15

483 68 35
                                    

15: ❝King Of The Ice❞

Yerde oturan on kişinin de elindeki elma suları havaya kalktı ve bardaklar büyük bir gürültüyle birbirlerine çarptı.

"Şerefe!"

Yoon Bada, içeceğini yere bırakır bırakmaz mutlulukla ellerini çırptı.
"Yalnızca bir ayımız kaldı ve bir tamamen hazırız, çok heyecanlı!" dedi, yerinde sallanarak.
Onun yanında oturan Lee Donghyuck, gülerek ona kolunu attı.
"Sakin dursana, heyecanlanınca Jisung da sen de kasırga gibi ortalığı yıkıp döküyorsunuz."
Bada tuhaf bir gülüşle ona biraz daha yaklaştı.
"Eh, iyi... Sakin durayım bari." dedi, başını onun göğsüne yaslayarak.
Donghyuck, karnının üzerinden kolunu atmış, göğsüne başını koymuş kıza tek kaşını kaldırdı.
"Bana sarılıyorsun Bada."
Bada başını salladı ve sır verir gibi fısıldadı.

"Lee Donghyuck'a sarılıyorum."

Hepsi ona gülerlerken, Jisung ise asık suratıyla Bada'ya gözlerini devirmişti. Gören de Donghyuck'u dünyaca ünlü bir aktör falan sanırdı. Alayla gülerek elma suyunu kafasına dikti, gerçekten bir birinci sınıfa göre, Bada yüzünden fazla sıkıntı çekiyordu.

"Neyse, arkadaşlar..." dedi Daphne, ayaklanırken.
Bardağındaki son yudumları da bitirerek çıkışa ilerlemeye başladı.
"... Jaemin beni bekliyordur. Kaçtım."
Hepsi ona el salladıklarında, Daphne salonun cam kapısını açtı ve dışarı çıktı.

O sırada Daphne'yi okulun yakınlarındaki bir buz pateni sahasında bekleyen Jaemin ise Daphne'nin çok değil, birkaç gün önce bitirdiği koreografiyi öğrenmeye çalışıyordu. Hareketleri tamamen ezberlemişti fakat ne zaman bir axel yapmaya çalışsa hep dengesini kaybediyordu ve tek eli hep yere değiyordu.

Daphne iyi bir öğretmendi. Onu daha önce hiç çalışmadığı şekilde çalıştırıyordu ve bu yenilikler Jaemin'i heyecanlandırıyordu. Daphne onu bazen bale salonuna kapatıyor ve Jaemin bağıra bağıra ağlamaya başlayana kadar esnetiyordu, yine de Jaemin bütün o esnemeler sayesinde hiç olmadığı kadar hızlı ve estetik hareket ediyordu. Mükemmel denemezdi fakat öncesinden çok daha iyi olduğu açıktı.

Üstelik çok bir zamanı da kalmamıştı, bir ay kadar bir sürede kendisini olabileceği en mükemmel konuma getirmeliydi.

"Ben geldim!"

Daphne Park, boynuna şalını sararken seslendiğinde, kendi kendine buzun üzerinde kaymakta olan Jaemin, hızla ona doğru kaydı.

"Hoşgeldin!"

Jaemin, gülümseyerek kızın hemen kızaran burnuna baktı.
"Çok üşüyorsun, değil mi?"
Daphne omuzlarını silkti.
"Buz pateni sahası, elbette soğuk olacak. Beni boşver, sen ne yapıyorsun? Nasıl gidiyor?" diye sordu, cebinden bir çift eldiven çıkartırken.
Jaemin'in ellerini tuttu ve eldivenlerini ona giydirmeye başladı. Aptal çocuk, aklına hiç eldiven almak gelmiyordu, buzun üzerinde duran oydu ve sürekli olarak buza dokunuyordu.
"Teşekkürler..." dedi Jaemin, ona gülümseyerek.
Daphne, işi bittiğinde onun ellerini bırakacakken, Jaemin onun ellerini çekmesine izin vermeden, kızın ellerini ısıtmak için avuçları arasına aldı.
"... Hâlâ dengemi kaybediyorum ama alışacak gibiyim zamanla, bana öğrettiğin her şeyi yapmaya çalışıyorum. Bu arada, kostümüm yarın geliyor ama sana göstermeyeceğim. Beni izlemeye geldiğinde, o ilk tepkini görmek istiyorum."

Daphne gülümseyerek Jaemin'in gülen yüzüne baktı. Mutlu gözüküyordu, yorgun olduğu her hâlinden belliydi, büyük ihtimalle bacakları kramp içindeydi fakat yine de mutlu gözüküyordu.

Tutku böyle bir şey olmalı.

"Söz veriyorum..." dedi Daphne, onun ellerini sıkıca tutarak.
Yüzünü onun yüzüne yaklaştırdı.
"... Mutlaka seni izlemeye geleceğim."
"Güzel..." dedi Jaemin.
Ardından huysuz bir sesle ekledi.
"... Çünkü sırf seninle olan çift kolyelerimizi göstermek için aldığım kostümün neredeyse göğsümü tamamen açık bırakan bir yakası var."
Daphne şaşkınca ona baktı.
"Ne çift kolyesi?"
"Bu." dedi Jaemin, ellerini ondan çekerek.
Üzerindeki polar ceketin cebini açtı ve ucunda biçimsiz, tuhaf, tırtıklı bir şekil olan kolyeyi ona gösterdi.

"Hazırladığın koreografi için bir şarkı yaptım, daha doğrusu yaptık..." dedi Jaemin, kolyenin ucunu açarken.
Daphne, gülümseyerek saçlarını önüne aldı ve Jaemin'in kolyeyi takması için ona arkasını döndü.
"... Nabi yardım etti. Şarkının adı Daphne."
Daphne gülümseyerek kolye ucunu eline aldı, hiçbir şeye benzemese bile sırf Jaemin hediye ettiği için dünya üzerindeki en güzel şeydi.

Bana şarkı yazmış...

"İlk defa hazırladığım bir şarkı için söz yazdım ve şarkı söyledim. Şarkıda bir bölüm var, 'Olmasaydın, kendimi defne ağacının sonsuz gölgesine gömerdim.' diye. Tam o kısımda ses dalgaları böyle gözüküyordu, ben de onları kolye yaptırdım. Seninki, benimkiyle birleşiyor, bak..." dedi, polar ceketinin içinde kalan, boynundaki kolyesini ortaya çıkartarak.

Kare bir kolye ucunun içi, Daphne'ninkinin tam uyacağı şekilde kesilmişti ve bir çerçeve gibi ortası boş bir şekil almıştı.

"Jaemin..." diye mırıldandı Daphne, dolu gözleriyle.
Jaemin ise onu duymamazlıktan gelerek devam etti.
"Lütfen bunu ulusallarda tak, seni bununla dans ederken görmek istiyorum."
"Beni izlemeye mi geleceksin?" diye bağırdı Daphne heyecanla.

Jaemin çocuk gibi zıplayarak kendisine bakan kıza gülümsedi ve başını salladı.

"Öyle."

Öylece kendisine gülümsemeye devam eden kıza kaşlarını kaldırdı.

"Ee? Nerede teşekkürüm?"

Teşekkürü neredeydi bilmiyordu ama beklediği gibi olmadığı kesindi.

Çünkü Daphne Park, Na Jaemin'i kolyesinden tutarak kendisine çekmiş ve dudaklarını onun dudaklarına bastırmıştı.







love will tear us apart ➵ lee jeno✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin