6: ❝Dumbass❞
Hava henüz aydınlanıyordu. Flora Park, kulübe dönüşünün ardından bir çalışma planı hazırlamış ve onları yarın çalışmaya başlamak üzere serbest bırakmıştı fakat Lee Jeno hırsından akşam evde bile çalışmaya devam etmişti. Bu da mor göz altlarını ve ağrıyan kaslarını açıklıyordu.
Ne kadar çalışırsa çalışsın, istediği kadar hızlı hareket edemediği ya da havaya sıçrayarak etrafında döndüğünde dengesini sağlayamadığı anlar oluyordu. Bu, resmen Lee Jeno'yu öldürüyordu. Tüm gücüyle saatlerce çalışsa da bir şeyi yapamadığında deliriyordu.
"Lee Jeno!"
Jeno, arkasından yükselen kız sesiyle duraksadı ve arkasına baktı. İkinci sınıflardan Jeon Misoo, gülümseyerek çocuğa el salladı. Misoo da Jeno gibi Taeyong'un öğrencilerinden birisiydi, bu yüzden tanışırlardı fakat pek samimi değillerdi, bu yüzden Jeno şaşırarak kaşlarını kaldırdı.
"Lee Jeno! Günaydın!" diye bağırdı, adımlarını hızlandırarak onun yanında yürümeye başladı.
"Günaydın." dedi Jeno, nefes nefese kalmış kıza doğru.
"Dans Kulübü'ne katıldığını duydum..." dedi Misoo, iki taraftan bağlanmış, örgülü saçlarını düzeltirken.
"... Çok havalı!"
Jeno utangaçça gibi başını salladı.
"Sağol. Ulusallara katılmak için son kez bir araya geldik, Mark ve Donghyuck mezun olduktan sonra tekrar dağılacağız."
Misoo hafifçe gülümsedi.
"Lee Jeno!" diye bağırdı, heyecanla.
Onun omzuna yavaş bir yumruk geçirdi.
"Çok havalısın!"Jeno, utançla, tuhaf bir kahkaha atarken Jeon Misoo, bir anda ciddileşti.
"Emin misin?"
"Ne?" diye sordu Jeno, şaşkınca.
Misoo ona yandan, 'hadi ama' der gibi bir bakış attı.
"Flora Park geri dönmüş, sadece tek bir altın madalya ne senin, ne de o dans makinesinin gözünü doyurur. Mark ve Donghyuck'un yerini doldurup kulübe devam edeceğinizi sen de biliyorsun."Jeno alayla gülerek bir 'hah'lama çıkarttı.
"O aptalın biraz aklı olsa dans etmeyi hiç bırakmazdı, cidden... O kadar aptal ki... Bazen onu boğmak istiyorum. Benim aylarımı verdiğim bir koreografiyi bir haftada, benim onlarca katım daha iyi yapabiliyor ama kendisini resim odasına kapatıp resim yapmayı tercih ediyor. Tanrı gerçekten benimle taşak geçiyor olmalı, onun yeteneğini bana verse yapabileceğim şeyleri hayal bile edemiyorum." diye mırıldandı, çatları öfkeyle çatılırken.Misoo kollarını göğsünde birleştirerek omuzlarını silkti.
"Size yardım etmeyi kabul etti, daha ne istiyorsun ki? Sana ne? Bırak kız istediğini yapsın, dans etsin ya da etmesin, bu iş bitene kadar size yardım edecek olmasına bak." dedi, neden Jeno'nun bu kadar öfkelendiğini anlayamayarak.
Jeno başını iki yana salladı.
"Anlamıyorsun. Ayağına kadar gelen her fırsatı çeviriyor. Taeyong'u da reddetmişti, ulusalları da, profesyonel bir dansçı olacak kadar yetenekli oluşunu da... Aptal! Tam bir aptal! Korkağın teki, bir şeyden korkuyor ama ne olduğunu bilmiyorum, yine de savaşmak yerine sadece dansı bırakmayı seçti!" dedi, sesi sonlara doğru yükselirken.Lee Jeno sadece Flora Park'ın yeteneğini çöpe atmamasını ve başarılı olmasını istiyordu.
Çünkü o güzel suratlı aptal, bunu hak ediyordu.
Tam Misoo bir şey söyleyeceği sırada lafı, Lee Jeno'nun bir anda kulağından tutulması yüzünden kesildi.
"Ah! Ne oluyor ulan?"
Jeno, acıyla bağırarak yerinde sıçrarken, onun suratını kulağından çekerek kendi yüzüne yaklaştıran Flora Park, bağıran Jeno'ya gözlerini kıstı.
"Saat kaç biliyor musun, serseri?" diye sordu, gözlerini kısarak.
Jeno acıyla yüzünü buruşturmaya devam ederken, bir anda ciddileşerek ona döndü.
"Bilmem, kulağımı tuttuğundan bakabiliyor gibi bir hâlim mi var, aptal?" diye bağırdı, acıyla bağırmaya dönmeden hemen önce.
Flora onun kulağını bırakarak öfkele ellerini beline koydu."Çene çalmakla meşgul olduğundan fark etmemen çok normal. Kıçını kaldırıp bir an önce pratik odasına gelsen iyi olur, yoksa atarım seni kulüpten!" diye bağırdı, sanki sesi daha yükselebilirmiş gibi sonlara doğru daha da bağırırken.
Hiçbir şey olmamış gibi masum bir gülümsemeyle Jeno'nun yanındaki genç kıza el salladı.
"Günaydın Misoo."
Kendisine bağırılmamasına rağmen Jeno'dan daha çok korkan Misoo, hafifçe kekeleyerek ona elini kaldırdı.
"Ha... Şey... Hey..."
Flora ona son bir kez gülümsedi ve sanki bir saniye önce gülücükler saçan o değilmiş gibi katilleri andıran bir ifadeyle Jeno'ya tekrar bağırdı."Hâlâ burada mısın?"
Jeno, tabanları yağladı ve arkasına bile bakmadan koşa koşa oradan uzaklaşmaya başladı. Flora Park bulaşmak isteyeceği son kişi bile değildi, bazen Lee Nabi'den bile daha korkunç olabiliyordu.
Lee Taeyong'un neden ondan bu kadar korktuğuna şaşırmamak lazım.
Flora gülerek koşa koşa önden giden Jeno'ya bağırdı.
"Çok mu korkuttum?"Oldukça!
"Ne alâkası var aptal? Koş dedin, koşuyorum!" diye bağırdı Jeno, huysuzca.
Önde Jeno, arkada Flora beraber okula girdiklerinde, Jeno yavaşça koşmayı kesti ve Flora'nın ona yetişmesine izin verdi.
"Şu birinci sınıf, Yoon Bada..." dedi Jeno, kendisinden oldukça kısa kalan kıza doğru.
"... Ne yapacağız onu? Modern dansı öğrenebilir mi o kadar kısa bir sürede?"
Flora, ona yandan bir bakış attı."Neden modern dans öğrenmek zorunda olsun?"
"Ne?" diye mırıldandı Jeno şaşkınca.
Kız Rumba yapıyordu, onların aralarında kaynaması imkânsızdı. Flora'nın aklından neler geçiyordu bilmiyordu ama tehlikeli ve riskli gibi geliyordu.
"Dün akşam koreografi için bir taslak hazırladım, bu işte Nabi'ye çok büyük sorumluluk düşüyor. Bir şarkı düşün..." dedi, gözlerini Jeno'ya dikerken.İkisi de yürümeyi kestiler ve birbirlerine döndüler.
"... Öyle bir şarkı ki içinde duyduğun her bir elektro gitar sesinde normalde elektro gitarda duymanın imkânsız olduğu o jazzı hisset fakat resmen sana kalçanı bir Latin gibi sallayarak bale yapman için ilhâm versin. İmkânsız gibi duruyor, değil mi?"
"İmkânsız gibi durmuyor, Flora..." dedi Jeno, başını iki yana sallayarak.
Bir anlığına gözleri kızın gözünün hemen yanındaki ufak benine kaydı. Sadece güzeldi, o da oraya bakmaya devam ederken mırıldandı.
"... Bu zaten imkânsız.""Benim kafaya koyduğum hiçbir şey imkânsız değil, Lee Jeno, bunu en iyi sen biliyorsun. Yıllar boyu içimdeki canavarı bastırmaya çalıştım, hatta bunun için dansı bile bıraktım fakat şimdi geri döndüğüme ve size yardım edeceğime söz verdiğime göre o canavarı tekrar ortaya çıkartmam gerek." diye mırıldandı, fakat daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi.
"Ben..." diye mırıldandı Jeno, sertçe yutkunarak.
Senin için endişeleniyorum ve korkuyorum.
"... Dediklerinden hiçbir bok anlamıyorum, ne diyorsun, aptal?"
Flora hafifçe güldü ve başını iki yana salladı.
"Bana ayağıma mâl olacak, bir de hayatıma." diye fısıldadı, kendisinin bile zar zor duyacağı bir sesle.
"Ne diyorsun ulan?" diye bağırdı Jeno, onu duyamadığı için.
Flora ona gözlerini devirdi ve bir şey olmamış gibi gülümseyerek, Jeno'ya bir omuz atıp öylece yürümeye devam etti.
"Yok bir şey, geç kalıyoruz, yürü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love will tear us apart ➵ lee jeno✔️
FanfictionNCity Akademisi'nin ana dansçılarını mezun etmelerinin ardından hiçbir zaman parlama şansı bulamamış Mark Lee ve Lee Donghyuck, yeteneklerini kanıtlamak için dans kulübünü tekrar bir araya toplamaya karar verir. Hem de eskisinden de güçlü bir ekiple...