Telefonumun sesiyle uyuya kaldığım koltuktan doğruldum. Buna eğer uyumak denirse .
Gözlerimi her kapattığımda korku dolu yüzler görüyordum.
Kulaklarımda sürekli bana yalvarış sesleri çınlıyordu ve bu işkence bir türlü bitmek bilmiyordu.
16 yaşında evi terk ettiğimde sokakta epey bir kalmıştım. Sonra yine şanssız kaderim karşıma evdeki yaşantımdan daha kötü bir yaşam sunmuştu.
Uyuşturucu çetesine karışmıştım. Hoş o zamanlarda sadece uyuşturucu çetesi olduğunu sanmıştım. Ama çok yanılmıştım. Zaman geçtikçe bir mafyaya çalıştığımızı anlamıştım.
Sonra bizi denetlemek için gelen bizden daha yüksek mertebede ki bir adamın dikkatini çekmiştim. Daha doğrusu güzelliğim çekmişti.
Beni uyuşturucu satışından aldılar ve uzun bir savunma ve saldırı sanatı , silah kullanma vb. konularda eğittiler. Sonrası baştaki adama hediye olarak sundular.
17 yaşındaki bir kız çocuğunu 45 yaşındaki adama hediye ettiler. Babam yaşındaki adama hediye ettiler.
Hayatım boyunca hep gözü kara bir kız olmuştum ama bu adamlara karşı ağzımı açamıyordum. Çünkü bu adamların şakası yoktu. Böyle insanlara bir kez bulaştınmı geri dönüşü yoktu.
Ama o gün benim düşündüğüm şey olmadı. Adam bana bir sürü kişinin kanının değdiği pis ellerini dokundurmadı ya da sapık düşüncelerle de yaklaşmadı. Tam tersine halime üzülmüş bir baba şefkatiyle yaklaştı. Ama ben baba şefkatini nerden bilebilirdim ki . Bu hayatımızdaki hiç tatmadığımız bir yiyeceğin tadı gibiydi. Bilmiyordum. Sadece tahmin ediyordum.
Bizim en büyük hatamız insanları tanıdığımızı , anladığımızı sanmaktı. Bende bu çoğu hatamın yanında bu hataya da düşmüştüm.
Onların yüzünden ellerimi çoğu kez kana bulamıştım.
Ne için peki?
Konunun para olmadığının farkındaydım.
Para onların gözlerini doyurmuyordu.
Uyuşturucu ticareti ve laboratuvarda yaptıkları ne olduğu bilinmeyen şeylerin ticaretini yapmak onlara günde milyarlarca dolar kazandırıyordu ve dahası da vardı ve beni de kendi çıkarları için kullanıyorlardı.Güzelliğimi ve iyi eğitimimi kullanıyorlardı. İstedikleri kişileri bulup gözümü kırpmadan öldürüyordum. İşte benim görevimde buydu.
O insanları öldürürken elbette acı çekiyordum ama yine de bir yönden içim rahattı. Onların hepsi adi bir pislikten ibaretti. Kadın ticareti ve daha saymak istemeyeceğim birçok pisliği yapan insanlardı.
Bugüne kadar hiç masum kanı dökmemiştim. Tek avuntum bundan ibaretti.
Telefon yine çalmaya başlayınca daldığım derin düşüncelerden kurtulup telefonuma uzandım.
Andrea arıyordu. Telefonu açıp kulağıma götürdüm.
"Ne var Andrea?" diye sinirle soludum. Zaten doğru düzgün uyuyamıyordum. Uyuduğum zamanlarda da telefonum susmuyordu.
Andrea "Her aradığımda böyle mi yapacaksın Diana?" dedi.
"Uykumun içine ettin çünkü." dediğimde sonunda mevzuya geçip "Yeni görevin belli oldu. Baba çağrıyor. Seninle o konuşacakmış." dedi.
Telefonu kapatıp dirseklerimi dizime dayayıp başımı ellerimin arasına aldım.
Yine kimin peşine düşecektim ?
Yine kimin kanı elime bulaşacaktı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuralsız Aşk
RomanceKadere inanır mısınız? İnanmalısınız. Çünkü kader daha biz doğmadan ağlarını örmeye başlar.