Sabah alarmın sesiyle gözlerimi istemeyerek de olsa açtım. Elimi yüzümü yıkayıp üzerime kot - tişört ikilimi giyindim.
Aynanın karşısına geçip doğal bir makyaj yaptım. Sporlarımı da giyinince hazırdım. Mutfağa gidip dolabı açtım ve geri kapattım. Çünkü içi bomboştu. Aslında evde hiç yemek yemiyordum . O zaman bu dolap nasıl boştu?
Bu soru aklımı kurcalamıştı?
Ciddi anlamda!Evden çıkacakken aklıma takip edildiğim geldi ve de Andrea'nın sözleri.
Bir şekilde önlem almam gerekiyordu.
Silah alsam çok riskli olurdu. Biri görürse foyam ortaya çıkabilirdi.Geri odama gidip kıyafet dolabımı açtım. Kıyafetlerimin arasına sakladığım çantamı bulup içerisinden en sevdiğim rambo bıçağımı çıkartıp çantama koydum.
En azından iş görürdü.Sonunda evden çıkınca etrafıma dikkat ederek işe gittim. Arabayı çevremde görmemiştim. Umarım bir süre daha görmezdim.
Kafeye girince sonunda görmek istediğim kişiyi görebilmiştim. Enzo önlüğü üzerinde masaları siliyordu.
Yanına gidip "Günaydın." dedim.
"Günaydın Diana." diye cevap verdi ama yüzünden düşen bin parçaydı.
"Dün neredeydin? Merak ettim." dedim.
"Uzun mesele. Bir ara konuşuruz." dedi.
Başımı sallayıp yanından ayrıldım. İçimden bir ses söyleyeceklerinin pekte iyi birşey olmayacağıydı.
Üzerime önlüğümü giyinip çantamı dolabıma koyduktan sonra kafeye geri döndüm.
Müşteriler gelmeye başlamıştı. Yine herzamanki gibi işe koyuldum.
Öğle mesaisi gelip çattığında Enzo yanıma gelip "Hadi önlüğünü çıkar. Yemek yemeye gidelim." dedi.Gülerek "Bana bunlarla gel. Kurt gibi acıktım." dedim.
Enzo gülüp "Dışarda bekliyorum." dedi.
Enzo'nun yanından ayrılıp soyunma odasına girdim. Önlüğümü çıkarıp dolaptan çantamı aldım ve Enzo'nun yanına gittim.
Kafeye çokta uzakta olmayan bir restoranda yemeğimizi yerken merakıma yenik düşüp "Artık ne olduğunu anlatacak mısın? Yüzünden düşen bin parça." dedim.
Enzo sıkıntıyla nefes verip "Kız kardeşim hasta." dedi.
"Neyi var?" diye sordum.
"Kanser." deyip duraksadı. Ardından gözleri dolarken yutkunup "Akciğer kanseri." dedi.
İstemsizce dudağımı ısırdım. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Bu durumda ne denirdi ki zaten.
Boğazım dolmuştu.
"Enzo gerçekten çok üzüldüm. İlerlemiş mi?" diye sordum.Konuyu eşeleyip onu daha fazla üzmek istemiyordum ama yapabileceğim birşey varsa yapmak istiyordum.
"Hayır. Erken teşhis konuldu." dedi gülümsemeye çalışarak.
"Eğer kardeşin de abisine benziyorsa herşeyin üstesinden gelebilir." dedim gülümsemeye çalışarak.
Enzo da tebessümle başını salladı.
İkimizde yeniden kafeye dönerken aramızda bir konuşma geçmedi. O gözlerinin içi gülen çocuktan artık eser kalmamıştı.
Kafeye girmeden hemen önce "Enzo bilmiyorum ne yapabilirim ama birşeye ihtiyacın olursa ben hep senin yanındayım. Bunu unutma." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuralsız Aşk
RomanceKadere inanır mısınız? İnanmalısınız. Çünkü kader daha biz doğmadan ağlarını örmeye başlar.