(Toprak)
"Bastır ulan!" Tribünde oturmuş bizim okulun basket takımına tezahürat yaparken aslında haykırmak istediğim şeyin çok daha farklı olduğunu biliyordum. Of ulan, karşımda olağanüstü iyi şekilde basketbol oynarken terliyordu, tabii ki başka bir şey haykırmak isteyecektim. Maç başlayalı iki set olmuştu ve bizimkiler önde gidiyordu. Takım Derin geldiğinden beri canlandığı için iddialı olduklarını biliyordum ama bu kadar ileri düzeyde olduklarını tahmin etmemiştim. Derin'le eve yürümek için çıkışlarda antrenmanlarını izlemiş olsam da odaklandığım tek şey bütün çabasını oyuna aktaran erkek arkadaşım olduğu için takımın ne halde olduğunu da bilmiyordum. Şimdi bakınca baya yol katetmiş görünüyorlardı.
Tezahürat yapan tek kişiydim. Müdür takımla birlikte diğer sınıflardan insanlar göndermediği için bugünlük okulu ekmiştim. Neden ekmeyecektim amına koyayım? Zaten bir haftadır antrenmanlarına bırakırken görmüştüm sadece sevgilimi, ilk maçında yalnız mı bırakacaktım bir de? Matematik ve coğrafyayı ekmek daha mantıklıydı. Herkesin bildiği üzere işime gelen şeyi yapmakta üstüme olmadığı için bugün de okul saatinde evden çıkıp otobüs beklemiş, Derin'in geldiği saatte spor salonunun kapısında olmuştum.
Kenarda durup benden başka kimsenin bağırmamasını umursamadan tezahürat yaparken üçlükten sayı yapan Derin ile yerimden sıçradım. Gülen yüzü ile gözleri ilk beni bulurken ben de gülüyordum. Sevgilimi desteklemeye maça geldiğime inanamıyordum, amına koyayım! Üstelik sevgilim takımdaki en iyi oyuncuydu ve sayı attığında ilk baktığı yer benim gözlerim oluyordu. Bu kadar şans bende nasıl toplanmıştı bilmiyordum ama hayatımda sahip olabileceğim tüm şansı şu anda tüketmiş olabilirdim.
Işıldayan gözlerini benden çekip takımı ile kısaca sevincini paylaştı ve formasını kaldırıp yüzünü kuruladı. Ah, ulan! 'Senin Allah'ına kurban!' diye bağırmamak için kendimi zor tutuyordum. Öyle havalıydı ki tribünlerdeki tek kişi olduğuma seviniyordum. Eğer bir kız ya da erkeğin ona benim baktığım şekilde baktığını görürsem kesinlikle sinir krizine girerdim. Saçma sapan sahiplenici tavırlara girmek zorunda kalmamak benim için iyi olmuştu.
Maç bu şekilde giderken sonuç bizim okulun lehine olmuştu. Takım sevinçle birbirine sarılırken ben de kenarda ayağa kalkmış ıslık çalıyordum. Islığımla birlikte bana dönen yeşiller kalbimi hızlandırdı. Bir bakışı bile beni heyecandan deliye döndürüyordu, amına koyayım! Boku yemiştim, çok fena yemiştim hem de...
Arkadaşları ile birlikte hoca soyunma odasına giderken Derin'in bana bakan gözlerine arka taraftaki koridoru işaret ettim. Maç boyunca ona dokunmak için parmak uçlarım karıncalanmıştı, daha fazla dayanamayacaktım. Kafasını sallayıp beni onayladı ve takımın çıktığı kapıya doğru yürümeye başladı. Basketbol şortundan bile belli olan popo kıvrımına bakarak dudağımı ısırdığımda kendimi artık azgınlığın başka bir boyutunda hissetmeye başlamıştım. Of, her yeri beni mest ediyordu resmen.
Hızla tribünün merdivenlerinden indim ve kapıdan çıkarak beni beklemesi gereken koridora adımladım. Sağa sola bakınıp uzun bedenini görmeye çalışırken ilerliyordum. "Beni mi arıyorsun?" Arkadan kulağıma doğru fısıldanan sözcükler ve belime dolanan eller ile istemsizce inlemiştim. Fısıltısı kalbimi hızlandırıp göğsümün olduğundan daha şiddetli atmasına sebep olurken bedenine doğru yaslandım. Başımı omzuna bırakıp gözlerim kapalı olarak sakinleşmeye çabalarken kendimi arkamdaki bedenden yayılan sıcaklığa teslim etmiştim. "İyi misin yavrum?" Ellerini karnıma sarıp kısık sesiyle konuştuğunda kafamı aşağı yukarı salladım. "İyiyim, heyecanlandım bir anda." Nefesi kulağımdayken güldüğünde zorlukla yutkundum ve bedeninden ayrılarak onu koridordaki boş bir odaya soktum. Ne odası olduğunu bilmiyordum, içinde kimse olmadığı müddetçe umurumda da değildi.
Bedenini kilitlediğim kapıya yaslayıp hızla atmaya devam eden göğsümü onun sert ve kaslı göğsüne yasladım. "Çok iyiydin, tebrik ederim." Elim yanda parmaklarını sarmışken yeşillerine yakından bakıp fısıldayarak konuşmak nefesimin giderek hızlanmasına sebep oluyordu. Hafifçe eğilip dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve ayrılıp kısık sesle teşekkür etti.
Başım dönüyordu, varlığı ile kendime gelmek her şeyden daha zordu. Zor yoldan gitmeyi bırakıp ona uydum ve bu sefer dudaklarımızı birleştiren taraf ben oldum. Ağzımı aralayıp dilimi dişlerine değdirdiğimde elini kaldırıp belime sarmıştı. Maçta onu izlemek beni kendime dokunmaya başlamışım gibi tahrik ettiği için sertliğim tek bir temasıyla bile varlığını göstermeye başlamıştı. Birleşmiş bedenlerimizin de katkısıyla kısa sürede sertliğimi hissettiğinde giderek daha ıslak hale gelen öpücüğümüzü sonlandırıp gülmeye başlamıştı. Gülüşüne salya akıtmak yerine kaşlarımı çattım ve bedeninden kurtulmak için bir hamle yaptım. Hamlemi önlemek için belimdeki tutuşunu sıkılaştırdığında içimden dudaklarına yapışmak geliyordu. Kızgın olmam gereken zamanda bile öpüşmek istemem ne derece sağlıklıydı, bilemiyordum ama bu ilişkide en başından beri mental sağlığın baş harfleri bile bulunmuyordu zaten.
Çatılı kaşlarımın duruşunu bozmamaya çalışarak kısık sesle, "Dalga geçeceksen bırak beni." dediğimde muzır şekilde dudağını ısırmıştı. Yüzüme gülümsemesini durdurmak ister gibi bakarken elimi ensesine atmak ve o bastırmaya çalıştığı gülüşü dudaklarımda boğmak istiyordum. Bakışlarım düşüncelerimi yansıtır gibi dudaklarına kaydığında beyaz dişlerini ortaya çıkararak güldü ve konuşmaya başladı. "Hemen sertleşmen hoşuma gitti sadece, bozulma hemen." Eli hafif dokunuşlarını belimde gezdirmeye devam ediyordu.
"Dalga geçiyorsun ama..." Sitem eder gibi konuşmaya çalışsam da bedeninden ayırdığım ellerim tekrar göğsüne düşmüştü. "Dalga geçmiyorum bebeğim, çok tatlısın. Beni bu kadar arzulaman nasıl hissettiriyor tahmin edemezsin bile." Azgın romantik biçimde konuşmasına karşılık elimi göğsüne vurdum ve bu sefer gerçek bir sitem içeren ses tonumla konuşmaya başladım. "Söndü zaten amına koyayım! Ortamın içine sıçıyorsun."
Çocukmuşum gibi elini saçlarım arasında gezdirirken yüzüme aynı yakınlıktan bakmaya devam ediyordu. "Bir haftadır sürekli seni düşünüyorum. Görüntülü konuşurken kendine dokunduğun görüntüler kaç kere rüyama girdi sayamadım bile. Seninle dalga geçmiyorum çünkü öyle bir konumda değilim. Seni her şeyden daha çok arzularken nasıl beni istemenle dalga geçebilirim?" Elinin saçlarıma bıraktığı rahatlatıcı dokunuşların yanında hafif bir sesle masal anlatır gibi söyledikleri derin bir nefes almama sebep oldu. Yeşillerine bakıp içimden ne geliyorsa söylemek istiyordum. Biraz daha beklersem sözcükler kendiliğinden çıkacakmış gibi hissederken gözlerimi kaçırdım. Elimi boynuna çıkarıp ensesine sardım ve yüzümü yanağına yaklaştırıp sakalsız suratına küçük bir öpücük bıraktım.
"Toprak..." Öpücüğümle birlikte inler gibi adımı mırıldanmıştı. Kulak memesine uzanıp hafifçe ısırdım ve tıpkı onun gibi ismini fısıldadım. Onun mırıltısı içinden taşan duygulardan dolayıydı ama benimki bedenini uyandırmak isteyen bir ton da barındırıyordu. O beni isterken, ben onu isterken neden bedenlerimiz ayrı kalıyordu? Artık bir olmanın vakti geldiğini bir haftadır her gece yatağa yattığımda düşünmüştüm. Bedeninin üstünde beni çektiği görüntüler aklımı bulandırırken onu her yerimde istemek benim suçum değildi. Eşsiz bir çekiciliğe sahipti.
Fısıltımdan sonra boynuna dudaklarımı bastırıp dilimi de katarak öpücüklerimi bırakmaya başladığımda inlemiş ve bedenlerimizi daha fazla birleştirmek ister gibi belimi kendine çekmişti. "Bu gece..." Mırıltısı ile dudaklarından ayrıldım ve kapanmaya yüz tutmuş gözlerine baktım. Sözlerine devam etmek ister gibi zorlukla yutkundu ve koyulaşmaya başlamış yeşillerini kahvelerime dikti. "Bu gece benimle kal." Cümlesini bitirir bitirmez göğsüm derin bir nefes ihtiyacıyla yanmaya başlamıştı. Heyecanla kafamı aşağı yukarı salladım ve kesilen nefesime aldırmadan dudaklarımı ıslak dudaklarına bastırdım. Bu dudaklardan nefes almaya başlayalı çok olmuştu. Biraz daha ciğerlerimi onun sıcak soluklarıyla doldurmamın kimseye bir zararı olmazdı.
***
Selam herkese
Saçma hissediyorum :) siz nasılsınız :)
Dün Derin karakteri için koyduğum çocuğun doğum günüsüydü, iyi ki doğmuşsun yiğido ❤️
-Özge
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARE YOU GAY? | bxb
Short StoryToprak, Derin'in gay olup olmadığını çok merak ediyordu ama Derin'in sırrını açık etmeye hiç niyeti yoktu.