16. Bölüm

14.7K 593 12
                                    

Reyhan odasında oturmuş babasına ne diyeceğini düşünüyordu. Korkudan göğsünü döven kalbine hâkim olamıyordu. Kapı hızla açıldığında içeri hırsla babası girdi. "Senin benden izin ne işin var oralarda? Ne halt karıştırıyorsunuz siz tenha yerlerde?" diye gürlediğinde Reyhan başını dikleştirdi.

"Ben," diye mırıldandı. Konuşacağı yalan yüzünden vicdanı sızlamıştı. "Annemin mezarına gitmek istedim. O da baban izin vermez falan dedi bende ağlamaya başlayınca beraber gidip gelelim dedi. Beraber mezara gittik baba. Yemin ederim," diye ağlayarak konuştu.

Mahir karşısında ağlayan kızına baktı. Nazeli ile birbirlerine yakınlaşmaları hoşuna gitmişti. Gerçeklerden habersizdi tabi. "Bir daha gitmek istersen bana de veya Nazeli'den izin al o izin verirse git," dediğinde genç kızın bakışları şaşkınlıkla bakışları ile karşılaştı. Mahir'in amaca Nazeli'yi saygı göstermek zorunda olduğunu göstermekti. Reyhan çocuk değildi. Bu duruma alışmak zorundaydı.

Reyhan'ın ise göğüs kafesine paslı bir demir sokulmuş gibi hisseti. O kadından izin mi almak zorundaydı yani? Annesiymiş gibi... Bu düşünce canını sıksa da babasının lafını ikiletmedi. Zaten öfkesinden korkarken tekrar onu üzerine sıçratmak istemedi. Uysallık ile "Tamam baba," diye mırıldandı.

Mahir odadan çıkar çıkmaz Nazeli'nin odasının kapısının önünde soluğu aldı. İçeri ne kadar girmek istemese de kapıyı tıkladı. Nazeli'nin cılız sesi içeri davet ettiğinde içeri ağır adımlar ile girdi. Yatağın ucuna oturmuş olan genç kadını gördüğünde yutkundu. Bu odaya girmek zordu onun için. Nazeli "Efendim," dedi sesi bitkindi.

"Benim yüzünden babamdan azar işittin kusura bakma," dedi sesi cılız çıkıyordu. "Ben babama annemin mezarına gitmek istedim falan dedim. Sonuç olarak babam bizi mezarlığa gittik diye biliyor."

"Reyhan bak babanın tepkisini sende gördün. Sakın bir daha o çocuğun yanına gideyim deme. Kendini düşün, babanın elinden kimse alamaz seni. Sakın," diye uyardı. Reyhan suçluluk ve utançla başını salladı. Arkasına dönüp çıktı odadan.

Nazeli odasından çıkıp akşam yemeğini hazırlamaya koyuldu. Sofraya herkes oturduğun da sofrada anlamsız bir gerginlik vardı. Çocukların sesleri dışında kimseciklerin sesi çıkmıyordu. Herkes karnını doyurduktan sonra kadınlar sofraya giriştiğinde Reyhan çay hazırlamaya koyuldu. Çayı bardaklara doldurup önce erkelere ikram etti. Mutfağa girdiğinde Nazeli ve yengeleri yoktu mutfakta işleri çarçabuk bitivermişti. Kadınlar içinde ayrı bir tepsiye koyduğu bardaklara çay doldurdu. Kadınların odasına girdiğinde önce babaannesine ikram etti. Babaannesinden sonra Nazeli'ye çay vermesi gerekiyordu. Babaannesi sert bakışlar ile onu süzüyordu. Bir daha saygısızlık yaparsa bu defa sessizlik kalmayacaktı. Reyhan Nazeli'ye de çay ikram ettiğinde herkes şaşırsa da ses çıkarmadı. Sırasıyla herkese çay ikram etti.

Çay içilirken Zarife Hanım nereye gittiklerini sorduğunda Nazeli Reyhan'ın yalanına ortak oldu ve idame ettirdi. Klasik bir akşamdı. Nazeli'nin başı ağrıyordu. Fazla oturmadan kalktı odasına çıktı. Saçlarını güzelce tarayıp ışığı kapattı. Erkenden uyudu.

Mahir odasına girdiğinde karanlık oda ile karşılaşmayı beklemiyordu. Işığı açtığında Nazeli'nin uyuduğunu gördü. Üstünü değiştirip ışığı kapattı. Yatağa girdiğinde karısının sıcaklığı ile şaşırdı. Yavaşça ona yaklaştığında Nazeli mırıltı çıkarıp arkasını döndü Mahir'e. Mahir karısının yastığa dağılan saçlarına baktı. Gözü karanlığa alışmıştı. Karısının beline kolunu atıp hemen dibine yattı. Uykusu yoktu. Karısının yüzüne düşen saçları çekti. İnce narin boynunu açıkta bıraktı. Boynuna bir öpücük bıraktığında Nazeli'nin mırıltılı sesini duydu. "Mahir."

NAZELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin