24

473 67 27
                                    

24: ❝Forgiving❞

Altı ay, sayısız fizik tedavi, sayısız kâbus... Her gün belki dönmüşsündür diye camımın önünde oturup seni beklemekten çok yoruldum.

İlk karla birlikte döneceğine inanmak istiyorum ama yapamıyorum, altı ay oldu, Lee Jeno.

Seni özlüyorum.

Hâlâ suratına kapıyı çarpamadığıma inanamıyorum.

"Hey..."
Lee Taeyong, çatık kaşlarla ittiği tekerlekli sandalyede oturan kıza baktı. Gözleri yine dolmuş, gözleri bir yere kilitlenmişti. Arada böyle birden durgunlaşıyordu.
"... İyi misin sen? Doktorun ters bir şey falan mı söyledi yoksa?" diye sordu, henüz çıktıkları hastaneye tekrar girmek için hareketlenirken.

"Hayır, hayır..." diyerek one doğru elini kaldıran Flora, Taeyong'u duraksattı.
İç çekerek saçlarını karıştırdı. İyi bir uyku çekemeyeli uzun zaman oluyordu.
"... Hatta gelecek aya kadar yürümeye başlayabileceğimi bile söyledi."

Taeyong, havalanmış kaşları ve çocuk gibi bükülmüş dudaklarıyla onun önüne çömeldi. Hiç olmazsa Flora artık gözlerinin içine baktığından, onunla ilgilenmek o kadar da acı verici değildi. Jeno altı aydır yoktu, Taeyong ise altı aydır Flora'nın her anında yanında olan, onu asla yalnız bırakmayan tek kişiydi. Ne ironik, ne komik...

Ama o gün, karın altında beraber ıslanırken her şeyin daha farklı olacağını düşünmüştüm.

"Öyleyse sorun ne?" diye sordu Taeyong, işaret parmağıyla onun yüzünü severek.
Flora, iç çekerek hafifçe gülümsedi.
"Ona gidemedikten sonra yürümenin ne anlamı var ki?"
Taeyong'un ifadesi anında değişirken, elini de yavaşça kendisine çekmişti. Kıskanamıyordu bile, canı o kadar yanıyordu ki hissettiği şeye kıskançlık demezdi.

Lee Taeyong, artık Flora Park'ı Lee Jeno'ya kaybettiğinden o kadar emindi ki savaşmıyordu bile.

"Sana geri döneceğinden emin olduğunu söylemiştin." dedi, yalnızca.

Flora'nın ağzından bir hıçkırık kaçarken, Taeyong onun gibi dolan gözlerini ona çevirdi. Gözyaşları yanaklarından akmaya başlamış, dudaklarını ses çıkartmamak için ısırarak başını Taeyong'un bile onu ağlarken görmemesi için önüne eğmişti.
"Onu görmeyeli o kadar uzun zaman oldu ki artık hiçbir şeyden emin değilim..."
En son Jeno'nun öptüğü sol elini göğsüne bastırdı.
"... Benden başka bir partner bulmuş mudur acaba? Düşüncesi bile canımı yakıyor, diğer yarını kaybetmek böyle bir şey mi?"

Ne kadar uzak olduğu umrumda değil, seni görmek istiyorum. Tüm sevgimle yetiştirdiğim öğrencimi dans ederken izlemek, ne kadar geliştiğini görmek istiyorum ama merak ediyorum, Lee Jeno...

Seni başka birisiyle dans ederken görmeye dayanabilir miyim ki?

"Lee Jeno seni hiç sevmedi, biliyorsun değil mi?" diye mırıldandı Taeyong, ayağa kalkarken.
Tekrar tekerlekli sandalyenin arkasına geçti ve kızın sandalyesini arabasına doğru sürmeye başladı.
"O yalnızca benden daha iyi olmaya çalışıyordu. Seni benden daha iyi sevmeye, sana benden daha iyi bir partner olmaya ya da seni benden daha iyi korumaya çalışan çocuğun tekiydi. Onun derdi bendim, seni hiç görmedi bile."
Cebinden arabasının anahtarını çıkartarak kapıyı açtı ve tekerlekli sandalyedeki Flora'yı kucaklayarak ön koltuğa bindirmeden önce, kızın ağırlığından dolayı zorlandığı için hafifçe inleyerek ekledi.
"Ağustos neredeyse bitmek üzere, eğer seni gerçekten sevseydi çoktan dönmez miydi? Bursunu yenilemiş olmalı, hatta kim bilir, belki de Buenos Aires için dansçı olarak kayıt yaptırmıştır?"

Taeyong, kapıyı kapatarak tekerlekli sandalyeyi bagaja yerleştirmek için arabanın arkasına ilerlediğinde, Flora gözyaşlarını silerek başını cama yasladı. Eğer gerçekten Taeyong'un dediği gibiyse ona kızamazdı bile, Jeno'nun yerinde kim olsa aynısını yapar ve önündeki temiz gelecek için yabancı bir ülkede okumaya başlardı.

Eğer Daphne'yi daha sonra çok özleyeceğini bilmeseydi, muhtemelen Hamburg'da dans eğitimi gördükten sonra tekrar ülkesine dönmezdi. Bir yıllık bir eğitimin ardından mezun olduktan sonra koşa koşa ülkesine dönmek için kardeşi gibi bir sebebi vardı.

Lee Jeno'nun ise geri dönmek için hiçbir sebebi yoktu.

"O yüzden..." dedi Taeyong, şoför kapısını açarak koltuğa otururken.
Kapıyı çekerek kapattı ve arabayı çalıştırarak sürmeye başlamadan önce Flora'ya göz ucuyla baktı.
"... Bir an önce toparlansan iyi olur."

Flora, başını camdan çekmeden dışarıyı izlemeye başladı. Altı ayının her gününü birlikte geçirmek istediği kişi açıkça Lee Taeyong değildi fakat genç çocuk onunla oldukça iyi ilgilenmişti, hakkını ödeyemezdi, bu yüzden onunla kavga etmek istediği söylenemezdi.

"Benden nefret ediyor, değil mi?" diye sordu, Taeyong'a bakmasa da ona sorduğunu belli ederek.
Taeyong, direksiyonu sola çevirirken başını iki yana sallayarak dudaklarını büzdü.
"Buna nefret demezdim, daha çok kızgın. Bu nefret-sevgi ilişkisi gibi bir şey. Onu eğittin, onu sevdin ve onun için kendini feda ettin, Jeno da bunun gayet farkında. Yine de ona yalan söyledin, yerden yere vurduğu Lee Taeyong'dan aslında hiçbir farkı olmadığını ona gösterdin ve sana bir şey söyleyeyim mi? Sen onun için mükemmel bir partnerdin, öyle ki sensiz bir hiç olduğunu göstermek için elini bile öptü. Sen ise kulübün diğer üyeleriyle o kadar meşguldün ki Jeno'yu kurban etmekten zerre çekinmedin. Onu ateşe attın. Yeni yükselişe geçen bir dansçının partnerini elinden aldın, Flora. Sence de kızgın olması çok normal değil mi?"

Flora, sessiz kalmayı seçtiğinde, Taeyong ona hafifçe gülerek başını iki yana salladı.

"Her neyse..." dedi, direksiyonu daha sıkı kavrarken.
Kırmızı ışık yandığında, frene basarak arabayı durdurdu.
"... Eğer mutlu olacaksan, uzmanlar Eylül'ün ilk haftasından kar bekliyorlar, soğuk hava dalgası geliyormuş. Kim bilir, belki sana da Jeno'yu getirir."
Flora, onun alaycı ifadesine, başını çevirmeden, yalnızca göz ucuyla baktı.

"Çok acımasızsın, biliyor musun? Ama sorun değil, sevdiğim her şeyden, her şeyinle nefret edeceğini söyleyen birisin sen, ne bekleyebilirdim ki?"

Taeyong'un donuklaşan gülüşüne karşı, gözyaşlarıyla ıslanmış yüzüne alaycı bir gülüş yerleştirdi.

"Ve bu arada, iyi dedin... Kar, kendisiyle birlikte Jeno'yu da bana getirecek."

Yalnızca bir hafta kaldı.

Lütfen beni haksız çıkarma, Lee Jeno. Affet. Beni affet ve gel.

Çünkü sensiz geçen kış, beni ölümüne korkutuyor.















love will tear us apart ➵ lee jeno✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin