Güzel bir ilişkimiz vardı.
Doğduğumuz andan itibaren Jimin ile beraberiz diyemezdim çünkü onunla sadece yedi senedir tanışıyordum fakat bana sanki çok daha uzun senelerdir tanışıyormuşuz gibi hissettiriyordu. Busan'a ayak bastığım ilk an, her zaman kendine belayı çeken biri olarak daha ilk dakikalarda kaybolmuş ve dedemin evini asla kendi irademle bulamayacağımı anlayınca da geçtiğim sokaktaki dükkanlardan birine girmekte karar kılmıştım. Tam anlamı ile rezildim, biliyorum.
İçerisine girmiş olduğum dükkan küçük bir kafeydi ve kasanın başında duran siyah saçları olan çocuk ile aynı yaşta olduğumuzu düşündüğüm için soru sormak konusunda daha da cesaretlenmiştim. Bazı insanların aksine yaşıtlarından çekinen biri değildim ve bu bende olan en iyi özellikti belki de.
Gördüğüm kadarıyla içeride kimse olmadığından dolayı yanına ulaşarak nezaket açısından gülümseyerek çekingen bir sesle merhaba dediğimde bakışlarını telefonundan kaldırarak bana bakmış ve sadece "Eğer masalardan birine oturursan siparişini almaya geleceğim zaten" diyerek kaba bir giriş yapmıştı. O zamanlar bir insanın neden hayatında ilk kez gördüğü biriyle daha ilk saniyelerinde bu kadar kaba bir ses tonuyla konuşma gereği duyardı bilmiyordum ama ilerleyen zamanlarda öğrenmiştim. Yani Jimin'in aslında böyle biri olduğunu zamanla anlamıştım, yeniliklere açık değildi ve bunu belli etmekten asla çekinmezdi.
Onun kaba ifadesine bir süre şaşkınlık içerisinde baksam dahi gülümsemeye devam etmiştim fakat içimden, "Kimsenin neden bu kafeye uğramadığı belli" diye geçirmeden edememiştim, ne yapabilirdim ki, bu konu beni oldukça rahatsız etmişti.
Birbirimize bakmaya devam ederken o daha çok yüzünde, bu çocuk ne zaman karşımda dikilmekten vazgeçip beni rahat bırakacak ifadesini taşıyordu fakat o gün şansına küsmesi gerekmişti sanırım çünkü onu yedi sene boyunca gerekmediği sürece asla bırakmamıştım. On altı yaşında olan bir çocuk o zamanlar ne kadar yapışkan olabilirse ben de Jimin'e karşı aynı şekilde yapışmıştım. Kolay olup olmadığı hakkında ise konuşmak dahi istemiyordum.
En sonunda daha aylar öncesinde anne babama haftalarca ağlayarak zorla aldırdığım telefonumu cebimden çıkararak babamın bana attığı yerin adresini ona gösterdiğimde kaşlarını çatarak bana bakmış olmasına o zamanlar küçük beynim anlam verememişti, çünkü Park Jimin'in aslında dedem ile yaşadığını bilmiyordum. Hatta asıl bombayı duymaya hazır mısınız? Değilseniz bile umurumda değil çünkü kaybolduğum gün yanlışlıkla dedemin sevimli kafesini bulduğumu tabii ki de sizlere söyleyeceğim.
Jimin oldukça durgun ifadesi ile orada yaşıyorum dediğinde o zamanki çocuk aklımla dedemin bize haber vermeden tekrar evlenerek çocuk yaptığını düşünmüştüm ve takdir edersiniz ki bu imkansız bir şeydi. Sonuçta eğer evlenerek bir çocuk yapmış olsaydı muhtemelen ben o çocukla aynı yaşta olmazdım çünkü bilirsiniz ki yaş problemleri böyle işlemiyordu. Hem bazı dedeler güzeller güzeli eşlerini her zaman çok severlerdi ve benim dedemde onlardan biriydi işte, eşini gerçekten çok severdi ve o öldükten sonra tek başıma yapamam diyerek hiç evlenmeyi düşünmemişti.
Jimin'in onunla yaşamaya başlaması ise tamamen tuhaftı çünkü ailesi Busan'lı olsa bile buralardan ayrılarak başka bir yere yerleşmişlerdi fakat Jimin kıyametleri kopararak buradan asla gitmeyeceğini ve eğer onu zorla götürürlerse de kendi başına geri döneceğini söylemişti, yani daha doğrusu bu olay bana böyle anlatılmıştı. Tüm bunlar olurken ise o sadece on beş yaşındaymış bu yüzden ailesi onu çok ikna etmeye çalışmıştı fakat en sonunda yapamayınca onu dedemin yanında yaşaması için zorda olsa bırakmışlardı. Jimin o yaz dedemde kalmış ve kışın tekrar ailesinin yanına gitmişti tabii ki, her zaman orada kalamazdı sonuçta, bir nevi dedemin yanında yazlık eleman gibi çalışıyor ve sezon kapanınca ailesine dönüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRANDPA'S HOUSE | yoonmin
Fanfiction"Ay bu gece çok güzel" diye mırıldanmış olan Jimin'i duyduğumda üzerimizde olan örtüyü biraz daha kendime çekiştirmiş ve dudaklarımda bulunan minik gülümsemenin yerini biraz daha utangaç bir tebessümün almasına izin verirken başımı kaldırarak tam te...