmadığı için giremedim . Evinde bir delil olamazdı çünkü adam asansörde katledilmişti.  Apartmandan dışarıya çıktım  ve binaya baktım . Yan evin banyo kısmının ışığı yanıyordu  . Heyecanlandığım her an hissettiğim gibi vücuduma adrenalin salgılandı çünkü katilin birini bulmuştum...

Mutlu Yıllar SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin