Umut

104 10 10
                                    

5 ay olmuştu. 5 koca ay… Rose artık umudunun git gide yok olduğunu hissediyordu. Ulaşabileceği herkese ulaşmış, bilgi almaya çalışmıştı ama  çabaları her zaman boşa çıkıyordu. Elaine’in ona verdiği para da bitmek üzereydi.Kaldığı odada sırtını duvara yaslamış yere çökmüş vaziyette oturuyordu. Tek bir şey asla değişmiyordu. Ne zaman gözlerini kapatsa Andrei’nin yüzünü görüyordu. Yatağına uzandığı zaman renginden asla emin olamadığı gözler,onu rahat bırakmıyordu. Geceleri kabuslarından onun kokusunu duyduğunu sanarak uyanıyor ve yanında olmadığını görünce tekrardan yıkılıyordu. Yavaşça yerinden kalktı. Nehir kenarında bir yürüyüş ona iyi gelecekti.

--

Dondurucu soğuk yerini katlanılabilen soğuğa bırakmıştı ancak Rose’un yüzüne çarpan soğuk rüzgar onun içini dondurmaya devam ediyordu. Dalgınca yürürken omzuna dokunan bir elle irkildi.Reflaks olarak kendini kurtardı ve karşısındaki adama baktı. Anton gülümseyen bir ifadeyle ona bakıyordu.

‘’Seninle karşılaştığıma ne kadar sevindim anlatamam Rosaline. Tabi telefon numaranı almış olsam her şey daha kolay olabilirdi. İyi haberlerim var.’’

 Rosaline’in içinde bir umut kırıntısı belirmişti.

‘’Çabuk söyle Anton.’’

‘’O kadar çabuk olmaz.Ulaşabilmek için çok uğraştım. Kahve içerken anlatırım.’’

Rose başıyla onayladı ve yürümeye başladılar. 5 ay içerisinde Rose,Anton’un varlığını bile unutmuştu. Yetkilelere ulaşıp bilgi almaya çalışmıştı. Anton ise Rose’u kesinlikle unutmamıştı. Bütün güçlü arkadaşlarına ulaşmış,bu kızın gözüne girebilmek için bir şeyler bulmaya çalışmıştı.

Kafeye giderkenki yol Anton’un konuşma çabaları,Rose’un da kısa cevaplarıyla geçmişti. Bir yer bulup oturduklarında Rose meraklı gözlerle Anton’a bakmaya başladı. Anton ise kızın gözlerine tekrardan hayran kaldı. Çok güzel bir kızdı. Sarı saçları,yeşil gözleri ve çıkık elmacık kemikleri vardı. Dolgun dudakları soğuğun etkisiyle pembeleşmişti. Kızdan gözlerini ayırıp konuşmaya başlaması gerekiyordu ancak bildiklerini paylaşmak istemiyordu. Uzun zamandan sonra onu etkileyebilen tek kadındı. Onunla bir geleceği olabilir miydi? Kahvelerin gelmesiyle gözlerini kızın üzerinden çekip konuşmaya başladı.

‘’Hava kuvvetlerinde çalışan arkadaşlarım var. Ülkeye giren çıkan tüm hava araçlarının kayıtlarına ulaşmamı sağladılar. Varış yeri bildirilmeyen tek bir uçuş vardı. Seninki olabileceğini düşünüyorum. Bağlantının kesildiğinin bildirilip arama çalışması yapılmaması tuhaf gelince o uçuşu araştırdım. Sonunda senin uçağın olduğuna emin oldum.’’

Rose devam etmesini ister gibi başını salladı. ‘’Biri o uçağı bilerek düşürmüş Rosaline. Amaçları bulunmamanı sağlamakmış. Kim bilmiyorum ancak hükümetle çok iyi ilişkileri olmalı. Yoksa bu kadar açık verip soruşturulmadan bırakılmazdı.’’

‘’Kim beni öldürmek istesin ki? Beni tanıyan kişi sayısı bile çok az. Üvey annem ve babamın sosyalleşmek için fazla meşgul olduğumu düşünüyodu. ‘’Rose duraksadı.Hafifçe boğuk çıkan sesiyle devam etti. ‘’Yemek,temizlik gibi şeylerle.’’ Elbette üvey babasının onu stres topu olarak kulladığını söylemeyecekti. Şimdi bile oldukça utanç verici buluyordu.

Anton ise kızın sesinin değişiminden ne kadar acı çektiğini anlamıştı. O konuşurken yüzünü iyice inceleme fırsatı buldu. Çok güzeldi ancak bazı kusurlar farketmeye başladı. Kızı gözlerinin altı morarmış,çökmüştü. Çok solgun ve her an ağlayabilecek gibi görünüyordu. Anton bir karar vermesi gerektiğini biliyordu. Kızı mutlu etmeye çalışırdı. Her şeyi önüne serebilirdi ama o mutlu olur muydu? Unutabilir miydi? İşin daha da kötü olan kısmı kıza bir şeyler hissettiğini biliyordu. Sevdiği kadının her gün çökmesini ya da acısını izleyebilir miydi?  Konuşmaya başladı. ‘’Nişanlının nerede olduğunu biliyor olabilirim.’’

Merhaba tekrardan. Bölüm kısa oldu biliyorum ama diğer bölümü bölmek istemedim.O yüzden böyle olması gerekti.Diğer bölümde kesinlikle telafi edeceğim.Seviliyorsunuz. 

Ormanın KollarındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin