30

670 58 47
                                    

Clarke ve Lexa sessizce diğerlerinin yanına gittiler. Herkes oturmuş, bekliyordu. Lexa da oturdu ve elindeki sarılı kumaşa baktıktan sonra Clarke'a döndü. Clarke ise oturmamıştı. Tırnaklarıyla oynayıp birkaç saniye sessiz kaldı.

Bellamy, Octavia, Raven, Murphy ve tanımadığı 2 kişi daha ona bakıyordu. Lexa ona güven veren bir bakış attı ve Clarke derin bir nefes alıp oturdu. Abby ile Kane de herkesin yanına geldi ve oturdular.

"Dağa ilk girdiğimde birinin kıyafetlerini çaldım ve sonra bir asker beni yakaladı. Sonra onu bayıltıp kıyafetlerini aldım ve bir gardıroba elini ağzını bağlayıp koydum. Kontrol odasına giderken bir sürü çocuğun el ele tutuşarak sınıflarından çıktıklarını gördüm. Yemeğe gidiyorlardı. Biri yanıma geldi ve bana sarıldı. Üstümde bayılttığım askerin adı yazıyormuş ve beni babası sanmış. Sonra beni görünce şaşırdı ve babasını sordu." Clarke yumruklarını sıktı. Derin bir nefes alıp devam etti. "Babasının iyi olduğunu, sadece kıyafetlerde karışıklık olduğunu söyledim ve benim çok tatlı olduğumu söyleyip saçlarımı okşadı. Keşke annemle arkadaş olsanız dedi ve sonra öğretmeni çağırınca gitti. Kontrol odasına giderken yakalandım ve kendime geldiğimde ayaklarımdan tavana asılmıştım. İşkenceye uğramıştım. Biri gelip beni kurtardı ve kapıda bir asker olduğunu, beni bayıltıp kontrol odasına götüreceğini söyledi. Liderlerinin berbat biri olduğunu ve eğer onun çaresine bakarsam yerine geçecek kişinin çok iyi biri olduğunu ve halkımızı vereceklerini de söyledi." Clarke'ın gözleri dolmuştu. Yanındaki Octavia elini tuttu. "Kontrol odasında uyandığımda yanımdaki askeri öldürmemle ilk cinayetimi işlediğimi sanıyordum ama liderleri bu dediğimi çoktan haksız çıkaracak bir cümle kurdu. "Sen içeri girmek için o kapıyı 1 dakikalığına açtığında 29 kişi öldü." Bu noktada artık işler benim için çığrından çıkmıştı. Lexa ve Octavia ile de konuştum ve telsizimi kapatıp kapıyı açtım. Kontrol odasından ayrılıp hole geldiğimde 384 kişinin acı dolu çığlıkları kulaklarımı dolduruyordu. Bana yardım edenlerden biri geldi ve ona hızlıca bir radyoaktif kostüm bulup giydirdim. Bana saldırmaya çalıştı ve lanetler okuyup keşke sana yardım etmeseydim diye bağırmaya başladı. Sonra halkımızı aramak için en sık korunan yere gittim ve askerlerin cesetlerinin üstünden geçerek içeri girip herkesi serbest bıraktım. En son dönerken benim-" durdu. Yumruklarını sıktı ve Lexa'ya baktı. Lexa Clarke'ın göxlerininniçine bakıyordu. Kafadını hafifçe oynattı ve Clarke konuşmaya devam etti. "Benim saçımı okşayan çocuğun cesedine ayağım takılmıştı. Bütün vücudu yanan çocuğun cansız bedeni boş gözlerle bana bakıyordu. Ben bir canavardım ve bu şekilde size, aileme dönmek istemedim. Özür dilerim."

Sağındaki Octavia ve solundaki Raven ona sarılırken Abby'de sarılmaya katılmış, Bellamy Clarke'ın sırtını sıvazlarken elini tutmuştu. Herkesin psikolojisi bu hikaye üstüne alt üst olmuştu. Lexa kafasını eğmiş, sessizce oturuyordu. Clarke konuşmaya devam etti.

"Sonra insanlar bana Wanheda demeye başladı ve kendimi canavar kalıbına iyice yerleştirdim. Ama Lexa bana Wanheda nedir, anlattı. Ben Weather Dağı katili Wanheda'yım ve artık bu kalıptan çekinmiyorum. Wanheda insanların gücüne saygı duyduğu kişi. Canavar olduğu için korktuğu kişi değil."

Lexa Clarke'a tebessüm etti. "Evet, aynen öyle." Clarke da tebessüm etti.

"Ve üzgünüm ama Polis'te kalmaya devam edeceğim."

"Bir elçiye ihtiyacımız var, tabii ki geleceksin." Octavia tebessüm etti.

"Sen?"

"Ah, ben Polis'i sevdiğim için elçi oldum. Çok hoşuma gittiğinden değil." Lexa'ya döndü. "Üstüne alınma."

"Alınmadım."

Octavia konuşmaya devam etti. "Ama sen, sen bu işte yeteneklisin. Ayrıca hadi ama! Sembol kolunda!"

May we meet again | Clexa #TheWattys2021Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin