3

1.1K 120 65
                                    

3: ❝Team❞

"Ulan..." diye mırıldandı Jisung, terleyen ellerini pantolonuna silerken.
"... Çok heyecanlandım!"

"Sence hepsi gelecek mi?" diye sordu ayaktaki Jisung'ın aksine sandalyede oturan Bada.

Jisung dudaklarını büzerek omuz silkti.
"Bilmiyorum. Zaman kaybı olacağını düşünerek bizi göndermek için evet demiş olabilir ve gelmeyebilirler." dedi, bir nefes vererek.

Bada, tek elini onun koluna koyduğunda, Jisung şaşkınca, kendisine aşağıdan bakışlar atan kıza baktı.
"Sorun değil, eğer olmazsa üzülme, tamam mı? Babana sözünü yine tutacaksın, gerekirse tek kişi olarak. Hatta..."
Kaşları hafifçe çatıldı ve tek elini yumruk yaparak havaya kaldırdı.
"... Hatta senin için hip-hopa başlarım ve beraber katılırız!"
"Bada!" diye bağırdı Jisung, ona gülümseyerek.
Bada, ona hafifçe gülümsedi ve başını önüne eğdi.

"Asla yalnız olmayacaksın."

Onları sessizce izlemekte olan Donghyuck, hafifçe gülümsedi ve yanındaki Mark'a bir anda kolunu atarak onu korkuttu.
"İkinizin de hiçbir şey için korkmasına gerek yok, en kötü ihtimalle diğerleri gibi kalabalık, göz alıcı bir grubumuz olmasa bile dördümüz beraber katılırız. Mark ve ben biraz müzik de yapıyoruz hem, profesyonel sayılmaz ama... İş görür." dedi, onlara göz kırparak.

Jisung, hayran bakışlarla ona iç çekti.
"Donghyuck hyung, resmen bir baba gibisin!"
Donghyuck, utanarak saçlarını karıştırdı ve hafifçe güldü. Ta ki Mark Lee homurdanana kadar.

"Daha çok anne gibi."

"Ne diyorsun şerefsiz?" diye bağırdı Donghyuck, onu pataklamaya başlamadan önce.

O ikisinin tartışması, gıcırdayarak açılan kapı yüzünden bıçakla kesilmiş gibi sonlandığında, Zhong Chenle, elleri cebinde, rahat adımlarla içeri girdi.

"N'aber?"

"Hoşgeldin, geçsene." dedi Donghyuck, ona boş konferans salonunda herhangi bir yeri göstererek.

Anında Donghyuck'tan kaçarak Bada ve Jisung'ın ortasına sığınan Mark, gözüyle o ikisine Chenle'yu gösterdi.
"Zhong Chenle, ikinci sınıf, Çinli. Pek esnek olduğu söylenemez ama uzun yıllar Çin Halk Dansı yapmış, bu da balede ona avantaj sağlıyor. Ülkesinin en büyük dans kulübünde, on ile on beş yaşları arasında olmak üzere, liseye geçene kadar, tam beş yıl dans etti..."
Hafifçe gülerek Jisung ve Bada'nın çığlık çığlığa bağırmasına neden olacak o cümleyi söyledi.
"... Büyükler takımında."

"BİR İNSANIN BU KADAR İYİ OLMASI MÜMKÜN MÜ?" diye bağırdı Jisung, her an ağlamaya başlayacak gibi bir ifadeyle.

Bada ise bir Chenle'ya, bir Mark'a bakarak, anlamsız birkaç çığlık atmış ve küt diye bayılmıştı.

Mark, şaşkınlıktan kocaman açılmış gözleriyle tek elini ona doğru uzattı.

"Hey! İyi misin?"

Mark ve Jisung'ın Bada'yı yerden kaldırdıkları sırada içeri giren, biri kız diğeri erkek iki kişi, gülümseyerek Donghyuck ve Mark'a ellerini kaldırdılar.

"Uzun zaman oldu, ha?" diye mırıldandı uzun, siyah saçlı kız, yüzündeki gülümseme yavaşça büyürken.

"O..." diye fısıldadı Bada, şaşkınca.
Jisung başını sallayarak onu onayladı.
"Evet, o. Gerçekten o."

"Merhaba, Daphne." dedi Mark, Bada'yı tutmadığı, boştaki eliyle ona selam vererek.
Ardından gözlerini kızın yanındaki çocuğa çevirdi.
"Merhaba Renjun!"

love will tear us apart ➵ lee jeno✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin