17: ❝I'll Carry You❞
Jeno ve Flora, normalin aksine sessizlerdi. Hava kararmış, Jeno ısrarla Flora'nın çantasını kendi çantasının yanına takmış, onu eve bırakıyordu. Flora'nın daha önce hiç dansı yarıda kestiğini görmemişti ama bugün sanki bir sıkıntısı varmış gibi antrenmanı bölerek yerine oturmuş ve gün boyu orada durmuştu.
"İyiyim..." dedi Flora, kendisine yandan yandan bakan çocuğa doğru.
Kaşlarını çatarak başını önüne eğdi. Gerçekten zayıf olmaua hiç tahammülü yoktu.
"... Sadece ulusallara bir haftadan az kaldı ve ben bu birkaç günde dans etmek istemiyorum, beni strese sokuyor."
Jeno, omuzlarını silkerek başını önüne çevirdi.
"Ben bir şey demedim."Flora ona alay eder gibi güldü.
"Demedin tabii..." diye mırıldandı, kendi kendine.
"... Gözlerin hiç öyle demiyor ama."Diğerleri eve gideli birkaç saat oluyordu, Daphne zaten Jaemin'le buz pateni ulusallarına çalıştıkları için son birkaç gündür yalnızca sabahları çalışıyordu. O ikisi ise pratik odasında kalmışlar ve Jeno'nun dönüşleri üzerinde biraz daha çalışmışlardı.
"Daha yeni fark ediyorum da, daha önce seninle hiç pratik dışında konuşmadık." dedi Jeno, hafif bir gülümsemeyle.
Flora ona omuzlarını silkti.
"Benim suçum değil, sen hep benden nefret ettin."
Jeno şaşkınca ona baktı.
"Ne? Ben senden hiç nefret falan etmedim!" diye bağırdı, başını iki yana sallayarak.
Elleri cebinde yürümeye devam eden Flora, hafifçe güldü."Aptal, bencil ve insanların övmesine muhtaç bir kız çocuğuyum, yeteneğim sende olsaydı şimdiye çoktan büyükler takımında olurdun, değil mi? Benim için hep böyle söylüyorsun, benden gerçekten nefret etmediğini söyleyebilir misin?"
"Söyleyebilirim..." dedi Jeno, onun önüne kolunu uzatarak Flora'yı durdururken.
Kızın bedeni yavaşça kendisine döndüğünde, Jeno ona başını salladı.
"... Sana öfkeliyim ve kırgınım çünkü bir anda dans etmeyi bırakarak okulunu yüz üstü bıraktın, işin kötü yanı seni asla affetmeyeceğim. Ama senden asla nefret etmedim çünkü sana saygı duyuyorum, üstelik buna hakkım yok, güvenilir birisi olmasan da kötü bir insan değilsin. Sen varken Taeyong o kadar da kötü değildi, bir nevi her şeyin sorumlusu sensin, onu yarı yolda bıraktığın için canavarlaştı. Ben ve diğer kulüp üyeleri de daima Taeyong'un bencil ışığının gölgesinde kaldık. Şimdi sakın geri dönüp ulusallara katılmamız için bize yardım ediyorsun diye kendini aziz falan sanma, kendi pisliğini temizliyorsun bir nevi. Ama yine de... Hayır, senden nefret etmiyorum."Flora, dolmaya başlayan gözlerini onun yüzünden çekti ve hafifçe gülerek ceplerindeki ellerini ağlamamak için sıktı. Taeyong'u ya da takımı yarı yolda bıraktığı falan yoktu, sakatlanmıştı. Zorundaydı. Yine de Jeno haklıydı, kendi pisliğini temizliyor, Mark ve Donghyuck'a hak ettikleri spot ışığını ilk ve son kez vererek vicdanını rahatlatmaya çalışıyordu.
"İyi." dedi Flora, yalnızca.
Ardından ona arkasını dönerek yürümeye devam etti.
Jeno ona öfkeyle gülerek ellerini beline koydu.
"İyi mi? Sadece iyi mi?" diye bağırdı, arkasını dönmeye zahmet bile etmeyen kıza doğru.O kadar şey söylemişti ve Flora, sadece bunu mu söylüyordu?
İyi.
"Ya!" diye bağırdı, onu beklemeyen kıza doğru.
Onun arkasından koşmaya başlasa iyi olacaktı çünkü adi hatun çok hızlı yürüyordu.
"Ya! Beni bekle! Flora Park!""Eğer..." diye bağırdı Flora, bir anda duraksayarak arkasına dönerken.
Koşmaya başladığı için nefes nefese kalan Jeno, duraksayarak ona baktı. Yanakları kızarmaya başlamıştı yine, Flora son zamanlarda ne kadar üşüyordu böyle?
"... Dans etmeyi bırakmamın sebebini öğrenseydin, beni affeder miydin?"Jeno, onun ani sorusu karşısında duraksadı. Gözleri düşünür gibi havalandı, ardından onaylar gibi bir mırıltı çıkartarak başını onaylar gibi salladı.
"İyi..." dedi Flora, başını sallayarak.
Ona tekrar arkasını döndü.
"... Ulusallara çıktığımızda, performanstan hemen sonra sebebi kendi gözlerinle görmene izin vereceğim ama bana söz vermen gerek."
"Ne hakkında?" diye sordu Jeno, onun yanında yürümeye başlarken.
Flora, Jeno'nun soğuktan dolayı olduğunu tahmin ettiği dolu gözlerini Jeno'ya dikti.
"Bana kızmayacaksın."
Jeno'nun kaşları hafifçe çatıldı. Suratı ise aklı karışmış bir ifadeyle buruşmuştu.
"Ne? Niye sana kızayım ki?"
Flora yüzündeki alaylı gülümsemeyle ona baktı."Jeno, sana bir sır vereyim mi? Aslında sen de Taeyong gibisin. O sahneye çıkmaya beni bir nevi sen zorladın, o yüzden bahanemi öğrendiğinde pişman olmaya hakkın yok. Yine de sorun değil, senden nefret etmeyeceğim..."
Sesi kendisi bile duyamayacak kadar kısıldı.
"... Edemem zaten.""Dediklerinden hiçbir şey anlamıyorum." dedi Jeno, başını iki yana sallayarak.
Flora ona gülümsedi ve omuzlarını silkti.
"Her neyse, dediğim gibi, ulusallardan sonra sana sebebini söyleyeceğim."
Jeno, ona doğru yandan bir bakış atarak başını salladı."İyi. Kabul."
Flora ona başını salladı.
"İyi."
O ikisi arasında tekrar bir sessizlik olduğunda, Jeno hafifçe yerinde kıpırdandı. Gözleri Flora'ya kaydı, bir tuhaf yürüyordu. Sanki sekiyor gibiydi.
"Yoruldun mu?" diye sordu, onu dirseğiyle sürterek.
"Biraz." dedi Flora, ağrıyan bileğinin üzerinde tekrar sekerken.Evi okula hatrı sayılır derecede uzaktı, bileğinin ağrıması çok normaldi.
Jeno, bir anda elini onun beline koydu.
"Ne yapıyorsun?" diye sordu Flora, çatık kaşlarla.
Jeno ona göz kırptı.
"Daha yapmadım."
Diğer elini de Flora'nın dizlerinin arkasına koyarak kızı kucağına aldı.
"Hah! Şimdi yaptım."Flora korkuyla kollarını onun boynuna sardığında, Jeno ona gülümseyerek yürümeye başladı.
"Jeno saçmalama, indir beni yere!" diye bağırdı Flora, kocaman açılan gözleriyle.
Korkuyla aşağıya doğru bakındı.
"Düşeceğiz, belini ağrıtacaksın, hafif değilim."
"Sus, aptal." diye azarladı Jeno onu.
Çatık kaşları anında gülümsemesinin yerini almıştı."Başımı ağrıtıyorsun. Uyu."
"Ha?" diye mırıldandı Flora, şaşkınca.
Jeno gözlerini devirdi.
"Hiç uyumuyorsun belli ki, bugün seni öğle arası pratik odasında uyurken gördüm, hem de seni geçen hafta uyumaman için uyardığım soğuk zeminde. O yüzden uyu. Gerekirse yatak odana kadar seni taşıyacağım."
Flora sorar gibi ona baktı. Suratına bir gülümseme yerleşmiş, kaşları hafifçe kalkmıştı.
"Gerçekten mi?"
Jeno onaylar gibi başını salladı.Flora ona gülümseyerek başını onun omzuna yasladığında, Jeno göz ucuyla onun suratına baktı. Mor göz altları ve kızarık gözleri yorgun olduğunu gayet belli ediyordu ama Jeno onun başını koyduğu anda uyumasını kesinlikle beklemiyordu. Dudakları hemencecik aralanmış, suratında huzurlu bir ifade belirmişti. Gerçekten yorgun olmalıydı.
"İyi geceler, aptal." diye mırıldandı Jeno, ona gülümseyerek.
Ardından sonradan pişman olacağını bilse de onun uyuyor oluşundan yararlanarak Flora'nın kızarık burnuna bir öpücük kondurdu.
![](https://img.wattpad.com/cover/234668930-288-k577455.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love will tear us apart ➵ lee jeno✔️
FanfictionNCity Akademisi'nin ana dansçılarını mezun etmelerinin ardından hiçbir zaman parlama şansı bulamamış Mark Lee ve Lee Donghyuck, yeteneklerini kanıtlamak için dans kulübünü tekrar bir araya toplamaya karar verir. Hem de eskisinden de güçlü bir ekiple...