3.Bölüm

479 50 32
                                    

Medya: Işınay

                           💫💫💫

Cemre ile tanışmamız bile tuhaftı. Bundan 4 yıl önce bir markette karşılaştık. Tanışmamız sırasında benim üstümde gökkuşağı deseni olan siyah tshirt altımda ise pijama altı vardı. O gün annem akşam yemeğinin yanında içecek bir şey almam için beni mahallenin marketine yollamıştı. Markette dolapta sonuncusu olan kolayı almak için acele edip kolaya alırken benimle birlikte kolaya bir el uzanmıştı. Onun elinin üstüne benim elim kapaklanmıştı. Ben dönmüş ona bakarken o sırıtarak bana döndükten sonra somurtmaya başladı. "Bende seni erkek sanmıştım ya." diyip dudak bükmeye başlamıştı. Sonra "Aman neyse seninle de arkadaş olurum." diyip gülümsemeye başladı. Tuhafsamıştım açıkçası. Kızla markette karşılaşıyoruz ve o benimle arkadaş olmak istiyor. Kızı umursamadan arkamı dönmüştüm. Kolayı başka yerden alırdım. Bir deliyle niye uğraşacağım ki? Kız peşime takılıp "Hey arkadaşım. Nereye?" demişti. Umursamadım. Marketten çıktım. Hâlâ peşimi bırakmıyordu. Hatta gelmiş yanımda yürüyordu. Yolda durup ona hışımla döndüm.

"Niye sapık gibi peşime takılıyorsun ya?". Hâlâ peşimi bırakmıyordu. "Bak ben kadere inanırım. Seninle de böyle tanışmamızın bir nedeni vardır. O yüzden yanından ayrılmıyorum.". Yani? "Arkadaş git ve otobüste gördüğün insanlarla da tanış. Onlarlada aynı otobüse binmen de kader oluyor o zaman.".

Birden ciddileşip "Oha. Ben bunu nasıl düşünemedim lan?" dedi. Önüme dönüp yoluma devam ettim. Seslenip yine peşime takıldı.

"Sen beynimi kullanmamı sağladın. Ölsem de seni bırakmam.". Oflayıp olduğum yerde durup ona ters ters baktım. "Kardeş deli misin? Gitsene ya.".

Benim böyle dememe karşın o ise "Aa ne kadar da tatlı bir köpek." diyip yavru bir köpeği sevmeye gitti. Hatta köpeği kucağına alıp seviyordu. Yine önümü döndüm ve eve doğru yürümeye başladım. Birkaç adım sonra arkamdan havlama ve koşturma sesi geldi. Sonra birisi kolumu tutup koşturmaya devam etti ve bende peşinden sürüklendim. Arkamızdan havlama sesleri geliyordu. Kolumu tutan marketteki kızdı. Kucağında da daha deminki yavru köpek vardı. Olamaz! Bu kız şu anda arkamızdan hem havlayıp hem de koşturarak gelen köpeğin yavrusunu mu kaçırdı? Hemen bir apartmanın içine girip kapıyı kapattık. Dışardan havlama sesi gelmeye devam ediyordu.

Soluklanmaya devam ederken ona hışımla döndüm. "Sen çıldırdın mı? Niye köpeği kaçırıyorsun?". Gülümseyip "Napim ya? Köpek havlayınca yavru köpek zaten kucağımdaydı. Korktum ve hemen ayağa kalkıp koşturmaya başladım. Sence de çok tatlı değil mi? Cinsiyeti ne sence? Hayda cinsiyeti erkekmiş." dedi. Köpeğe baktığımda golden cinsi bir köpekti. "Cidden çok tatlı.". Elimi uzatıp köpeğin kafasını okşadım. O ise kızın kucağında uyukluyordu. "Bu arada ben Cemre" diyip bana elini uzattı. Bende "Buse" diyip onun elini sıktım. Bu sırada dışardan havlama sesi gelmeye devam ediyordu.

                                 💫💫💫

Işte bizim dostluğumuzun hikâyesi markette kalan son kola ile başlamıştı. Açıkçası o günden sonra Cemre bana musallat olmuştu dense daha doğru olur. Hiçbir zaman yanımdan ayrılmadı. Kovsam dahi gitmedi. Yüzsüz biriydi ama ben onu çok seviyordum. Bozuk olan moralimi anında yükseltiyordu. Onun yanında ciddi kalamıyor insan. O benim sahip olduğum en iyi dosttu. Hatta o benim manevî kardeşim dense daha doğru olur.

Bunu anlatmamın nedeni ise kantinde bileğimin ağrımasına karşın Cemre kolumu omzuna atıp koridorda beni yürütmeye çalışıyordu. Kaç defa ben yürüyebilirim dememe karşı o beni bırakmamak konusunda kararlıydı. Işınay da yanımızda yürüyordu. Açıkçası bu kitabı hiç anlamamıştım. Badboy da ne? Türkçe anlamı 'Kötü çocuk' olan bir şey niye iyi olsun da insanlar onu kitabının konusu yapsın. Cemre dibimde olduğu için sessiz bir şekilde "Bahse varırım. Bu kız masumdur. Masada ki bir şeyler diyen çocukta kötü çocuk. Izle de gör." dedi. Ona karşılık olarak bende sessiz bir şekilde "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" dedim. O da sırıtarak bana "Kızım ben wattpad kötü çocuk masum kız aşkı, mafya yine masum kız aşkı,üvey abi inanır mısın ama yine masum kız,tecavüzcü ve yine masum kız aşkı,asker ve yine ve yine masum kız aşkı,zengin oğlan ve yine ve yine masum kız aşkı,öğretmen öğrenci aşkı okumak konusunda master yapmış bir insanım. Karakteri gördüğüm bir anda ne olduğunu anlarım ben." dedi. Hangi insan tecavüzcüsüne aşık olur ki? Ve niye hepsi masum kız? Tuhaf bir kurguları var açıkçası.

Işınay'ın "Kes sesini." demesi ile ikimiz de ona döndük. Bize mi demişti? Dediklerimizi duymuş muydu acaba? Bizim Işınay'a dönmemiz ile o bize dönüp mahçup bir şekilde "Sesli mi söyledim?" dedi. Ikimiz de başımızı olumlu anlamda salladık. Bu arada biz bir sınıfa gelip en arkadaki sıraya oturduk. Benlen Işınay sıraya normal bir şekilde Cemre de öndeki sıraya ters bir şekilde oturmuştu. Cemre Işınay'a hitaben "Dur. Tahmin edeyim. Iç sesin ile konuşuyordun ve o da seninle kavga ediyordu. Değil mi?" dedi. Iç seste ne? Işınay başını hevesli bir şekilde olumlu bir şekilde sallayıp "Evet. Çok sinir bozucu." dedi. Cemre de "Ay benimki de öyle olabiliyor bazen. Benimkinin adı Şefikasudenazcanciğerko. Seninkinin adı ne?" dedi. O dediği şeyi nasıl söyledi be.
Işınay da tuhafsayıp "Işınay. Bu arada ben Işınay." dedi. Bende "Ben Buse. Bu da Cemre." dedim. Üçümüz de tanıştığımızdan dolayı memnun olduğumuzu belirttik ve ben Cemre ile birlikte bizi kurtardığı için ona teşekkür ettik. Biraz sonra Işınay öne doğru eğilip " O masadakiler de kimdi?" dedi. Cemre yukarıya bakıp "Bu görevi bana verip benim şu aciz ruhumu şenlendirdiğin için sana çok teşekkür ederim yüce yazar hazretleri. Senin bana bu görevi veren nacizane fikrini ham ham yaparım. Sen var ya çok tatlı bir insansın. Yerim seni ve bana bu görevi verdiğin için seni hayal kırıklığına uğratmayacağım. Bu masum mu masum,güzel mi güzel,ilk öpücüğünü vermemiş ama kimin alacağını bildiğimiz bu kıza masadaki kişileri tanıtıp o masadaki kötü çocuğun yanına yaklaşmaması o kötü çocuğun ne kadar kötü olduğu konusunda onu uyarma yolunda kan dökmem gerekse bile ben bunu yapmaya hazırım sayın yazar. Umarım bol okuyucu kazanırsın." dedikten sonra kafasını bize doğru çevirdi. O da masaya eğilip "O masadakiler okulun popülerleri büyük ihtimalle. Sana son anda seslenen de okulun kötü çocuğu. O çocuğa ve arkadaşlarına sakın yaklaşma. Hatta sen bugün kıvırcık kızın elini tutarak onlar için kara tahtaya girdin. Yerinde olsaydım onların bulunduğu ortama adımımı atmaz. Onlar benim bulunduğum ortama girse oradan toz olurdum. Beni anladın mı?" dedi. Işınay ise şaşırarak "Kötü çocuk mu? Nasıl bir kötülük yaptı ki?" dedi. Kız o kadar şey saydı ve bu kız yalnızca kötü çocuk dediği kısma mı takıldı? Cemre de başını olumlu şekilde sallayıp "Evet kötü çocuk. Bu çocuk neler neler yapmadı? Cinayet mi dersin,adam kaçırma mı dersin,uyuşturucu mu dersin,insanları gasp etme mi dersin ve bu liste böyle de uzuyor." dedi. Her madde sayışında ise parmaklarını tek tek indirip kafasını sağa sola sallıyordu. Zil çalması ile Cemreyle ben ayağa kalktık. Müdürden dolabımızın şifresini alırken sınıfımızı ve okul numaramızı istemiştik. Adam bize tuhafsayarak bakarak sorduğumuz sorulara cevap vermişti. Işınayla vedalaştıktan sonra ikimiz de kendi sınıfımıza yöneldik ve ben boş bir sıraya oturdum. Bu sırada en önden bir sıraydı.

Uzun bir ders maratonundan sonra okul bitmişti ve Cemre,Işınay ve ben okulun merdivenlerinden inerken Işınay'ın ayağa takıldı ve düşerken birisi onun kolundan tutup kendine çekti. Kolunu tutan çocuk bugün o masada bulunanlardan biriydi. Çocuk mavi gözlü,kıvırcık saçlı,buğday tenli uzun boylu bir çocuktu. Ikisi de birbirinin gözünün içine bakıyordu. Sonra çocuk Işınay'ın kulağına bir şeyler fısıldadıktan sonra Işınay'ı düzgün bir şekilde bırakıp arkadaşları ile merdivenlerden inip arabalarına atlayıp okuldan çıktılar. Işınay'a baktığımızda Işınay şok içinde kapıya doğru bakıyordu. Yanına gidip onu dürttüğümde irkildikten sonra bize sonra görüşeceğimizi söyledikten sonra okuldan aceleyle çıktı.
"Yalnız çok heyecanlıydı.". Bana sırıtarak döndü. "Kitaptan böyle bir şey okusam heyecanlanmadan geçerdim ama yaşayınca harbiden heyecanlandım bende."

Ikimiz de çıkışa doğru yürürken ikimizin yanına siyah giyinimli koruma gibi kalıplı iki adam geldi. Iki adamın da odak noktası biz olduğumuz için Cemre ile birbirimize korkarak baktık ve tekrar adamlara döndük. Cemre adamlara doğru bir adım atıp "Beyler dal sarkar kartal kalkar,kartal kalkar dal sarkar,dal kalkar kantar tartar.Dal sarkar kartal kalkar,kartal kalkar dal sarkar,dal kalkar kantar tartar." dedi. Adamlardan birisi "Yani Cemre Hanım?" dedi. Ikimiz de arkamızı dönüp son hızımızla koşmaya başladık. Koşarken Cemre bağırarak "Dikkat dağıtmacaydı gençler." dedi. Adamlardan peşimizden durun,bekleyin tarzı şeyler derken biz hâlâ koşmaya devam ediyorduk. Umarım yakalanmayız.

Kızlar nereden bilecekti ki o iki adamdan daha kötüsüne yakalanacaklarını?

                            💫💫💫

Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

Hatalarım varsa affola!

WATYLAND (Kısa Hikaye)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin