Medya | Rabia
Ömer Sayar
Geceden beri annemin söylediklerini düşünüyordum.
Aslında ilk anda çok şaşırmış ve ne diyeceğimi bilememiştim.
Sonradan annemin "biz söz verdik evleneceksin" demesi üzerine ağzımdan hiçte istemediğim kelimeler dökülmüştü.
Söylerken kendimi kaybetmiştim adeta.
Bir genç kızın hakkında asla böyle şeyler düşünüp konuşmazdım ben.
Ama annem damarıma basınca olanlar olmuştu.
Hem daha tanıyalı iki gün olmamış biri olduğundan hemde daha önce nişanlanmış ve sonuçta bir ilişki yaşamış olduğundan kabul etmek istemiyordu bir yanım.
Benim evleneceğim kadın sadece benimle ilişkisi olmuş, kimseyle görüşmemiş olsun isterdim hep.
Ama öteki yandan da annemin kefil olduğu ve yeşil gözleri beyaz teniyle güzelliğine kimsenin laf edemeyeceği kadar güzel bir kızdı Rabia.
Edepli ve ağır başlı olduğu belliydi.
Dün ne kadar bunun aksini söylesem de gerçekler ortadaydı.
Ama yinede kafamdaki soru işaretlerini çözemiyordum bir türlü. Neden böyle bişey yaşamıştı? Bir anlayabilsem..
Gerçi artık anlasamda çok geçti.
Kızın kalbini kırmıştım bir kere, bu saatten sonra olmazdı bu iş.
O kapıdaki ağlamaktan kızarmış yüzü ve kan çanağına dönmüş gözleri gözümün önünden gitmiyordu.
Öyle bir bakışı vardı ki.. ilk defa o kadar uzun bakmıştı bana.
O kadar soğuk ve bir o kadar masum bakışı bir arada görmemiştim ben.
Ne yaptım ben ya ne yaptım!
Hiçbir genç kız bu söylediklerimi hak etmezdi. Sinirlenince başka bir insan oluyordum resmen.
Ben bunları düşünürken sabah beşi etmiştim.
Kalkıp bir abdest aldım ve seccademi serip sabah namazına durdum.
Namazdan sonra herşeyin hayırlısı için dua ettim Allah'a.
Zaten bugün pazar olduğundan işe gitmeyecektim bir kaç saatte olsa uyusam iyi olacak diye düşünüp yatağa geri yattım.***
Rabia Özsoy
Gece sabaha kadar olanları düşünüp uyuyamadığımdan namazdan sonra ancak uyumuştum.
Uyandığımda ise saatin ona yaklaştığını görünce yataktan nasıl kalktığımı bilmiyordum.
Çok ayıp olmuştu Seniha teyzeye çok!
Hemen banyoya gidip abdest aldım.
Ardından penye elbisemi ve üzerine yeşil feracemi giydim. Başıma da boneyi taktıktan sonra siyah ve yeşil uyumuyla bezenmiş ebrulu şalımı doladım ve iğneledim.
Kapıdan çıkmadan umarım buradaki son günüm olur bugün ve ben bir yer bulup giderim inşallah diye de içimden geçirdim.
Telefonumu elime aldığımda yine Esma'dan mesaj olduğunu gördüm canım kuzenim her daim yanımda olmuştu bu günlerde olduğu gibi.
Onu kahvaltıdan sonra aramayı aklıma kaydettim.
Dün teyzemle de görüşmüş iyi olduğumu ve Seniha teyzede olduğumu da söylemiştim.
Canlarım beni çok merak ediyorlardı haliyle. Talha abim ise daha Ankara'dan dönmemiş olanlardan haberi yoktu.
İnşallah eniştemle yine araları açılmaz diye de dua ettim içimden.
İki gün sonra geliyordu ve muhakka bana da hesap soracaktı neden ona anlatmadığımı sorup kızar, bir güzel de nutuk çekerdi büyük ihtimalle.
İnşallah olaylar büyümeden bunu da atlatırdık.Kapıyı açarken Ömer'le karşılaşmamak için dualar ediyordum.
Etrafı kolaçan edip odadan çıktım. Kimse görünmüyordu çok şükür.
Tam Ömer'in kapısının önünden geçerken yine ve yine kapı açıldı. Hayır ya!
Bu sefer arkama bakmadan gitmem lazımdı. O yüzden hiç istifimi bozmadan merdivene doğru ilerledim.
Arkamdan Ömer'in de geldiğini hissetmek tedirgin ediyordu beni.
Kalbim yine maratona çıkmış gibi atmaya başlamıştı.
Galiba ben bu adamdan korkuyordum.
Yoksa kalbim niye böyle atacaktı.
Ben önde Ömer arkada mutfağa girince Seniha teyzeyle Şeyma'nın gözleri ikimiz arasında gitti geldi.
Neden öyle bakıyorlardı ki?
Sakin çıkmasına özen gösterdiğim sesimle "hayırlı sabahlar, kusura bakmayın sabah uyuyup kalmışım" dedim mahçupca. Seniha teyze Şeyma ve selim kahvaltılarını nerdeyse bitirmişti bile. "Olur mu öyle şey kızım zor bir gece geçirdin" derken Ömer'e kızgın bir bakış atmayı da ihmal etmemiş "İnsanlık hali olur öyle şeyler." Diye devam etmişti.
Şeyma da "aynen tatlım geç otur hadi kahvaltını yap" dedi. Selim ise "Rabia bak ben tabağımı neredeyse bitirdim" diyerek benden aferin bekliyordu. Bende ona doğru ilerleyip "inanmıyorum sen ne kadar da çok yemişsin, kocaman mı olacaksın sen hı?" Diyerek yanağını öptüm. Bu dünyanın en güzel ve masum şeyleri şüphesiz çocuklardı.
Selim kıkırdarken bende tebessüm ettim ve yerime oturdum.
O anda Ömer'in eşofmanlı olduğunu da farkettim. Doğru ya bugün pazardı.
Aff bütün gün O'da mı evde olacaktı şimdi?
Sonrasında Ömer de oturunca kahvaltımızı yapmaya başladık yani diğerleri devam etti, biz başladık.
Kahvaltı boyunca Ömer'le göz göze hiç gelmemiştim. Özel bir çaba harcayıp yüzüne bakmamaya gayret etmiş ve başarmıştım.
Bana o kadar lafı söyledikten sonra birde onun yüzüne bakmayacaktım herhalde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RABİA "Aşk-ı LaL" [✔️]
Espiritualİslâmi bir aşk romanı, tamamlandı. Genç yaşta ailesini kaybeden Rabia, zorlu bir hayat geçirip, sonunda rahata kavuşacağını düşündüğü sırada, başına gelenler yüzünden kendini bambaşka bir kaderin içinde bulur. Kaçtığını sandığı kaderin, ona çizdiği...