5

856 99 28
                                    

5: ❝Welcome Home❞

Dans Kulübü, dünkü ilk toplantılarının ardından, bugün tekrar bir toplantı düzenlemişti. Herkes Jeno ya da Flora'nın gelmesini dört gözle bekliyordu. Gerçi kimsenin Flora'dan pek umudu yoktu fakat yine de kapıya bakıp durmayı bırakamıyorlardı.

Bir köşede kafasını dağırmaya çalışan Mark, Nabi'nin gitarını almış, bir şeyler çalıyordu. Chenle ise ifadesiz bir suratla onu dinliyordu. O sırada Mark'ın tepesinde beliren Lee Nabi, kısa saçlarını geriye itti ve ona yandan, alaycı bir bakış attı.

"Berbatsın."

"Bu kadar kaba olmak zorunda mısın?" diye bağırdı Mark ona doğru öfkeyle.
"Müzik grubundaydım ben, kötü olduğum falan yok!"
Nabi ise sinir bozucu bir gülüşle gözünün altına parmağını bastırmış ve teninden parmağını çekmeden aşağı indirerek ona dil çıkartmıştı.

"Tanrım..." diye mırıldandı Mark, öfkeyle.
Nabi'ye doğru kötü bir bakış attı.
"... Manyak sürtük, gerçekten yetenekli olmasa onu şurada beş saniye tutmazdım."

"Eğer yetenekli olmasa, kimse kimseye beş saniye katlanmazdı, sevgili Mark..." dedi Nabi, ona gözlerini devirerek dönerken.
"Nasıl duydun ulan?" diye bağırdı Mark dehşetle.
Nabi ise onu pek takmıyordu.
"... Cidden siz aptallar sinirimi bozuyorsunuz."

İfadesiz bir suratla o ikisine bakan Chenle, onayladı.

"Siz aptallar, gerçekten sinirimi bozuyorsunuz." dedi, o ikisini aynı elinin işaret ve orta parmağıyla göstererek.

O sırada konferans salonunun gıcırdayan kapısı açıldı ve Lee Jeno, arkasındaki çiçekli elbiseli kızla içeri girdi.

Bu da Park Jisung ve Yoon Bada'nın çığlık çığlığa kendilerini yere atmaları için yeterliydi.

Gerçekten gelmişti! O, gerçekten gelmişti.

"Flora Park, Lee Taeyong'ın eğitmeni..." dedi Bada, yerde yuvarlanırken.
"... Gerçekten buraya geldi!"
Jisung, yerdeki kıza sarılarak onu durdururken, şaşkınca kendisine bakan kıza işaret parmağını doğrulttu.
"Harika!"
Mark o ikisine gülerek Flora'yı işaret etti.
"Geçen yıl tam on kere ulusallara davet edildi fakat hiçbirine gitmedi, Fransa ve Almanya'da burs aldığı üniversiteler var. Tam bir dans makinesi, kelimenin tam anlamıyla bir robot, asla hata yapmıyor, hareketleri daima net çıkartıyor, en zor koreografileri bile birkaç saatte öğreniyor ve hangi tür olduğu zerre fark etmiyor."

"Merhaba!" dedi Flora, yalnızca onlara gülümseyerek el sallarken.

Bada ve Jisung, her an ağlamaya başlayacak gibi suratlarıyla ona el salladılar.

"Merhaba! Tanrım, nasıl bu kadar güzel olabilir..."

"Me... Mer... Merha... Ah..."

"Döndün! Tanrım... Döndün!" diye bağırdı Donghyuck, koşarak Flora'ya ilerlerken.
O ikisi sımsıkı sarıldıklarında, Jeno onların dramatikliğine göz devirdi. Neden sanki Flora dünyanın diğer bir ucundan gelmiş ve yıllardır görüşmemişler gibi davranıyorlardı ki?

"Tanıştırayım çocuklar, Daphne Park'ın onun gibi ikinci sınıflardan ikiz kardeşi Flora Park." dedi Mark, Jisung ve Bada'ya sırıtarak Flora'ya kolunu atarken.
Nabi göz devirerek onu itti ve Mark'ı Flora'dan uzaklaştırdı.
"Flora onun arkasından konuştuğunu biliyor, yalak Mark." dedi, ortaya pimi çekilmiş bir yalan atarak.
"Ne?" diye bağırdı Mark, dehşetle.
Ellerini telaşla Flora'ya doğru salladı.
"Hayır, yok öyle bir şey! Ben bir şey demedim! Gerçekten, demedim! Tamam belki dedim ama kötü niyetli değildim!"
Herkes ona dehşetle iç çekerek döndüğünde, Flora çatık kaşlarla onun omzuna vurdu.

"Arkamdan mı konuştun Mark?"

Mark ellerini masumca havaya kaldırdı.

"Bizi göt gibi ortada bırakıp gittin, ne var sanki biraz dedikodu yaptıysam?"

O sırada Renjun'la su almak için dışarı çıkmış Daphne Park, içeri girdiğinde kız kardeşinin çoktan karıştırdığı bir Dans Kulübü görmeyi beklemiyordu. Doğrusu onun geri dönmeyi bu kadar çabuk kabul ettiğine şaşırmıştı, Lee Jeno'yu göndermek gerçekten iyi bir fikirdi.

Lee Jeno daima kendisini Lee Taeyong'a ispatlamaya çalışmıştı, Lee Taeyong ise Flora Park'a.

"Hoşgeldin, kardeşim." dedi Daphne, gülümseyerek kız kardeşine kolunu atarken.
Flora ilk başta kardeşi arkasından çıktığı için şaşırsa da göz kırparak ona kolunu attı.
"Selam."

"E siz hiç benzemiyorsunuz..." diye mırıldandı Jisung, o ikisine büyük bir hayal kırıklığıyla bakarken.
"Çift yumurta." diye mırıldandı Daphne ve Flora aynı anda.
"E ama isimleriniz yabancı olmasına rağmen siz yabancı değilsiniz." dedi bu sefer de Bada.
Daphne ve Flora yine aynı anda mırıldandılar.

"Annemiz Winx severdi."

Lee Jeno, öfkeyle Flora'ya doğru yumruğunu kaldırdı.

"Çene çalmayı kes de bir an önce çalışmaya başlayalım aptal, oradan cennetten zaman çalmışız gibi bir hâlimiz mi var?"

Donghyuck, korkuyka Jeno'nun kalçasına bir tekme geçirdi.
"Onunla öyle konuşma!"
Flora gözlerini devirdi.
"Boşver, Hyuck, alıştım." dedi, pek de takmayan bir ifadeyle.
"Onunla nasıl böyle konuşabiliyorsun, öğretmeninin öğretmeni değil mi?" diye sordu Jisung da Donghyuck gibi.
Jeno ona alayla gülerek çocuğun alnına bir fiske attı.
"Babanla bir olup üzerime mi geliyorsun velet?" diye bağırdı, acıyla alnını ovuşturan çocuğa doğru.
Donghyuck ise çok farklı bir yere takılmış ve yanaklarına bastırdığı elleriyle ortalığa gülücük saçmaya başlamıştı.

"Baba mı?"

"Ona bir dansçı olarak saygı duyuyorum..." dedi Jeno, yine de açıklama yapma gereği hissederek.
Gözlerini kendisine bakan kıza çevirdi.
"... Hayatımda ondan daha iyi bir dansçı daha görmedim, onun gibi doğuştan gelen bir yeteneğim yok ve yıllardır dans etmeme rağmen onun sahip olduğu hiçbir tekniğe sahip değilim. Ama ona Flora Park olarak zerre saygı duymuyorum, korkak ve mücadeleden kaçan aptallara hiçbir zaman saygım olmadı."
Flora ona tek kaşını kaldırarak mırıldandı.

"Senin hiçbir zaman, kimseye saygın olmadı, Lee Jeno. Ve merak etme..."
Elbisesinin cebinden yuvarlak çerçeveli bir numaralı gözlük çıkarttı ve gözlerine yerleştirdi.
"... Benim de acizce kendisini ego manyağı dans eğitmenine kanıtlamak için ayaklarıma kapanan ikinci sınıf dansçılara saygım yoktur." dedi, orta parmağıyla yavaşça gözlüğünü iyice burnuna oturtmak için ortasından iterken.

"Şimdi bana bir kağıt, bir kalem ve ulusalların işleyiş programını getir, bir an önce bir çalışma planı yapmaya başlamamız lazım."

Bada ve Jisung, birbirlerine kocaman gözleriyle döndüler.
"FLORA ÖĞRETMEN ÇOK HAVALI!" diye bağırdı Bada, onu omuzlarından tutarak sarsarken.
Jisung ise kendisini tokatlamakla meşguldü.
"İMZA ALMAM GEREK! İMZA! İMZA! İMZA!"

"Flora her zaman bu kadar havalı mıydı?" diye mırıldandı Renjun, Donghyuck'u dürterek.
Donghyuck ise tuhaf bir gülümsemeyle Flora'ya bakarken donakalmıştı.

Daphne ve Nabi, asker edasıyla onun arkasında dururken, Mark ve Chenle ise dizlerinin üzerine çözmüş, Flora'ya doğru ibadet eder gibi eğilip kalkıyorlardı.

Bir de Lee Jeno vardı tabi...

O ise öfkeden seğiren gözüyle başbaşaydı.

"BENİM KİMSEYE KENDİMİ KANITLAMAYA ÇALIŞTIĞIM YOK, NE ALACAKSAN KALK KENDİN AL, KARŞINDA HİZMETÇİN Mİ VAR APTAL?"





love will tear us apart ➵ lee jeno✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin