Bayram şekerleri! Nasılsınız bakalım? Hepinizin bayramını kutlayarak başlıyorum öncelikle. Hepinizi öpüyorum sizleri seviyorum. Sağlıklı huzurlu güzel bir bayram olsun hepimize. Çok dikkat edin kendinize.Size bayram hediyesi getirdim, bakalım beğenecek misiniz? Yorumları be oyları unutmayalım olur mu?
Hepinizi çok seviyorum, iyi okumalar diliyorum! Yine uzun bir bölüm geldi!
❤️🌸
Kerem son anda bilicinin hızlı bir biçimde toplanması ile bedenini harekete hızlıca geçirerek odaya dalmış ve beklemeden aralarına girip Kıvanç'ı ağırlıkta olmak üzere yakasından tutup ittirmişti. İkinci denemesinde ikisini uzaklaştırırken bu kez Kenan'a dönüp avuç içleriyle erkeksi ve sert bir biçimde adamın göğsüne vurarak geri gitmesini sağlamıştı. Kenan ondan üç yaş büyüktü. Kendisi otuz yaşındayken Kenan otuz üç yaşındaydı. Onunla aralarındaki bu az yaş her zaman birlikte olmalarına neden olmuştu. İkisi çok yakındı. Ancak yaş farklarını birbirleri üzerinde göstermeseler de Kerem bunu her daim içersinde besler, bu tarz şeyleri zorunda kalmadıkça ona karşı uygulamazdı. Ama zorundaydı, sinirliydi! Kendi yeşil gözlerindeki alevin Kenan'ın gözlerinde yandığını gördüğünde dişleri arasından öfke saçmıştı.
"Ne yapıyorsunuz lan siz? Hı? Ne yapıyorsunuz? Derdiniz ne?"
Kenan geniş cüssesini sinirine hakim olmak adına aldığı derin nefes ile arkasını dönüp ellerini ensesine götürdüğünde Zeynep ile Sevgi de hızlıca gelmişti. Zeynep şaşkınlık içersinde ne olduğunu anlamaya çalışırken Sevgi odaya girip yavaşça Kenan'a yaklaşmıştı.
Kıvanç ise yükselen öfkesini içinde tutamazken dağılmış yakasını ve saçlarını umursamadan abilerine ilk kez haykırarak, öfke dolu konuşmaya başladı. Sesi tüm evde yankılanırken eliyle ağlamaktan perişan olmuş bir biçimde merakla yanına gelen kardeşini göstermişti. Kerem'in gözlerinin en derinine bakarken sözleri tamamen belirgindi.
"Bu kız babamın emaneti! Siz en ufak hatasında unutmuş olabilirsiniz ama ben unutmam! Bu kız bana emanet edildi. Duydunuz mu? Size bir kere bile yüksek sesle konuşmadım ama yeter! Öğrendiğinizden beri suratına bakmadınız be! Siz değil miydiniz, Ela için canımı veririm diyen! Sizin duygularınız koşullarla değişebilir ama benimki değişmez!" Durup nefes alırken hızlıca bir adım attı ve Kerem'e biraz daha yaklaştı. "Şu yaşında neredeyse kucağından indirmediğin kıza ne oldu Kerem abi? Üç aydır kızın yüzüne bakmıyorsun. Eskiden ağlasa evi ayağa kaldırırdın. Ortalığı yıkardın. Ne değişti? O kız şimdi karnında bir çocuk olmasına rağmen her gece ağlıyor. Neredesin? Yoksun." Ardından gözlerini hala kendilerine arkası dönük olan adama baktı ve aynı öfkeyle devam etti. "Babam 'bu ağacın kökü sensin' demedi mi sana, Kenan abi? 'Sen çürümeye başlarsan bu ağaç ölür' demedi mi? Bu kızı o ağacın açan çiçeği yapmadı mı? Senin derdin o çiçeği öldürmek mi? Üstelik içinde başka bir çiçek açarken?" Yüzünü hızlıca elleri arasına alan adam kısa bir nefes alırken gözlerini de hızlıca kapatıp açtı. "Ela'nın stres yaşamaması lazım. Hem onun için hem de bebek için tehlikeli. Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama bu kız da karnındaki de benim emanetim. İstemiyorsanız Ela'yı alır giderim bu evden!"
Kenan hızlıca arkasını dönerken alev almış gözleri ile yeniden kardeşinin üzerine büyük bir öfkeyle yürüyecekken attığı ikinci adımda Kerem hızlıca onu engellese de kelimeleri tutamıyordu.
"Ne diyorsun lan sen? Nereye gidiyorsun?"
Kerem onu yeniden geriye doğru iterken ikisine de öfkeyle baktı. Sesi odada titredi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞLANGIÇ
FanfictionVicdanı ile aklı arasında, karşısındaki beyaz kapı arkasındaki yansımayı bizzat önüne taşırken içeriye az önce kapının arkasından dahi görebildiği öfkeyle sarmalanmış beden girmişti. Alev alev yanna yeşil gözlerinin arkasında adeta sinirin beden hal...