7

940 78 14
                                    

Medya: Clarke ve Lexa🥺🥺

Raven kabloları birbirine bağladı. "Tamamdır! Burası hazır!" Hızlıca hazırladığı cihazın yanına gitti ve karşısına oturdu.

"Hazır mısınız?"

Bellamy kafa salladı. "Hadi."

Raven tuşa bastı ve konuşmaya başladı. "Ark? Duyuyor musun? Ben Raven Reyes." Birkaç kez tekrar etti.

"Ark? Ben Raven Reyes. Dünya'dayız ve hayattayız."

"Raven?"

Clarke gelen sesi tanımıştı. Bu annesiydi. Raven'ın yanına sessizce oturdu.

"Abby!" Raven sevinçle konuştu.

"Hayattasınız!" Abby birkaç saniye bekledi. "Clarke..? Clarke orada mı?"

Raven emin olmak için son kez Clarke'a baktı. Clarke kafasıyla onayladı.

"Hayır. Hayattaysa bile burası çok büyük. Karşılaşmamış olab-"

"Tamam." Abby derin bir nefes aldı ve devam etti. "Ölen var mı? Herkes sağlıklı mı? Yani görebiliyorum ama.. Duymak istedim."

"Herkes turp gibi. Geminin döküntüsünden bu cihazı yaptım. Ark istediği zaman bizimle iletişime geçebilir."

"Tamam." Sesi üzgün geliyordu. "Yemek veya su sıkıntınız var mı? Oralarda yaşamak çok zor mu? ...Sence Clarke dayanabilmiş midir?"

"Bilmiyorum. Gölden tatlı su bulabiliyoruz ve yemekleri de av yaparak elde ediyoruz. Yerleşmeye başladık her şey güzel."

"Başka? Bilmem gereken hiçbir şey yok mu?"

Raven Clarke'a bakarak cevap verdi. "Yok."

"Tamam.. Ben bir şey olursa ulaşırım." Abby hattan ayrıldı. Raven tuşa tıkladı ve cihazı kapattı.

Bellamy konuştu. "Hâlâ çok doğru gelmiyor."

"Boşver." Clarke ayağa kalktı. "Eğitimde sakatlanan kişiye bakmam lazım." Diğerlerinin yanından ayrıldı.

"Clarke ile konuşmamız gerekiyor. Bu iş böyle olmaz hiç iyi gözükmüyor." Raven ayaklandı.

"Bence de." Octavia onay verdi.

"Bence biraz bırakın da kendi kendine düşünsün bir şeyleri. Zaten tüm Ark'a bakabilecek durumda değiliz." Bellamy çadırdan çıktı.

**

Hava iyice kararmıştı. Herkes işini gücünü bitirmiş, yemeklerini yiyordu. Clarke Raven ve Octavia ile muhabbet ederken Raven sürekli sorular soruyordu. Meraklı kişiliği peşini bırakmıyordu. Gözcü olarak görevlendirilen Jack yanlarına geldi. "Clarke, atlı birileri yaklaşıyor."

"Atlı mı?"

Jack kafa salladı. Raven Clarke'ı dürttü. "Belki Lexa seni görmeye gelmiştir." Octavia'ya bakıp sırıttı.

"Lexa beni görmeye neden gelsin Raven?" Clarke boğazını temizledi ve ayağa kalktı. Octavia ve Raven gülerken Clarke Jack'in peşine takıldı.

Clarke Jack'in ona verdiği dürbünü aldı ve etrafa bakmaya başladı. 2-3 atlı kişiyi gördü. Yüzlerine baktığında ise kim olduklarını anlamıştı.

"Azgeda.."

"Ne?" Jack Clarke'a anlamsız bakışlar yollarken Clarke dürbünü ona geri verdi ve diğerlerinin yanına döndü. Bellamy Octavia'ya aksiyondan uzaktan durmasını söylüyor, Octavia bıkkınlıkla abisini geçiştiriyor Raven ikisine gülüyordu. Clarke hızlıca yanlarına gelince bakışlarını ona döndürdüler.

"Azgeda 3 kişi yollamış."

"3 kişiyle bize mi saldıracaklar?" Octavia dalga geçercesine güldü.

"Hayır. Bizi izlediler ve Trikru olmadığımızı biliyorlar. Trikru ile olan ittifağımızı öğrenmiş olmalılar. Trikru ve Azgeda büyük düşmanlar."

"Bizde mi arada kaynayacağız şimdi?" Octavia sordu.

Bellamy ayaklandı. "Orduyu hazırlıyorum."

"Hey hey! Hayır ordu hazırlamak falan yok. Lexa kimseyle zıt düşmeyin dedi. Bir şey yapmayacağız."

"Saldırmayacak olsalar bizi gözlemezler!" Bellamy hâlâ ordu hazırlama fikrindeydi.

"Ya da onlar için tehdit olup olmadığımza bakmışlardır." Raven konuştu.

"Aynen öyle!" Clarke Raven'ı destekedi. "Ayrıca tekrar söylüyorum, Lexa birilerine bulaşmayın dedi."

"Liderimiz Lexa değil."

"Madem beni lider seçtiniz, sözümü dinleyin. Ordu falan hazırlamıyoruz." Clarke çadırına gitti.

**

Sabah Clarke Octavia ve diğerleriyle av yapıyordu. Kampa geri döndüklerinde Bellamy silahını dolduruyordu. "Tam zamanında geldin. Birileri geliyor." Doğu yönünü işaret etti ve dürbünü uzattı. Clarke dürbünü aldı ve Bellamy'nin gösterdiği yöne baktı.

"Onlar Azgeda değil! Trikru!"

Herkes silahını bıraktı. Clarke göz devirdi.

"Nerden biliyorsun?"

"Tanrım.." İç çekti. "Sadece giyiniş tarzlarına ve yüzlerine bakın. Azgeda yüzüne beyaz boya sürer ve yüzlerinde genelde yara izi olur."

Clarke dürbünü geri verdi ve kampın kapısına gidip açmalarını söyledi. Kapılar açılırken Octavia ve Raven yanına gelmişti. "Lexa mı geliyor?"

"Sanmıyorum. sürekli gelemez, sonuçta onun da sorumlulukları var."

Raven tam bir şey diyecekti ki atlılar geldi.

"Lincoln." Clarke tebessüm etti. "Ne oldu?"

"Heda dün buraya Azgeda gözcülerinin geldiğini duymuş. Lideriniz ve seninle acilen görüşmek istedi."

"Lider benim."

"O zaman sen bizimle gelmelisin." Lincoln ve Octavia göz göze geldi. "Tabii Heda 2 kişi olarak düşündüğü için bir kişi daha getirebilirsin."

Clarke arkasındakilere baktı. İleride askerlerle konuşan Bellamy, sırıtan bir Raven ve onun olduğu tarafa bakan Octavia. Octavia'nın nereye, kime baktığını fark ettiğinde de hafif bir tebessüm etti.

"Octavia? Gelmek ister misin?"

Octavia Clarke'a baktığında Clarke tebessüm ediyordu. Octavia tebessüm etti. "Olur."

"Hey! Ben ondan daha zekiyim!" Raven kollarını iki yana açtı.

"O yüzden sen burada kalmalısın." Clarke tebessüm etti.

"İyi ya."

"Atımı alıp geliyorum." Clarke Lincoln'e döndü.

"Ben nasıl gideceğim?" Octavia Clarke'a sordu.

"Sende Lincoln'un arkasına atla." Clarke atını almaya gidecekti ki Bellamy atın kayışını ona uzattı.

"Ne zaman geleceksin?"

"İşim ne kadar sürerse. Bilmiyorum. Ben yokken savaş çıkarma." Clarke güldü.

Bellamy tebessüm etti. "Tamam denerim." Telsiz uzattı. "Raven yaptı. Bize istediğin zaman ulaşırsın."

Clarke Raven'a gülümsedi. "İyi iş!" Raven kollarını birbirine bağlayıp öz güvenli bir tebessüm etti. Clarke ata bindiğine Octavia'da Lincoln'un olduğu ata bindi ve yola çıktılar.

May we meet again | Clexa #TheWattys2021Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin