(Toprak)
Tunç denen beden eğitimi hocası okulda takımların koçluğunu da yapıyordu. Derin okula geldiğinden beri basketbol takımına daha fazla önem verdiği için çocuğu ilk gününden itibaren himayesine almış gibiydi. Çok tilt oluyordum, acayip gıcık bir herifti. Bu yüzden sabah okulun önünde öperek sevgilim olduğunu kanıtladığım çocuğu onun karşısında yalnız bırakmak istememiştim.
Tüm gün durmadan etrafıma bakıp Derin'e ters bir bakış atma ya da söz söyleme kapasitesi olan insanlara gözlerimle lazer ışınları göndermiştim. Sınıfta sevilen biri olduğum için en azından yüzümüze karşı bir şey söyleyen olmamıştı. Tabii meraklı gözlerin odağı olmuştuk, eh o kadarı da olsundu. Okuldaki diğer insanların tepkilerini ise görmemiştik. Çünkü tüm gün sınıfta durmuş, yemek yemek için bile aşağı inmemiştik. Bu benim zorlamamla olmuştu aslında. Böyle yapmıştım çünkü Derin'in gösterdiği tarafının aksine ne kadar hassas olduğunu biliyordum. Tatlı biriydi, kalbinde küçük kelebekler taşıdığına yemin edebilirdim.
Görüş açıma giren bedeniyle birlikte mesaj attığım telefonu kapatıp cebime koydum ve gülümseyerek yanına doğru adımlamaya başladım. Sonunda yanına vardığımda yeşil gözlerine bakıp gülümsememi durdurmak amacıyla alt dudağımı dişlerim arasına aldım. "Naber?" Ümit'le zorla sıralarımızı değiştirdiğim için tüm gün yanında oturup ona nasıl olduğunu, ne hissettiğini sorduğum için sorumla birlikte gözlerini devirdiğini görmüştüm. Isırdığım dudağımı serbest bırakarak güldüm ve sırf temas etmiş olmak için elimi kaldırıp baş parmağım ile sağ gözünün kenarına dokundum.
"Yeter sorma artık, iyiyim valla çok iyiyim." Cevabına karşılık istemeden kıkırdamıştım. "Ne yapayım merak ediyorum seni." Küçük kahkahamdan geriye kalan gülümseme ile birlikte söylediğim cümle, yeşil gözlerinin birkaç kere kapanıp açılmasına sebep olmuştu.
"Derin!" Hocanın seslenmesiyle Derin gözlerini benimkilerden çekip yana doğru çevirmişti. Gözlerimi devirip derin bir nefes aldım ve Tunç denen cücük beyinli hocanın söyleyeceği şeyleri dinlemek üzere erkek arkadaşımla birlikte adımlamaya başladım. Nasıl bu kadar kendime güvenebildiğimi sorduğumda Derin'e bakıp cevabı alıyordum. Öyle güzel, öyle farklı biriydi ki beni iznim olmadan cesaretli birine dönüştürmüştü.
"Toprak... Sen de mi buradasın?" Derin'den önce bana bakarak konuşması ile çatık kaşlarım eşliğinde kafamı onaylar biçimde salladım. Daha fazlasına gerek görmemiştim çünkü sahiden haz etmiyordum adamdan.
"İyi, çok güzel. Zaten konuşmak istediğim konu seni de ilgilendiriyor." Bana bakarak başladığı cümlesini gözlerini Derin'e çevirerek devam ettirdi. "Bir hafta sonra maçlar başlıyor Derin, biliyorsun. Takımdaki en iyi oyuncusun bu yüzden dikkatinin dağılmasını istemiyorum." İşaret parmağını sırayla ikimizi gösterecek biçimde salladı. "Aranızda olanları duydum, beni ilgilendirmez elbette ama akıllı olup maçları boşlamayacağını umut ediyorum."
Çük beyinli gibi başladığı cümleyi insan gibi bitirdiğinde garipsediğim için kaşlarımı kaldırmıştım. Bu bilinç nereden geliyordu ona anlayamamıştım ama her nereden geliyorsa işimize yaramıştı. Derin kafasını onaylar biçimde sallayıp hocaya merak etmemesiyle ilgili bir şeyler mırıldanırken ben de yanında dikiliyordum.
Bir öğretmen olarak takınabileceği en iyi tavrı takınmıştı. Hala çok gıcık bir herifti ama bu sözleriyle beni biraz da olsa kazanmıştı. Halı sahada yaptığımız maçlar dışında sporla uzaktan yakından alakam olmadığı için beden eğitimi dersleri benim için boş geçiyordu, haliyle beden eğitimi hocasıyla da yakınlığım yoktu. Derin'in benim aksime tüm hayatı sporla iç içe olduğu için bundan sonra Tunç Hoca ile daha çok görüşeceğiz demekti. Eh, sonuçta artık sevgilimiz vardı. Şaka maka Derin gibi bir çocuğu tavladığım için acayip şanslı bir heriftim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARE YOU GAY? | bxb
Short StoryToprak, Derin'in gay olup olmadığını çok merak ediyordu ama Derin'in sırrını açık etmeye hiç niyeti yoktu.