6.Bölüm

364 40 55
                                    

Kendini küçük görmeyi bırak. Sen yürüyen evrensin.
~ Mevlâna

💫💫💫

Korku,bir insanın iliklerine kadar hissedebileceği yegâne duygulardan yalnızca biri. İnsan o duyguya sahip olursa ne yapacağını,yapacağı şeyi de nasıl yapacağını şaşırıyor.

Daha deminki çocuğun söylediklerinden dolayı korkuyu iliklerime kadar hissediyorum. Kalbim normal atımından da fazla atıyor. Terliyorum ve ellerim titriyor. Şu anda da Cemre ile birlikte oturduğumuz kaldırımda Cemre'nin bana vermiş olduğu suyu içiyordum. Çocuğun bana dediği şeyler aslında o kadar korkunç değildi. Bana yaşattığı çaresizlik duygusu bana çok korkunç geldi çünkü çocuk buradan asla çıkamayacağımızı söyledi. Biraz düşününce içine girdiğimiz kitabın içinden asla çıkamayacağımızı kastettiği anladım. Cemre'ye de çocuğun söylediğini söylediğimde bana verdiği cevap 'Boşver. İnanma o çocuğa.' oldu. Cemre'nin aklına 'Bizim bu kitabın içine girdiğimizi bu çocuk nasıl biliyor?' sorusu hiç mi gelmedi? Benim bunu ona söylemem ile o da şaşırdı ve ikimizde şu anda bulunduğumuz yerdeyiz. Ikimiz de farklı duyguların esiriyiz ama ikimizin hissettiği duygularda korku ve çaresizlik duygusunun ağır bastığına eminim. Cemre silkilenip aniden ayağa kalkmasıyla ona boş bakışlar attım.

"Kalk hadi. Bizim burada boş boş oturup ağlamamız ile hiçbir şey yoluna girmeyecek. Bizim kalkıp çabalamamız lazım. Ha olur da yine yapamadık. Denedik deriz. Bu kitaptan çıkamasakta oturur hönküre hönküre ağlarız ama önceliğimiz denemek,uğraşmak,çalışıp didinip bir yolunu bulmak. Bu yolda benimle misin hatunum?" dedikten sonra elini bana güven vermeye çalışan bir tebessümle uzattı. Aslında haklıydı. Hiçbir şey yapmadan oturmanın ne bana ne de ona bir faydası var. Bana uzattığı elinden tutup gülümseyerek ayağa kalktım ve gülümsemeye devam ederek "Seninle her şeye varım ben." dedim. Sonra o da hemen elimi bırakıp "Şey yapalım." dedi. Tek kaşımı sorarcasına kaldırdım.

"Şey ya. Hani survivorda yapıyorlar. Sur vi vor ün lü ler ya da gö nül lü ler yapıyorlar ya. Yaptıkları şeyin adını unuttum ama bizde yapalım onu. Bizim oradakilerden ne eksiğimiz var da yapmayalım ha?". Güldüm. "Zorla yaptıracaksın değil mi?" dememle o da başını olumlu anlamda salladı. Sonra elini uzatmasıyla elimi elinin üstüne koydum. Ona "Peki hecelemek zorunda mıyız?" diye sormamla başını olumlu anlamda salladı.

"Niye heceliyoruz ya? Ben fe ro mu yuz biz?". Gözlerini devirdi. "Heceleyerek söylemesek bunu yapmanın ne anlamı kalır ki?". Biraz haklıydı sanki. "Tamam o zaman. Ne diye yapacağız?".

Telefonuma mesaj gelmesi ile Cemre'ye bir dakika işareti yapıp telefona baktım.

CBYIGYKIBAOAK:
Nerdesin Buse?

Mesaj atan Cemre ile benim yanlışlıkla içine girdiğimiz ve yazarın kitap için benim annem olarak ayarladığı karakterdi. Yani adı bunların ilk harfini yazarak kaydetmiştim.

"Kim?". Ekranı ona gösterirken ona cevap vermiştim. "Yazarın benim annem için uygun gördüğü karakter.".
"Ne diyor?". Mesajı okuduğu halde sorduğu soru ile ona 'Ciddi misin?' der gibi bakıp telefona dönerken ona cevap verdim. "Nerde olduğumu soruyor.". Çenesini omzuma yaslayıp "Ee? Cevap versene." dedi. Bir adım öne çıkıp omzumu çenesinden kurtardım. "Tamam vereceğim ya."

Ben;
Yoldayım. Geliyorum.

CBYIGYKIBAOAK:
Acele et.
Bu arada son günlerde çok geç gelmeye başladın. Sende bariz
bir şekilde değişiklik var.

Ben:
Tamam acele ediyorum.

Internetimi kapattıktan sonra telefonu kapatıp cebime koydum. Kafamı 'Gidelim.' manasında sallamamla Cemre'nin yanıma gelmek için buraya getirttiği arabanın yanına gittik. Cemre kapıyı açıp bindikten sonra bende binip kapıyı kapattım. Cemre şoför koltuğundaki korumaya 'Gidelim.' manasında kafa sallamasıyla araba hareketlendi.

WATYLAND (Kısa Hikaye)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin