Selamun Aleykum Canlarım
Final Bölümüne ne ara geldik bilmiyorum :(
Kitap bitiyor ama sizlere ara ara özel bölüm atıp bu hikaye ve okuyucularıyla hasret gidermeyi ihmal etmeyeceğim inşaallah.
İlk kitabım olduğundan acemice yazdığım bu hikayeyi buraya kadar okuyan herkesi, kendimi daha çok geliştirdiğim ikinci romanıma bekliyorum.
Öteki bölümde, yeni kitapla ilgili duyuruyu okuyabilirsiniz.
İnşaallah beni yeni kitabımda da yalnız bırakmaz ve burada olduğu gibi desteğinizi eksik etmezsiniz.
Yeni kitapla ilgili gelişmelerden haberdar olmak için wattpad hesabımı 👉🏻 kitapseeverr takip edebilirsiniz.
Rabia'dan, 5 sene sonra..
Kara kışın ardından nihayet bahar gelmişti.
Bugün dostlarımızla birlikte İstanbul dışı sayılabilecek bir yere pikniğe gidecektik.Nisan ayının o güzel ve insanı üşütmeyen esintisinde evlatlarım ve kocam da arabayı hazırlıyorlardı.
"Anneeeee! Abdulhak benim ayakkabılarımı giyiyor!" diye sızlanarak mutfağa giren Abdullah'tı.
Başımı, piknik sepetinden kaldırıp dört yaşındaki minik adamıma baktım. Ah bu çocuklar! Ne birbirlerinden ayrı kalabiliyor, ne de yan yana durabiliyorlardı.
"Olsun birtanem, zaten ikinizinde ayakkabıları aynı. Sen de onunkileri giyersin, olmaz mı?" dedim benden cevap bekleyen oğluma.
Küçüğüm bana biraz daha yaklaşıp "ama anneee! istemiyorum benim eşyalarımı kullanmasını! Hep böyle yapıyor, hiç beni dinlemiyor, ben onun eşyalarını kullanmıyorum O da benimkileri kullanmasııın!" dedi.
Bu herşeyi bilen küçük beye söz geçiremeyeceğimi anladığımda "tamam anneciğim. Ben geliyorum şimdi, konuşurum onunla" dedim.
Yüzündeki mimikler de hiçbir değişiklik olmayan Abdullah geldiği gibi sinirli bir şekilde geri çıkmıştı mutfaktan.
Abdullah, Abdulhak'a göre daha olgun bir çocuktu.
Bazen sanki Abdulhak'ın abisi gibi tavırlar sergiler ve hepimizi şaşırtırdı.Abdulhak ise daha hareketli ve hiperaktif bir çocuktu. Hayatta yerinde duramaz ve genelde de bizi hayrete düşüren sorular sorar, sonra da "ben biliyordum zaten" gibi cümleler kurardı.
"Anneciğim?"
Kapıdan gelen naif sesle düşüncelerden sıyrılıp gözlerimi güzel kızıma çevirdim.
"Efendim tatlım"
Amine'm yine tatlı tatlı gülümseyerek bana bakıyordu.
Ben bu gülüşü biliyordum.
Kesin bunun altından bir şey çıkacaktı."Imm, şey.." bu cümleler size de tanıdık geldi mi?
"Söyle bebeğim"
Arkasında sakladığı elini yavaşça öne doğru çıkaran Amine "bu gözlükleri ben takabilir miyim anneee, ne oluuurrr?" Diyerek eline bile kocaman gelen güneş gözlüklerimi göstermişti bana.
Biliyordum böyle birşey soracağını.
"Güzel kızım tabiki takabilirsin. Ama o benim kişisel eşyam ve benim gözlerim için tasarlanmış bir gözlük. Peki biz, birbirimizin kişisel eşyalarını ne yapmıyorduk?"
"Kullanmıyorduk.." diye mırıldanarak başını öne eğmişti, benim canım.
"Sana özel, bir güneş gözlüğü aldığımızda onu takarsın. Hem baksana bu kocaman, yüzünü kapatır. Ben kızımın güzel yüzünü görmeden nasıl durayım, hı?" Dedim ben de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RABİA "Aşk-ı LaL" [✔️]
Spiritualİslâmi bir aşk romanı, tamamlandı. Genç yaşta ailesini kaybeden Rabia, zorlu bir hayat geçirip, sonunda rahata kavuşacağını düşündüğü sırada, başına gelenler yüzünden kendini bambaşka bir kaderin içinde bulur. Kaçtığını sandığı kaderin, ona çizdiği...