Hava da cam parçaları uçuşuyordu , ilk başta bir adrenalin sonraysa rahatlama hissi geliyor. 10 saniye sürdü belki de ama bana 1 gün gibi geldi. Arabam havada taklalar atarken hayatımdaki bütün anılar, gözlerimin önünden geçti. Birkaç bir şey gördüm; kan, cam parçaları,yaşam mücadelesi veren bir beden, ki bu ben oluyorum, kırık camımdan toprak giriyor ve yüzümü yakıyor, emniyet kemerinin ,kemer yeri boynumu zedeliyor ,gözlerim kapanıyor,karanlık…
Bir adam hayır hayır birden çok insan var. Siren sesi var. Saçları olmyan bir adam beni arabadan çıkarıyor ,boynuma sabitleyici takıyor. Bilincim açık ve birini görüyorum, siyah kaban giymiş, uzun boylu tanıdık geliyor ama çıkaramıyorum. Kendimi soğuk sedyenin üzerine bırakıyorum. Gelen bir rahatalama ile gözlerimi kapıyorum.
Beyaz bir ışık gözlerimi kamaştırıyor , hayır ölümün beyazlığı değil bu. Doktorun ışığı. Gözlerimi kısıp açıyorum, hastane odasındayım; bir doktor var başımda endişeli gözlerle süzüyor beni. Arkadali hemşire de serumu ayarlıyor. Biri var , çok tanıdık geliyor ama tanıyamıyordum.
- Allaha şükürler olsun uyandın , İdil..
İdil mi ? Beynim İdil kim diye soruyor bana.
- İdil mi?
Doktor ;
- Kim olduğunu hatırlamıyor musun?
- Eee,kim olduğum şey bilmiyorum
Kim olduğumu bilmiyordum , kaç yaşında olduğumu, nereden geldiğimi , hiçbir şeyi hatırlamıyordum. Aman Allahım ben kimdim ?
Doktor ve o adam dışarda bir süre konuştular. O kahverengi saçlı , yaklaşık 178 boylarındaki adam yanıma gelip
- Ben Bora , olay yeri inceleme uzmanı. Belki bu sana bir şey hatırlatır. Bir trafik kazası geçirdin ve hafızan kısa süreliğine …
- Anladım , dedim bir anda.
Odayı incelemeye koyuldum, Bora da çıkmıştı zaten . Duvarlar sarımsı renkte boyanmıştı, 2 yatak vardı biri de benim yatağımdı , yanımdaki hasta tek başına yatıyordu , baş ucumda bir komidin duruyordu , bir buket çiçek ve su vardı , kolum seruma bağlıydı. Başım zongluyodu , elimi başıma götürdüm ve bir bez parçası hissettiim. Başımı fena halde vurmuşum anlaşılan.
İçeriye kısa boylu,esmer bir hastabakıcı girdi ve akşam yemeğimi önüme koydu
- İdil Hanımm nasılsınız bugün ?
- İyiyim, ben ne zamandır buradayım acaba ?
- 3 gün oldu , benden duymuş olmayın ama sabaha taburcu etmeyi düşünüyormuş doktor, sanırım arkadaşınız müdahale etmiş.
Arkadaştan kastı sanırsam Boraydı. Yemekte tuzsuz çorba,pilav , salata ve bir dilim ekmek vardı. Kaşığı elime alacakken aklıma birkaç kesit geldi ,anılarıma dair. Evlilik cüzdanım, sanırım ben evliydim ama parmağımda yüzük yoktu . Bunları düşünürken, kafamı sağa çevirdim,oda penceresinden 2 polis memurunun ve Boranın uzun boylu bir adam ile konuştuklarını gördüm . Adam kapıyı aralayıp içeriye girdi .
- Merhaba , iyi misin ? diye sordu genç adam
- Eee şey evet iyiyim, siz kimdiniz?
- Ha evet pardon , ben Doğu , sizi ben buldum şeydee.. .
- Evet anladım
Gözleri buz mavisiydi ve tüylerimi ürpertmişti.
- Ya , öyle mi ? Sanırım bir tanışmışlığımız yok.
- Evet , yok dedi Doğu ve yüzünde bir tebessüm oluştu , bence kızları etkilemek için kullandığı bir gülüş. Başarılı da oldu aslında.
Telefonu çaldı ve özür dileyerek dışarı çıktı . Sol başımda duran Bora ;
- Bu adamda içime sinmeyen bir şeyler var
- Bence çok kibar ve yakışıklı
Bora yalanlarmış gibi bir bakış attı güldü , ben de zoraki olsa da gülmeye başladım.
Sonunda sabah olmuştu . Hastane yiyecekleri gerçekten berbattı . Sabah nabzımı ölçmek için çok şirin bir hemşire geldi
- Uyyy , sen ne kadar da gençsun . Vallahi nazar değmuş yavrum sağa.
Tebbessüm ile karşılık verdim bu tatlı hemşireye.
Hastabakıcının yardımı ayağa kalktım,sonunda taburcu olucaktım . Bir an önce eve gitmek istiyodum.
Ama Bora bana bir süprizi olduğunu söylemişti ve beni alıp bir karakola götürdü . İçeriye girer girmez konfetiler patladı , tatlı bir kız elinde pasta ile bana yaklaştı
- Ayyy , seni gördüm ya daha da bir şey olmaz bana , dedi güzel ve tatlı kız.
Bu kızı görünce aklıma birkaç bir şeyler geldi,bir basın toplantısı….
Eve gelip bir duş aldım . Yatağımın üstüne oturup anı defterlerime bakıyordum belki aklıma bir şeyler gelir diye. Lise zamanında çekilmiş bir fotoğraf gözüme ilişti. Bir çocuk ve ben çok yakın durmuşuz , yan yere ise
EFE , LİSEMİN VAZGEÇİLMEZ YANI BENİM EN İYİ DOSTUM
Demek en yakın arkadaşım sendin , şu an nerdesin Efe ,napıyosun acaba .
İçeriden karakolda beni pasta ile karşılayan kız geldi elinde de 2 fincan kahve vardı . Bu günlerim de benimle birlikte kalıcakmış . Teşekkür edip kahveyi elinden aldım.
- İdil , biliyo musun , senin saçları siyah değildi ve uzundu
- Evet resimlerde fark ettim . Neden değiştirdim,biliyo musun?
- …. O olaydan sonra
- Ne olayı?
- Aileni ve eşin olan Akın abiyi bir kazada kaybettiğin olay.
Telefonumun çalması ile konuşmamız kesildi. Bilinmeyen numara arıyordu . Açtım. Sesinden hemen tanımıştım Doğuydu ve bu akşam onda yemek yemeği teklif etmişti . Bir şeyler hatırlamak umuduyla,kabul ettim. Üstüme sıradan kıyafetlerimi giydim ve kapının girişinde Doğuyu beklemeye koyuldum.
Beyaz lüks arabası ile gelmişti , ön sağ koltuğa geçip emniyet kemerimi taktım, kemer bana kazadan birkaç anıyı hatırlattı. Arkaya çantamı koymak için döndüm ve şaşakaldım . Arkada bir çocuk koltuğu vardı ve koltukta birkaç damla kuru kan vardı…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutlu Yıllar Sevgilim
Misteri / ThrillerSuç/Aşk /Dram sevenler için ... Hayat neydi bizim için? Ego tatmini miydi ? Yoksa giden bir parçanın gelmeyeceğini bilerek , umut bağlamak mıydı ?