41

1.8K 110 71
                                    

Merhabalarrrrrr! Bu saatte bölüm mü yayımlanır demeyin, ben çılgın bir kadınım hatırlayan vardır sdljsdljdsls Bu hikayeden oldukça uzun bir zamandır uzak kalmıştım. Bu sırada okuyanlar oldu, böyle bir hikayenin varlığını unutanlar oldu biliyorum. Genel olarak beklettiğim herkesten özür dilemek istiyorum. Hayatım karmaşıkken neye odaklanacağını şaşıran biriyim. O yüzden çocuklarıma ve genel olarak watty'ye vakit ayıramadım.

Bu süreçte bu uygulamadan tanıştığım @bosyapmayiseverim33 ile oldukça iyi arkadaşlar olduk. Beni darlayıp sürekli bölüm yaz dediği için bu ve bundan sonraki bölümler biraz onun eseri sayılır. O yüzden bu bölümü ona ithaf ediyorum. Seni seviyorum Hiloooşş <3 Ve herkese iyi okumalar dilerim. Öpüyongg


"Toprak," Adımı seslendiğinde ona doğru dönüp içimi yeşillendiren güzel gözlerine baktım. "Canım," dediğimde dudakları yana doğru kıvrılmıştı.

"Ne dediğimi duydun mu?" Duymamıştım. Birkaç dakikadır annemlerin yanında bana erkek arkadaşı olarak hitap etmesini ve az önce yaptığı şeyi düşünüyordum. Akıl sağlığı ile oynadığımı ve buraya gelirken tahmin ettiği ne varsa hepsini tersine çevirdiğimi söylüyordu ama asıl benim akıl sağlığımı bozan oydu.

"Duymadım, ne dedin?" Cümlemle bakışlarını dudaklarıma çevirmişti. Ben konuşurken dudaklarıma bakmasına bayılıyordum amına koyayım! Böyle küçük şeylerle beni arzuladığını hissediyordum ve onun beni arzulaması bana bu dünyadaki en seksi adammışım gibi hissettiriyordu.

"Maçlar bir hafta daha devam ediyor. Tekrar izlemeye gelecek misin diye sormuştum." Alt dudağımı bilmiyorum anlamında büzdüğümde sevgilimin usulca kafasını salladığına şahit oldum. Dünyadaki en hassas insanmış gibi davranıyordu bazen. Bir bebekmiş gibi usulca kafasını sallıyor ve boynunu büküyordu. Böyle zamanlarda onu pamuklara sarmak istemem sanırım anlaşılabilir bir durumdu.

"Hemen eğme o başını. Seni sahada basket oynarken izlemenin dünya üstünde yapmayı en çok sevdiğim üçüncü şey falan olduğunu biliyorsun. Terliyorsun, böyle kol kasların parlıyor terden. Sonra şortun kıvrılıyor, aradan baldırların görünüyor. Bir de formanı kaldırıp yüzünü siliyorsun bazen..." Ben kendimi kaptırmış giderken kahkaha atmamak için sıktığı suratı görüş açıma girdi. Ulan, adamın gönlünü alacağız diye yine kendimizi maskara etmiştik. Olsundu, neye gülerse gülsün gülüşü beni tatmin ediyordu.

"Niye durdun yavrum, anlatıyordun ne güzel." Gülümsediğini belli eden ses tonu ile söyledikleri karşısında tek kaşımı kaldırdım ve kızıyormuş gibi yapmaya çalıştım. Onu böyle severken ve gülüşünden öpmek isterken kızıyormuş gibi davranmak çok zordu.

"Adama bak ya, onu arzuladığımızı anlatıyoruz gülüyor. Maçtan sonra sertleştim diye de gülmüştün sen bana. En iyisi duygularımı belli etmeyeyim ben." Alınmış gibi davranmaya çalışırken gülüşünün kaybolduğunu ve ellerinin belimi sarmaya başladığını görmüştüm. Numara yaptığımı biliyor olmasına rağmen yine de endişeleniyordu. Her huyuna tav oluyordum ama böyle hassas olması beni çok fena etkiliyordu. Diğer herkese karşı tavrı belliydi ama sıra bana geldiğinde sanki kedi oluyordu adam. Bu düşünceyle elimi saçına çıkardım ve okşadım. Alnına düşen kısa tutamları arkaya doğru tararken gözleri kapanmak ister gibiydi.

"Sakın duygularını belli etmekten vazgeçme. Ben yapamıyorum, biliyorsun." Kafamı salladım. "Vazgeçmem ama son dediğin yanlış. Sen duygularını çok güzel belli ediyorsun." Saçlarındaki parmaklarımı aşağı indirip kulağına dokundum ve oradan çenesine ilerlerken parmak uçlarımda çıkmaya yüz tutmuş sakallarını hissettim. Benden küçük olduğuna inanmak zordu, sakalları benden çoktu.

Her bir ayrıntısını izlerken aklımdan milyon tane düşünce geçiyordu ve hangisini söyleyeceğime karar veremiyordum. Normal zamanlarda pek düşünmeyen biri olarak onun yanında aldığım bu hal beni hala şaşkına çeviriyordu. Adam beni her saniye düşünen birine dönüştürmüştü resmen. Sadece sevişirken düşünmüyordum, çünkü aklım başımda olmuyordu.

Arkamızdan gelen bir titreme sesi ile irkildik. Pantolonlardan birinden gelen titremeye bakıp kafamı yastığa geri bıraktığımda Derin'in bana bakarak güldüğünü görebilmiştim. "Kim arıyor?" Sorusuyla birlikte dudağımı büzdüm ve bilmediğimi mırıldandım. "Kalkmayacaksın sanırım yavrum, dur ben bakayım." Kafamı sallayıp kolunu boynumun altından çıkarmasına izin verdim.

Çıplak poposu görüş açıma girdiğinde gözlerimi oraya diktim ve zorlukla yutkundum. Ulan öyle güzel bir poposu vardı ki içinde olduğumu hayal bile edemiyordum. Herhalde dakikasında boşalırdım.

Benim gözlerim poposundayken o telefonu eline almış ekrana bakıyordu. "Pezevenk diye biri arıyor." Cümlesini bitirip gülmeye başlarken ben gözlerimi devirmiştim. Ulan, amına koduğum bir gününde rahat edemiyordum bu adamdan.

Uzattığı telefonu açıp Çetin'e hitaben konuştum. "Ne var lan?" Telefonu bu şekilde açmama alışmıştı çünkü o kadar sık arıyordu ki artık bıkmıştım heriften.

"Naber lan dalyarak?" Birbirimize yaratıcı küfürler ediyorduk, evet. Bu yüzden konuşmaya, "İyi puştçuğum, senden naber?" diye devam ettim. Adam beni o kadar sık arıyordu ki artık neden aradın demeyi bırakmıştım. Herhangi bir zaman diliminde sırf arayacak başka kimseyi bulamadığı için ya da sırf rahatsız etmek için aradığı oluyordu.

"Sayın göt, acaba halı sahayı unutmuş olma ihtimalin nedir? Sadece bir araba dolusu adam burada, bu çimine soktuğumun sahasında seni beklediğimiz için soruyorum." Cümlesi ile yerimde doğruldum ve ani gelen acı ile bir süre susmak zorunda kaldım. Bir sesli nefes verdiğimde Derin koşarak yanıma gelmişti.

Dudaklarını oynatarak iyi olup olmadığımı sorduğunda kafamı sallayıp onayladım. Telefonun diğer ucundaki Çetin "Alo?" diyerek bana seslenirken konuşmaya başladım. "Kanka unutmuşum amına koyayım. Valla bilerek yapmadım." Kendimi savunma cümlem bundan ibaretti çünkü şu saatten sonra ağrıyan bir popoyla maça falan gidemezdim. Bu yüzden hemen geliyorum gibi bir muhabbete girmemiştim hiç. Ayrıca saat ne ara bu kadar ilerlemişti amına koyayım! Derin'le birlikteyken saatler dakika gibi akıyordu, buna yemin edebilirdim.

"Bunun hesabını fena soracağım kardeşim, haberin olsun." Cümlesine ve ardında saydırdığı küfürlere karşılık birkaç 'tamam canım, sor tabii kankacığım, hakkındır brocum' gibi şeyler mırıldanıp telefonu kapattım. İyi adamdı, hoş adamdı da harbiden çok konuşuyordu.

Kafamı telefondan kaldırdığımda sevgilimin soru sorar gibi bakan yeşilleri ile göz göze geldim. Ah ulan, ne güzeldi şu gözleri. Uzun, kıvrık kirpikleri ile çerçevelenmiş dünyanın en güzel manzarasıydı resmen. Yeşillerinde kaybolmak istiyordum.

"Çetin'di. Halı saha ayarlamışlardı da, ben unutmuşum tabii. Bir ton saydırdı göt." Son cümlemle gülmeye başladığında ben de güldüm ve telefonu kenara koydum. Kolumu omzuna atarak onu yatağa geri çekerken planım gülüşünden öpmekti. 

Bölüm biraz kısaydı biliyorum ama eğer eski tempoma dönebilirsem sizi bölümsüz bırakmam. Peachy'deki eski, güzel ve bölümlü günlerimize dönmemiz dileğiyle. Sağlıklı kalın ve vote verip yorum yapmayı unutmayın lüffeeennnn <3

ARE YOU GAY? | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin