Medya: Cemre
💫💫💫
"Sizin o saatte kütüphanede ne işiniz vardı?".
Ellerimi stresle önümdeki masada kavuşturdum. Her seferinde doğruyu anlatmama rağmen inanmıyorlar ve aynı soruyu sormaya devam ediyorlardı. Bu sorunun farklı versiyonlarıyla o kadar çok sordular ki bir ara ben yanlış hatırlayıp hatırlamadığımı düşünüyordum.
Önümdeki sandalyede oturan biraz kilolu sivil polisle onun arkasındaki duvara sırtını yaslanmış olan uzun boylu polis arasında göz gezdirip en son sandalyede oturan polise bakıp nefesimi seslice dışarıya verdikten sonra "Dedim ya. Müdür orayı temizlememiz için ben,Cemre ve Işınay'a bu cezayı verdi." diyip oturduğum sandalyede arkama yaslandım.
Boğaz temizleme sesinin gelmesi ile başımı duvar kenarındaki polise çevirdim. Polis bir adım öne çıkıp ellerini arkasında kavuşturduktan sonra "Arkadaşlarınız öyle demiyor ama Buse Hanım." dedi. Polisin dediklerini dinledikten sonra kaşlarımı çattım. Ne demişler? Kollarımı birbirine bağlayarak gözlerimi biraz kıstıktan sonra başımı hafif yana yatırarak "Onların ne söylediklerini bana da söyleseniz." dedim. Bendeki bu özgüvenin sebebini öğrenebilir miyim acaba?
"Arkadaşlarınız tüm gerçekleri söylediler. Sizde söyleseniz sizin için çok iyi olur. Cezada indirim yapılabilir."
Kahkaha attım. Bayağı eğlenceliydi. Polislerin ikiside bana anlamaz gözlerle bakıyordu. Ciddileştikten sonra kolumun dirsek kısmını sandalyenin sırt kısmının üstüne koyduktan sonra "Benim için endişelenmenize hiç gerek yok. Ben hakim karşısına takım elbisemi giyer çıkarım. Bir de 'Pişmanım.' dersem benim için her şey çok güzel olur. Zaten hep öyle olmuyor mu?" dedim. Önümde oturan sivil polis tek kaşını kaldırırken diğer polis iki elini masaya sertçe vurup
"Sorularımıza düzgünce cevap vereceksin!" dedikten sonra ellerini masadan çekti ve duvara yaslanıp sırıtmaya başladı. Korktum ya.Önümdeki sivil polis boğazını temizledikten sonra "Ölen kişi ile sizin son günlerde sürekli birlikte görüldüğünüz söylendi. Bunun hakkında ne diyeceksiniz?" diyince gülümsedim.
"Evet, son günlerde konuşmuşluğum oldu. Buna itiraz etmeyeceğim.".
Polis önündeki not defterine bir şeyler yazarken sorgu odasındaki telefonun çalması ile duvar kenarındaki polis telefona doğru gitti. Bende polisi izledim. Polis telefonu açtıktan sonra karşı tarafin bir şeyler demesinden sonra diğer polise kafasını çevirip "Sorgu bitti." dedikten sonra sorgu odasından çıktı. Bende sandalyeden kalkıp biraz gerindim. Diğer polis yanıma gelip kolumu tuttuktan sonra beni sorgu odasından çıkartıp yazarın bana uygun gördüğü annenin yanına götürdükten sonra arkasını dönüp gitti.
Bende arkasından bakarken aniden etrafıma sarılan kollarla bu kolların sahibine baktım. Yazarın bana uygun gördüğü anneydi. Bende ona sarıldım. Kısa bir süre öyle kaldıktan sonra benden ayrılıp ellerini omzuma koydu ve hasar kontrolü yaptıktan sonra bana tekrar sarıldı. Bende ona sarılıp başımı omzuna koydum. Sırtımı sıvazlarken konuşmaya başladı.
"Sana bir şey oldu sandım. Çok korktum. Iyi ki...".
Aniden susması ve sırtımı sıvazlamasının durması ile başımı kaldırıp ona baktım. Ona baktığımda bakışlarının hedefinin ben değil de arkamdan bir yer olduğunu anlamamla ondan ayrılıp onun baktığı yere baktım. Orada yazarın bana uygun gördüğü annenin yaşlarında,düzgün giyinimli,sakalı gayet güzel kesilmiş bir adam duruyordu. Adam yazarın bana uygun gördüğü anneye tebessüm ederek bakarken o ise şaşkınlıktan dolayı gereğinden biraz fazla açılmış bir göz ve hafif aralık bir ağız ile o adama bakıyordu. Sonra kendine gelir gibi oldu ve gözleri normal haline döndükten sonra kaşları çatılıp dudakları sinirle birbirine bastırıldı.
![](https://img.wattpad.com/cover/230583077-288-k6658.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WATYLAND (Kısa Hikaye)
FantasyBir yanlışlık sonucu en yakın arkadaşın ile bir wattpad kitabının içine girseniz ve her şey düşünüldüğü gibi toz pembe olmasa naparsınız?