22

675 66 14
                                    

Medya: Lincoln ve Octavia😍

Hava kararmaya başlamıştı. Herkes karnını erkenden doyurmuş, vedalaşmalara başlamıştı. Clarke ateş başında oturuyordu. Octavia yanına oturdu.

"Ee, nasıl gidiyor? Polis'te hayat nasıl? Kesin mükemmeldir."

"Burda da fena değil gibi. Yani senin için?" Clarke tebessüm etti.

"Öyle, hiç fena değil." Octavia güldü.

"Polis'te fena değil."

"Neler yaptın?"

"Savaş planları dışında nerdeyse hiçbir şey. Bütün odağımız Weather Dağında."

"Savaştan sonra ne olacak?"

"Bilmem.. Sanırım yapacak şey olmayınca biraz boşluğa düşeceğim. Bell ile barıştınız mı?"

"Evet. Sonunda artık yerdeki bir boşlukta yaşayan küçük kardeşi olmadığımı kabullendi. Lincoln ile de arkadaş oldular."

"Çok güzel." Clarke gülümsedi.

"Sis olayında terslik çıkarsa ne olacak?"

"Çıkmayacak."

"Clarke.. Biliyorum bir plan yapmışsınızdır."

Clarke derin bir nefes aldı ve gözlerini kaçırıp yere bakarak konuştu. "Ben içeri sızacağım ve elle kapatacağım."

"Bunu Lexa kabul etti mi gerçekten?!"

"Başta hayır. Ama sonra cesetler geldi.."

"Jus drein jus daun."

"Evet."

"Umarım içeri sızmana gerek kalmadan halledebiliriz."

"Umarım. Ama bu zor bir ihtimal. Her şey fazla basit olmaz mı? Düğmeye basıp saldırmak?" Tekrar kafasını kaldırdı.

"Olumsuz şeyler düşünme Griffin." Octavia ayağa kalktı. "Halledeceğiz." Gülümsedi ve Clarke'ın omzuna vurup gitti.

**

Clarke herkesi kontrol etti. Kapılar açıldı. Giderken Lexa'nın dediği gibi Trikru ordusunu da alacaktı. Abby kızına sarıldı.

"Herkesi sapasağlam getir. Tabii kendini de buna dahil edersen iyi olur."

"Tamam." Clarke güldü ve sarılmasına karşılık verdi. Octavia kılıcını sallayarak yanına geldi. "Clarke kom Skaikru tsa ait!" (Hadi gidelim!)

Clarke tebessüm etti. "Lincoln nerde?"

"Geliyor.. Ve geldi." Clarke kafasını çevirdiğinde Lincoln'de diğer tarafındaydı. "Giderken 300 kişilik Trikru ordusunu da alacağız. Lexa'nın Skaikru'yu koruması için koyduğu."

"Indra onların başında! O benim ön saflarda savaşmamı isteyecek! Görürsün!"

"Bunu sonra konuşabiliriz."

**

Güneş doğdu. Lexa güneş doğmadan önce kalkmış, hazırlanmıştı. Savaşçılar pozisyon almaya başlamıştı. Balkonuna çıkıp halkını bir süre izledi. İleriden gelen devasa ordu gözükmeye başlamıştı. Tebessüm etti. "Bu savaşı kazanacağız."

Aşağı inene kadar herkes iyice kalabalıklaşmıştı. Tanrı bilir ona şu an kaç kişi bakıyor ve ağzından çıkacak iki kelimeyi bekliyordu. Yanına gelen gözcü kulağına fısıldadı. "Skaikru ordusu Trikru ile birlikte gelmek üzere. Toplam 550 kişiler. 300'ü Trikru'ya ait."

Lexa kafa salladı ve gözcü gitti. Kendi kendine sessizce konuştu. "550 kişilik orduyu idare etmek demek.. Clarke, sen nasıl birisin?" Sağ taraftan orduya katılan büyük topluluğu gördü. Trikru ve Skaikru da burdaydı. 13 klanın savaşçıları da komutanlarının gözlerinin içine bakıyordu.

Lexa avazı çıkrığı kadar bağırdı. "OSIR LAIK NA WINA DISHA WOR!" (Bu savaşı kazanacağız!)

Savaşçılar bağırmaya başladı. Lexa kafasını çevirdiğinde Clarke ona bakıyordu.

"Ne zaman geldin?"

"Şimdi."

"550 kişiyi getirebilmen çok iyi."

"Indra da vardı. Ve Lincoln ile Octavia."

"Lincoln mı? O nerelerdeymiş?"

"Arkadia."

Lexa kafasını yavaşça salladı. "Umarım uykunu iyi almışsındır Clarke kom Skaikru."

"Umarım sende uykunu iyi almışsındır Lexa kom Trikru."

"Bütün gün yürüyeceğiz. Tabii ki de."

"Ne zaman vararız?"

"Gece kamp kurup dinleneceğiz. Yarın öğlen güneş güneş batarken o dağı yok ediyor olacağız. Ciddi anlamda."

"Jus drein jus daun."

"Anya dağda aylarca hapis edilmiş ve işkence çektirilmiş. Dayanamayıp ölünce ise cesedini üşenmeden kapıma getirmişler."

"Onlara ne kadar sinirli olduğunu biliyorum. Benim halkımdan da 28 kişiyi katledip 57 kişiyi kaçırdılar. İntikamımızı alacağız."

Lexa kafasıyla onayladı. Ona bakan orduya döndü ve kılıcını kaldırdı. İşaret buydu, herkes Weather Dağına doğru yürümeye başlamıştı. En önde Lexa, yanında Clarke.

May we meet again | Clexa #TheWattys2021Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin