Jaehyun ev işlerini halledecek ve evinde kalacak biri arar.
Taeyong ise boşandığı karısından, velayeti kendisinin üzerine olan bebeği için iş arar. Hem bebeğiyle vakit geçirmesi gerekiyordu, hem de para kazanması.
"Taeyong kıyafetlerimi ütüler misi...
Herkes bir anda Jaehyun'a döndüğünde omuz silkip yaslandığı duvardan doğruldu.
"Bilmiyorum, Na ailesini karşılamaya gitmişti."
"Jisung git bir eniştene bak hazır mı?"
Jisung odadan koşarak çıktığında Taeyong hızla etrafına bakındı.
"Mark yok, buradaydı. Mark yok!"
"Tuvaletteyim anne!" Mark gelin hazırlanma odasına yapışık tuvaletten bağırdığında herkes kıkırdamıştı.
Kapı yavaşça tıklatıldığında Taeyong yavaşça kolu indirdi ve kapıdan onlara bakan Jeno'yla göz göze geldi.
"İnsanlar sıkılıyor baba, artık çıksalar iyi olacak."
"Baba, damat hazır. Çıkmayı bekliyorlar." Taeyong ve Minrae beyazlar içindeki kızının kollarına girdiler ve yavaşça kapıya ilerlediler, kapıya vardıklarında Taeyong kızının kolundan çıktı ve eşinin koluna girdi.
"Jeno ve Jisung kardeşinize beyaz karanfiller atarak eşlik edin." Jeno ve Jisung da sepetleri alıp çıktıklarında Taeyong ve Jaehyun da çıktılar.
Evet, kızları bugün evleniyordu.
"Mark çık artık!" Mark tuvaletten çıkıp ceketinin önünü ilikledi.
"Huzur, bari tuvalette."
Taeyong Mark'ı yanına çekti ve alkışlar eşliğinde salona girdiler, gelin ve damat kürsüde beklerken gelinin arkasında Minrae ve Taeyong, diğer tarafta damat ve iki arkadaşları vardı.
Jaehyun iki oğlunu da yanına almıştı, onlara bakıyorlardı. Jisung Chenle ve ailesinin yanında gözlerini siliyordu. En duygusalları olmasının yanında Hwayoung ile en çok zaman geçirmiş kişilerdendi.
Onlar kısaca yeminlerini ederlerken Jeno yavaşça yanına gelene gülümsedi, Na ailesinin oğulları ona yavaşça sarıldığında o da sarılarak gülümsedi.
"En küçüğümüzün önce evlenmesine biraz gıcık olmadım değil, önce ben evlenmeliydim!" Mark konuştuğunda Jaehyun gamzelerini göstererek güldü.
"Sap olmasaydın evlenebilirdin, sonsuza kadar Taeyong ve benim aramda kalacaksın."
Mark yüzünü ekşittiğinde Jaehyun omuzuma attığı kolunu çekmeden çimdikledi, Mark acıyla kıvranırken Jaehyun sırıttı.
"Seni Bay Lee'lerin oğluna vereceğim, Hwayoung hariç tüm aile eşcinsel zaten."
"Iyy hayır, kesinlikle olmaz! Donghyuck çok sinsi ve kötü biri. Üstelik ben eşcinsel değilim, kızlara da bakıyorum!"
"Evet, evet inandık. Kesinlikle..."
Jeno ve Jaemin güldüğünde Jaehyun da güldü.
"Baba bugün Jaemin ile kalabilir miyim? Sahilde çadır kurup güneşin doğmasını bekleyeceğiz, çok kişi gelmiyor zaten."
"Annene sor Jeno, benim lafımı geçiremediğimi biliyorsun."
Şimdi herkes gelin ve damadı tebrik ediyordu.
"Bay Jung mu size geçiriyor?"
Jaehyun ve Mark Jaemin'e bakakalmıştı.
"Yani laf diyor, hani kim son sözü söylüyor diye!"
Jaehyun sırıttığında Mark Jaehyu'un duyacağını bildiği halde Jaemin'e eğilerek mırıldandı.
"Annem tek bakışıyla bile babama lafını geçirebiliyor."
"Yo, daha senin arabayla kaza yaptığını ve arkasını neredeyse yok ettiğini bilmiyor. 'Onu söylemeye daha vakit var' dedi!"
Jaehyun ağzını açıp Mark'a döndüğünde Jeno Mark'ın kötü bakışlarıyla Jaemin'i de bileğinden çekerek kaçtı.
"Biz gidip annemden izin alalım, evet!"
"Evet Mark, bana bir açıklama yapmak ister misin?"
"Sanırım Donghyuck ile evlenmeyi kabul edeceğim, teşekkürler." Mark Jaehyun'un omzuna attığı kolundan kurtuldu ve koşarak kaçarken arkasına döndü, Jaehyun'un ona kovalamasına bile gerek yoktu çünkü kızıyla günün son zamanlarını geçirmeleri ve eşini eve götürerek cilveleşmeleri gerekiyordu.
Kısacası, her şey harikaydı.
Arabası dışında.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
