Andrea beni yeni evime getirmişti. Bir apartman dairesiydi.
Ne çok iyiydi ne de çok kötüydü.
Eşyaları vardı. Dolaba da bakmıştım.
Andrea kedi olalı bir fare tutup dolabımı da tıka basa doldurmuştu.Andrea yüzümdeki ifadeden pek hoşnut olmadığımı anlamıştı.
Gülerek "Arabana ve evine bir an evvel kavuşmak istiyorsan elinden geldiğince hızlı olmaya bak." dedi.Karşımda pis pis sırıtıyordu. Organına tekme atmamak için kendimi zor tutuyordum.
Kendimi tutup "Yarın mı başlayacağım kafede ki işe?" diye sordum.
Andrea başını sallayıp "Aynen. Hadi şimdi son kez yakışıklınla bir yerlere gidip para harcayalım." dedi.
Başımı sallayıp evden çıktık. Merdivenler inerken "Kimlik değiştirmem gerekecek mi?" diye sordum.
Andrea "Hayır. Kimse senin Lorenzo'nun yanında olduğunu bilmiyor. Seni araştırsalar bile bulabilecekleri tek şey 16 yaşında evi terketmiş bir kız. Sadece bu." dedi.
Anladım dercesine başımı sallayıp "Atla hadi. Gidip yemek yiyelim." dedim.
"Daha yeni evde tıka basa yedin. Bu kadar yemeye kilo almadığına inanamıyorum." dedi şaşırarak.
"Almadığımı da nereden çıkardın?" dedim.
Gayet de kilo almıştım. Sporda elde ettiğim karın kaslarım artık yoktu.
Güzel bir günün ardından kendimi eve atıp yanıma sevdiğim kıyafetlerimden oluşan bir valiz hazırlamıştım.
Arabamı garaja park edip kapıları kilitledim. Bir süre yalnız kalacaktı güzel arabam.
Andrea'nın yanında yerimi alınca doğruca yeni ama eski olan evime gittik. Saat zaten epey geç olmuştu. Andrea beni bırakıp gittikten sonra eve geçip kendimi yatağa attım.
Uykum vardı ama uyumaya korkuyordum. Ayağa kalkıp dolapta gördüğüm içkiden büyük büyük yudumlar alıp etki etmesini bekledim.
Çok geçmeden etkisini göstermeye başladı. Odama geçip kendimi yatağa attım.
Uyandığımda telefonum pazartesi günü saat 07.23'ü gösteriyordu. Yataktan yavaş adımlarla uzaklaşıp kendimi banyoya attım. Andrea'ya birkez daha etrafı temizlettiği minnettar kaldım. Hızlıca duş alıp kendimi odama attım.
İçimden hiçte işe gitmek gelmiyordu ama bir an önce sonuca ulaşmak istiyordum.
Üzerime beyaz bir tişört ve siyah dar pantolon giyinip ayaklarıma beyaz düz taban sporlarımı geçirdim. Gayet abartısız iş için kıyafetler giyinmiştim. Saçlarımı kurutup düzleştirdim. Ardından abartısız bir makyaj yapıp çantamı koluma takıp evden çıktım.
Andrea dün bana Kafenin yerini göstermişti. Evime çokta uzak değildi. Yürüyebilirdim. Zaten başka seçeneğim de yoktu.
15-20 dakikalık bir yürüyüş sonunda kafeye ulaşmıştım. Kafe çoktan açılmıştı. Hemde gayet lüks bir mekandı.
İçeri girip etrafa bakındım. Çok kalabalık değildi. Sadece birkaç kişi kahvesini yudumluyordu. Üzerinde siyah önlük olan esmer bir çocuk görünce yanına gidip nezaketen "Günaydın." dedim.
Günaydın diye karşılık verince "Ben müdürünüze bakmıştım. Onu nerede bulabilirim?" diye sordum.
Önlüğünün önünde Enzo yazıyordu.
Enzo "Onun gelmesine daha yarım saat var. Ben yardımcı olayım." dedi gayet kibar bir şekilde.
"Ben iş için gelmiştim. Müdürünüzün" demiştim ki Enzo sözümü kesip gülümseyerek " Diana sen misin?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuralsız Aşk
RomanceKadere inanır mısınız? İnanmalısınız. Çünkü kader daha biz doğmadan ağlarını örmeye başlar.