Benim adım... Neyse, benim adımı boş verin. Sadece bu ülkede olmayan adaleti kendi kurallarıma göre uygulamak istediğimi bilin bu yeter. Cezasını çekmeyen tecavüzcülerin, katillerin, torbacıların, hırsızların, sübyancıların ve yolsuzluk yapıp rüşvet veren ve yiyenlerin ve de diğer suçluların yoldaşlarım ile beraber eceli olacağımızı bilin, bu yeter.
13 Eylül 2020 Ankara
12.00
Dışarıda hava serindi ve yağmur inceden inceden yağıyordu ama içerisi gayet sıcaktı. Bugün canım çalışmak istememiş ve kendime izin vermiştim. Çünkü işlerimi emanet edebileceğim, kendim kadar güvendiğim bir yardımcım vardı. Bu yüzden şirketimin belli bir hissesini ona vermeyi düşünüyordum.
Evde oturmuş, televizyonda kanalları gezerken bir son dakika haberine rastladım. Merakla kanalı durdurdum ve son dakika haberini izlemeye başladım.
On üç yaşındaki küçük bir kız çocuğuna Ankara'da tecavüz edilmişti ama yakalanan şerefisiz insan delil yetersizliğinden serbest bırakılmıştı ve yüzsüz yüzsüz sırıtıyordu.
O anda kanımın içinde acıma, üzüntü ve kin duyguları bir bir akmaya başladı. Öfkeyle biramdan son yudumumu aldım ve şişeyi sağımdaki üç koltuğa hızla fırlattım. Adalet için üçüncü haysiyetsiz cibiliyetsizi öldürmeye o anda karar verdim. Haber bittikten bir süre sonra telefonumu masanın üzerinden aldım ve bir gazeteci arkadaşımı aradım. Bir iş adamıydım ve yeterince param ile mülküm ve çevrem vardı. Yani kendi adaletimi sağlamam için yeterli ortamım vardı. Bu işte bu saydıklarım çok önemliydi.
Telefon açılınca "nasılsın?" diye sordum.
Telefondaki ince kadın sesi, "iyiyi değilim." dedi ve ofladı.
Ben de memnuniyetsiz bir şekilde "tahmin edebiliyorum." dedim ve ayağa kalktım.
"Şu tecavüzcü serbest kaldığı için değil mi?"
"Evet de sen bunu nereden biliyorsun."
Gülümseyerek "yaptığın haberi izledim." dedim ve televizyonu kapattım.
"Bana gelsene. Şu konuyu bir konuşalım. En iyi avukatları tutup onu içeri attırmayı çok istiyorum."
Yakın bir arkadaşım, daha doğrusu benim arkadaş değil de sevgilim olmasını istediğim Bilge, "tamam." dedi ve yarım saat içerisinde bana geleceğini söyledi.
Gülümseyerek "tamam, görüşürüz." dedim ve telefonu kapattım. Evimin büyük salonunun köşesinde duran bilardo masasının yanına gittim ve kafamı dağıtmak için biraz bilardo oynamaya karar verdim ve topları dizdim. Biraz bilardo oynadıktan sonra kapı çaldı. İstekayı bir kenara bıraktım ve salondan antreye çıkıp kapıyı açtım. Gülümseyerek Bilge'ye baktım. İçeriye buyur ettim ve sonra salona geçtik. "İçecek bir şeyler ister misin?" diye sorarak tekrar Bilge'ye baktım.
Bilge, bembeyaz tenli, kısa boylu ve hafif balık etli idi. Bacakları çok kalın olmasa da ince de değildi. Kalçası hafif büyüktü. Göğüsleri küçük sayılırdı. Güzel bir yüzü vardı. Siyah ve sırtına kadar inen saçını toplamıştı. Üzerine siyah bir pantolon ve beyaz bir gömlek ile siyah bir ceket giymişti. Çok şirin ve güzel bir kadındı.
Bilge, zeki, çalışkan ve işkolik bir kadındı. Çok temiz bir kalbi vardı ve insanları çok severdi. Özgürlükçü bir ruhu vardı. Sohbeti, her insana güzel gelirdi. Bana da güzel geliyordu.
Bilge, "kırmızı şarap olabilir." diyerek camdan, dışarıda birden hızlı hızlı yağmaya başlayan yağmura baktı.
"Tamamdır." dedim ve salondan çıkıp hemen soldaki mutfağa girdim. Buz dolabının kapağını açtım ve ağzına kadar olan şarabı çıkardım. İki de kadeh aldım ve salona döndüm. Gülümseyerek Bilge'nin yanına oturdum. Kadehleri doldurdum ve birini Bilgeye verdim. Ardından da tebessüm edip içkimden bir yudum aldım. Bilgeye baktım.
"Şu tecavüzcü pislikle ilgili senden her şeyi istiyorum. Ev adresi, iş adresi, ne olursa! Onu gece gündüz takip ettireceğim. En iyi avukatları tutup onu içeri attıracağım."
Bilge, içkisinden bir yudum aldı ve elimi tuttu. Üzüntülü ve pes etmiş, umutsuz kalmış bir şekilde "yapamazsın." dedi. Elimi tutunca içimde tüm olan kötü şeylere rağmen güzel duygular uyandı.
"Bu çürümüş adaletle bu pisliği içeriye attıramazsın."
Elimi, Bilge'nin elimi avuçlarının içine almış ellerinin üzerine koydum. Gülümseyerek "bana güven." dedim.
"Sana yemin ediyorum o şerefsiz cezasını çekecek."
Bilge, "tamam." dedi ve çantasından birkaç kağıt çıkardı.
"Bu pislik ile ilgili toplayabildiğim her şey burada."
Gülümseyerek "çok sağ ol." dedim ve kağıtları alıp küçük bir göz attım. "Aç mısın?" diye sordum.
Bilge, gülümseyerek "hayır." dedi ve saatine baktı. Sonra da ayağa kalktı.
"Saat geç olmuş Benim annemi kontrolleri için hastaneye götürmem lazım."
Bilge'nin sözünden sonra ben de ayağa kalktım. "Ben götürürüm sizi." dedim. Bilge'nin "biz gideriz." demesine rağmen yoğun ısrarlarım sonucunda onu ikna ettim. Odamdan birkaç bir şey alacağımı söyledim ve salondan çıkıp büyük evimin üst katına çıktım. -Üst katta dört oda vardı ve benimki koridorun sonundaydı- Odama girdim.
Odam, büyücekti. yatağımın sağında beyaz bir başucu sehpası ve giysilerimin olduğu beyaz bir dolap, sağında yine beyaz bir başucu sehpası ve bunun dışında bahçeye bakan siyah bir çalışma masası ve bir balkon ve yatağımın karşısındaysa büyük bir televizyon vardı.
Başucu sehpasının çekmecesinden bir Baretta ve bir kelebek bıçak aldım ve odadan çıkıp Bilge'nin yanına döndüm. Gülümseyerek "çıkabiliriz." dedim ve evden çıktık. Benim Mercedes-Benz Cla marka arabamla Bilge'nin evine gittik. Yirmi dokuz katlı binanın on sekizinci katına çıktık ve Bilge zile bastı. Kapı kısa sürede açıldı.
Bilge, gülümseyerek annesi Eda'ya baktı ve ben de onunla birlikte baktım.
Diğer insanlar genelde yaşlandıkça kilo alır ve birkaç santim kısalırdı ama Bilge'nin annesi Eda, uzun boylu ve zayıftı. Birkaç tane kronik hastalığı vardı. Bu yüzden hastaneye kontrole gidip gelirdi. Saçlarının çoğu beyazlamıştı ve yüzü uzun inceydi. Gözleri küçüktü ve siyah renkliydi. Burnu ise ince ve uzundu.
"Hazır mısın anne?"
Eda Teyze, gülümseyerek "hazırım." dedi ve paltosuyla çantasını alıp kapıyı çekti ve ardından kilitledi. Sonra da ben onun elini öpüp alnıma götürdüm ve sonra aşağıya indik. Arabamın kapılarını açtım ve şoför koltuğuna oturdum.
Bilge yanıma, Eda Teyze de arka koltuğa oturdu ve gaza bastım. İkisini kısa sürede hastaneye ulaştırdım.
✏Bölüm Sonu✏
Okumaya başladığınız tarihi belirtirseniz çok mutlu olurum.
Oy ve yorumlarınızı, eleştirilerinizi eksik etmeyin lütfen.
İnstagram: cengiz_samet_tom7
Twitter: @BOSS_ZEH_3_18 - @WitcherTica - @votkavevoronko
Yazmaya Devam Ettiğim romanlarımı aşağıya bırakıyorum.
Esrarengiz Mektuplar ve Kanlı Kolyenin Gizemi (Polisiye)
Havadis (Habercilik)
Hun Kızı (Tarihi Kurgu)
İhtiraslar Uğruna (Aşk/Polisiye/Dram)
Kartalın Laneti (Mitolojik/Fantastik)
Poseidon'un Sürgünü (Mitolojik/ Fantastik)
Sahte İzdivaç (Aşk/Dram/Mafya)
Tımarhanede Bir Gece Geçirmek (Polisiye/Dram/Aşk)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adalet İçin Öldür (+18) (Ara Verildi)
ActionBenim adım... Neyse, benim adımı boş verin. Sadece bu ülkede olmayan adaleti kendi kurallarıma göre uygulamak istediğimi bilin bu yeter. Cezasını çekmeyen tecavüzcülerin, katillerin, torbacıların, hırsızların, sübyancıların ve yolsuzluk yapıp rüşvet...