7

6.6K 385 307
                                    

Toprak'ı beklenmedik bir olay karşılıyor hsdjmeldşfi
Yorum yapmayı unutmayın~ İyi okumalar~
***

Duştan çıkmak üzereyken havluyu yanıma almadığımı fark ederek ufak bir küfür mırıldandım. Dışarıdan ses gelmemesine güvenerek kafamı kabinin kapısından uzattım ve kimse görünmeyince tamamen dışarı çıkarak çantama doğru ilerlemeye başladım. Böyle salaklıklar da ancak benden beklenirdi zaten.

Çantama ilerleyip içinden havlumu çıkaracakken soyunma odasının kapısının açılmasıyla kalakaldım.

Tamamen çıplak olarak birine yakalandığım olmamıştı daha önce. Basketbol antrenmanlarında soyunma odasında çıplak gezen arkadaşlar hep olmuştu ama ben onlardan biri değildim. Eşcinsel olduğum bilinirken kimsenin yanında soyunup hakkımda dedikodu çıkaracak değildim. Duşa girerken en azından üzerimde iç çamaşırım olurdu ve ben onu ancak kabinin içinde değiştirirdim. Burada eşcinsel olduğumun bilinmemesine güvenerek yapmayacağım bir hataya düşmüştüm sanırım. Aklımın bir köşesinden akşamın verdiği sersemlikten dolayı olabileceği geçerken o kısmı görmezden geldim. Bütün düşünceler zihnimden ışık hızında geçerken odaklanmam gereken daha büyük bir sorunum olduğu beynimde acil durum sirenleri ile yankılanıyordu.

Yan dönüp gelene baktığımda kapıda dikilen bedenin Toprak'a ait olduğunu görmüştüm. Bir anlığına rahatlamış gibi olmak beklenmedikti. Beş gündür tanıdığım herifin önünde çıplak kalmak hiç tanımadığım birinin önünde kalmaktan daha utanç vericiydi aslında. Tanımadığım birini bir daha görmezdim belki ama onu sürekli görüyordum ve bana baktığında zihninde bu görüntünün canlanma olasılığı oldukça yüksekti. Buna rağmen bir anlığına rahatlamıştım ve hiçbir anlamı olmayan bu rahatlama kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.

Yutkunup bedenimde gezinen gözlerinin bakışlarıma karşılık vermesini bekledim. Bacaklarımda ve oramda beklettiği gözleri vücudumu uyuşturmaya başlarken sonunda beynim çalışmaya başlamıştı ve ben çantamın fermuarında beklettiğim elimi hareket ettirebilmiştim. Şu anda gözleri nereye bakıyordu bilmiyordum ama hala alt taraflarımda titreşimler hissettiğime göre odağını değiştirmemiş olmalıydı.

Sonunda havlumu çıkarıp hızla belime sardım ve vücudumu tamamen ona döndürerek olayın absürtlüğünü görmezden gelmeye çalıştım. Yüzüme yerleştirdiğim eğreti gülümsemeyle birlikte kısıkça kıkırdamış, ortamdaki garip aurayı kırmayı amaçlayarak konuşmuştum. "Duşa girerken havlumu almayı unutmuşum anasını satayım." Konuşmamla birlikte kafasını iki yana sallayıp gözlerini gözlerime odakladı. Elini ensesine atarak tutulabilecek kadar uzun olan saçlarını kavramıştı.

"Ben de şey... artık gitmiyor muyuz diye sormaya gelmiştim." Küçük bir gülümsemeyle gözlerime bakıp konuşmasına devam etti. "Kusura bakma öyle daldım birden, çıplak olacağını düşünmemiştim." Soyunma odasının parlak ışığı altında yanaklarının hafiften pembeleştiğini görürken olayın utanç vericiliği beni daha çok çarpıyordu. Yine de gardımı indirip olayın garipliğini kabullendiğimi gösteremezdim.

Sahte olup olmadığını umursamadan ufak bir kahkaha attım ve gülüşlerimin arasından pembe yanakları ile dikilen Toprak'a cevap verdim. "Senin suçun değil, benim aptallığım. Hem ne olacak, ikimiz de erkeğiz." Tüm çabama rağmen son kelimelerde kısılan ve boğuklaşan sesime engel olamamıştım. Cümleme hafifçe baş salladı ve baş parmağı ile arkayı göstererek çıkacağını ima etti. Konuşmadan kendini ifade etmesine karşılık onu taklit ederek onaylar gibi kafamı salladım ve yüzüme ufak bir gülümseme yerleştirdim.

O kapıdan çıkar çıkmaz yüzümde zorlukla tuttuğum gülümsemem boşluğa düşmüştü bile. Hayatımda bundan daha fazla utandığım anlar bir elin parmağını geçmezdi muhtemelen. Ciddi anlamda salak durumuna düşmüştüm ve tanışalı bir hafta bile olmayan sınıf arkadaşımın aletimi görmesine sebep olmuştum. Aslında soyunma odalarında bu şekilde olaylar sık sık olurdu ve çoğu kişi umursamadan geçerdi. Hatta arkadaşlarımın aralarında penis boylarını karşılaştırdıklarına bile şahit olmuştum. Yine de söylediğim gibi ben onlardan değildim, her şekilde farklıydım ve böyle kalmaya devam edecektim. Birinin penisimi görmesi beni rahatsız ederdi ve bu gerçek nasıl değişirdi hiçbir fikrim yoktu.

Toprak'ın bundan sonra yüzüme bakarken aklında aletimin görüntüsünü canlandırmamasını umut ederek hızlıca üstümü giyindim ve saçlarımın arasından birkaç kere parmaklarımı geçirip serbestçe kurumalarına müsaade ettim. Havluyu tekrar çantama tıkıp ayakkabılarımı giydiğimde ise hazırdım. Aynaya bakıp derin bir nefes aldım ve yüzümü buruşturmamaya gayret ederek kapıya doğru ilerlemeye başladım. Çabuk kabullenmeli ve bu olayın durmadan beynimde yankılanmasına olanak tanımamalıydım. Çünkü muhtemelen Toprak benden daha çok şoka uğramıştı.

Kapıdan çıktığımda bedeninin karşı duvara yaslanıp beni beklediğini görmüş, boğazımı temizleyerek geldiğimi belli etmiştim. "Geldin mi?" Anlamsız sorusunu aynı anlamsızlıkla baş sallayarak onayladım ve yanına doğru ilerlemeye başladım. Biraz yakınında durduğumda yüzümde beklettiği gözlerine karşı kıkırdamış ve az önceki olayı umursamadığımı göstermeye çalışmıştım. "Ee abi, gidiyor muyuz?" Gülerek söylediğim cümleyle yüzümde beklettiği gözlerini aşağıya çevirdi ve merdivenlerden inerek ilerlemeye başladı. Arkasından onu takip ederken iki yandaki ellerimin yumruk haline geldiğini hissedebiliyordum. Gergindim. Sahiden gergindim ama belli edersem onu da gerecektim bu yüzden gerginliğimi gizlemem gerektiğini biliyordum.

Neden bu kadar afalladığını anlayamamıştım aslında ama sormaya niyetim yoktu. Soru sorarken kendimi garip bir duruma daha düşürmek istemezdim. Birçok düşünce beynimden geçse de, çok sorgularsam eşcinsel olduğumla alakalı olan kuşkularının gerçek olabileceğini düşünmesi ihtimali üst sıralarda geliyordu. Yeni geldiğim okulda ortama bile alışamadan dışlanmışlık yaşamak istemezdim. İnsanların beni kime kaldırdığımla yargılaması için henüz çok erkendi.

Arkasından sessiz adımlarla ilerlerken ellerimi gri eşofmanımın ceplerine sokmuştum. Ayakları görüş açımdaydı ve ilerlediği yönü bu şekilde takip ediyordum. Sahanın sınırlarından çıkıp arabasına doğru giderken hala kafamı kaldırmayışım bu yüzdendi. Sonunda siyah arabanın yanında durduğumuzda ani bir kararla kafamı kaldırdım ve konuştum. "İstersen ben yürüyerek gideyim. Sen de direkt eve gitmiş olursun. Zaten yakınmış burası yarım saat bile sürmez yürümek." Acelem varmış gibi bir anda ağzımdan çıkardığım kelimelerle kaşlarını çattığını gördüm. Şoför koltuğunun kapısını açıp çatılı kaşları ile birlikte kafasını iki yana salladı. "Saçmalama oğlum, saat gece yarısını geçti, iti var kopuğu var. Bu saatte eve yürüyerek gitme." Tutuk ama kararlı sesine karşı yapabileceğim tek şey son on beş dakikadır sürekli yaptığım gibi başımı sallamak olmuştu.

Sessiz onayımla birlikte arabaya bindik. Kemerimi bağlayıp çantamı kucağıma yerleştirdiğimde park halindeki arabayı harekete geçirmişti. Okulun oraya gelene kadar sadece radyodan gelen sesle yaptığımız yolculuk onun nasıl gitmesi gerektiğini söylemesiyle son bulmuştu. Kafamı sağdaki yola çevirip o tarafı gösterdim ve eve gidene kadar sadece kısa süreli konuşmalarla onu yönlendirdim.

Apartmanın önüne geldiğimizde kemerimi açıp elimi uzattım. Arkadaşların selamlaşırken yaptığı gibi ellerimizi birleştirdiğimizde bir anlığına kesişen bakışlarımız onun gözlerini başka tarafa çevirmesiyle temasını kesmişti. Ellerimizi ayırdık ve ben daha fazla bu boğucu havaya maruz kalmak istemediğimi belli edercesine kapıyı açıp kendimi dışarı attım.

Açık camdan eğilip gözlerimi ona dokundurdum ve gülümseyerek beni bıraktığı için teşekkür ettim. "Önemli değil, iyi geceler." Dediğinde kafamı sallamış ve son kez gülümseyerek gitmesine izin vermiştim. Uzaklaşan arabasını tek elim eşofmanımın cebinde izliyordum.

Tamamen gittiğine emin olduğumda kaşlarım çatıldı ve avucumu alnıma vurarak akılsızlığıma küfretmeye başladım. "Çocuğu da utandırdın ya tam bir salaksın Derin. İnşallah yüzüne bakarken çükünü görüyormuş gibi olmaz artık. Yemin ederim malsın, mal!" Kısık sesimle kendime ettiğim küfürler apartmanın kapısına varana kadar sürmüştü.

Sonunda ellerim ile gergin yüzümü ovaladım ve kendime gelmeye çalışarak kapalı kapıyı anahtarımla açtım. Asansöre doğru ilerlerken artık kafamda başka düşünceleri öne çıkarmaya çalışıyordum.

***
Umarım gidişattan mennunsunuzdur ❤️
Ben hayat gibi bazen olaylı ama çoğu zaman alışıldık şeyler yazmayı sevdiğim için tatmin oluyorum
Umarım ilerleyen zamanlarda da böyle olur, hepinize çok sevgiler
Sabahattin Ali'nin kızı Filiz Ali'ye yazdığı gibi yanaklarınızdan yüz milyon kere öpüyorum
-Özge

ARE YOU GAY? | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin