7| seni seviyorum

7.4K 191 18
                                    

Kayak yerine geldiklerinde İnci'de gereksizce bir stres oluşmuştu. İlk defa bu tarz bir şey yapacaktı ve Uzay'a rezil olmak istemiyordu.

"hadi başlayalım. Bak ayaklarını böyle koy, kollarını bu şekilde aç ve dengede dur. Aşağı indiğinde ayaklarını bir açıp bir kapat ama fazla hızlı olma yoksa düşersin tamam mı?"

"tamam ama biraz korkuyorum. Birlikte yapsak olmaz mı? Ailemle hiç böyle bir şey yapmadım" diyince Uzay yine ona kıyamamıştı.

"peki başımın belası peki. Gel bakalım" diyip elini uzattı ve Uzay'ın tüm parmakları İnci'nin parmaklarına sabitlenmişti. Adeta kilitliydi...

"3 diyince kaymaya başlıyoruz" diyip saymaya başladı genç adam. Ama İnci hâla korkuyordu

"1-2-3 hadi başla" diyip ikiside kaymaya başladı. Elleri birbirine kilitlenmişti. Ayrılmadı

"yaa korkuyorum Allah cezanı vermesin Uzay!" diyip resmen çığlık atıyordu İnci. Kocası onun elini bırakıp hızlıca aşağı indi ve onu bekledi.

"hadi be kızım ağaç oldum burda" diyerek ölüm fermanını imzaladı genç adam. Onu sinirlendirmek,vakit geçirmek en sevdiği şeylerden biriydi. Bu kadar kısa bir sürede kendine çekmişti onu. Mavileri ve yeşilleri...

"bileğim acıyor senin yüzünden" diyince Uzay cidden panik olmuştu. Fırsat bu fırsat deyip İnci'yi kucağına aldı ve gözlerini ona sabitledi

"indir Uzay!" dedi ama indirmedi.

1 hafta sonra;

İnci ve Uzay eve dönmüşlerdi. O kadar yorgun olmalarının sebebi yok gibi bir şeydi çünkü eve geleli uzun saatler olmuştu ve ikiside uyumuştu
"abla" diye seslenen kardeşini durmuyordu. Biraz daha uyandırmaya çalıştı ama olmuyordu  Uzay'ın yanına gidip "Uzay abi" diye hafifçe dürttü onu "Efendim güzelim" diye uyandı. "aşağıda biri var,seni soruyor ve Songül teyze evde değil" diyince Uzay'ın gözleri kocaman açılmıştı çünkü yıllardır onu soran yoktu.

"tamam prenses sen odana geçebilirsin"  diyip odadan çıktılar. Uzay aşağıda gördüğü kişi ile şok üstüne şok yaşamıştı. Karşısında olan kişi onun kokusunu bile içine çekmediği ANNESİ. Onu fotoğraflardan tanıyordu ama hiç bu kadar yakından görmemişti "senin ne işin var burda" diye carladı. Sonuna kadar haklıydı Uzay.

Genç kadın kollarını açıp ona "oğlum" diyerek sarılmaya çalışsa bile Uzay geri çekildi.
"orda dur Leyla hanım" dedi evet adı LEYLA. Annesiyle böyle uzak ve mesafeli konuşması annesinin canını yakıyordu. Ama 22 senedir oğlunun kokusunu almayan bir kadını affetmek ona mantıksız geliyordu "çok büyümüşsün" dedi annesi. Bu söylediği cümlede  hainlik vardı. Haindi o kadın. HAİN!!!

"defol evimizden" dedi Uzay. Ama kadının gitmeye hiç niyeti yoktu çünkü Uzay'ın odasında bir kutu vardı ve kutunun içinde değerli bir kolye vardı. Asıl sorun şu ki; o kolye şu anda İnci'nin boynundaydı. Leyla hanım gelinini bile tanımıyordu zaten buraya gelmesi için bir şey olması lazımdı. Para lazımdı ona. Kolyesini almaya gelmişti ama kolyeyi nikah günü Uzay alıp karısına takmıştı "çekil" diyip Uzay'ı itti. Ev hâla değişmemişti ve tabiki odasını biliyordu. Genç kadın kapıyı açtı

"sen eve kız mı attın Uzay?" diye tedirgin bir şekilde yatakta yatan İnci'ye baktı. "defol" diyip annesini odadan çıkması için zorladı ama ne mümkün ki kadın odaya yapışıp kalmıştı "oğlumdan çocuk peydahlamak için gelmiş bir adet fahişe görüyorum,kalk kalk giyin" dedi ve bağırmasından dolayı İnci uyanmıştı. Aslında bağırmasından dolayı değildi fahişe dediği için böyle olmuştu "kendine gel!" diye üstüne basa basa söylemişti. Genç kız olduğu yerde doğruldu ve ardından ayağa kalkıp dikildi.

"siz kimsiniz?Noluyor Uzay?" anlamsız olan bakışlarını kocasına yöneltti ve sorusunu sordu "ben Uzay'ın annesiyim ama sen tam bir para avcısının dimi güzel kız?" diye sordu Leyla. Tam o anda İnci'nin boynundaki kolyeyi gördü ve kan beynine sıçradı "o kolye benim" diyip İnci'nin önünde dikildi ve elini kolyeye atıp çekti. Yere düşen minik inci taneleri hoş bir ses çıkarıyordu ama şu an olan durum ona elverişli değildi "ahh boynum" diyip acıyla inledi genç kız "kes ağlanmayı" diyip odadan çıkmak için adımlarını hızlandırdı Leyla hanım

"karım hakkında düzgün konuş" dedi ve Leyla hanım arkasını döndü "karın mı" diye bağırdı "defol evimizden" diyip onu kolundan tuttu ve dışarı çıkardı. İnci'nin ağlama sesi ile yukarı çıktı ve karısını yatakta ağlarken buldu. Elinde ise kopan inci taneleri vardı. Bir bir yerden toplamıştı onları "Uzay ben özür dilerim" dedi çünkü kendini suçlu hissediyordu. Ama onun suçu yoktu "özür dilemene gerek yok" diyip yanına gitti ve onu sakinleştirmeye çalıştı.
"ağlama artık" dedi ama İnci durmaksızın ağlıyordu. Genç adam üstüne montunu alıp evden çıktı ve karısını yalnız bıraktı.

*****

Ece,ablasının odasına geldi ve elindeki tepsiyi koltuğa bıraktı "abla iyi misin" dedi ama ablası hâla ve hâla ağlıyordu. Uzay'ın yanında böyle sözler sarfetmesi onun çok zoruna gitmişti. "Uzay nerde?" dedi ve Ece "gitti o" dedi. Bu saatte nereye gitmiş olabilirdi ki? Yine kafasını dağıtmak için biryerlerdeydi genç adam
"abla yemek ye" diyerek tepsiyi kucağına aldı ve çorba kaşığını İnci'ye uzattı. Ama onun yemek yiyecek iştahı bile yoktu. Midesi almadı. Tüm gücüyle "İSTEMİYORUM!" diye bağırdı.

Ece,bunun üzerine biraz korkmuştu ama İnci'yi düşündüğü için biraz daha ısrar etti. Bu sefer farklı bir yemek kaşığını aldı "ablacım lütfen" dedi ama daha da yüksek bir ses tonuyla "İSTEMİYORUM ECE. RAHAT BIRAK BENİ!" diye çığlık attı. Küçük kız,elindeki tepsiyle odadan çıktı ve kendi odasına ders çalışmaya gitti. Bundan sonrası çok farklıydı çünkü her fırsatta ders çalışıyordu hatta başını dersten kaldırmıyordu. Ablasının isteği üzere mimar olma yolunda ilerliyordu. Bundan 7-8 sene sonra Ünlü Mimar Ece Demirhan olarak ablasının karşısına çıkmak için uğraşıyordu.

*****

Saat gece yarısını geçiyordu ama hâla Uzay eve gelmemişti ama Songül hanım evdeydi. Tabi olanları bilmiyordu. Genç kızın kafası birçok soru ile doluydu. Aklı almıyordu bu olanları
Zaman biraz daha ilerleyince yatak odasının kapısı açıldı ve İnci ayaktaydı. Korkuyla arkaya döndü ve sarhoş olan Uzay'ı gördü. Çok gürültü olmasın diye sessiz konuşuyordu ama ona olan sinirini yatıştırması lazımdı. Yoksa delirirdi...

"ya senin bu halin ne? Ben burda neler çektim senin haberin var mı Uzay,iyi değilsin sen"

"İnci,çok konuşuyorsun hemde aşırı derecede fazla konuşuyorsun. Ne var yani arkadaşlarla kafa dağıtmaya gittik. Sen beni mi özledin?"

"Uzay,farkındaysan biz gerçekten evli değiliz. Dolayısıyla seni özlemem çünkü sen benim gerçekten kocam değilsin! Anla bunu artık"

İnci'nin dedikleri üzerine Uzay,ona daha fazla yaklaştı ve sağ elini İnci'nin boynuna koydu. Ardından boşta kalan elini ise genç kızın beline yerleştirip onu kendine çekti. Onun o vanilya kokusu İnci'yi eritiyordu hatta bitiriyordu.

"Uzay bırakana beni ya. Şimdi bir gören olcak senin yüzünden rezil ol-

Uzay,daha fazla dayanamayıp onun güzel ve gösterişli dudaklarına yönelip en başından beri yapmak istediği şeyi yaptı; ONU ÖPTÜ. Evet onu ÖPTÜ...

"Çok fazla konuşuyorsun İnci. Sana demiştim bundan sonra benim yanımda fazla konuşma çünkü sesini kesecek şeyler bulurum mesela bunun gibi" diyip tekrardan dudağına yapıştı.

"Seni seviyorum İnci"

"Seni seviyorum Uzay"

işte beklenen bölüm geldi🥰çok çok çok istedim bu bölümü yazmayı ve karşınıza çıkardım hsjsjsjznx. Neyse şimdi sizden istediğim bir şey var lütfen yapın :)

🌟bundan sonra onların hayatları nasıl olcak? Veya nasıl olmayacak?

TURKUAZ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin