"Kapıyı sen çal ben arkanda duruyorum" diyerek kendimi Jimin'in arkasında gizlemeye çalıştığım sırada elimdeki keklerin bulunduğu küçük pakete sarılmıştım. Jimin beni dinleyerek kapıyı çaldığında ilk başta kimse gelmemişti bu yüzden biz yeterince yüzsüz insanlar olduğumuz için saatin çok erken olduğunu umursamadan bir kez daha kapıyı çalmıştık.
Bu sefer birini uyandırmış olacağız ki içeriden gelen ayak seslerini duymamızın üzerine Hoseok bir eli dağılmış saçlarındayken esneyerek kapının ardından belirmişti bu yüzden Jimin'in arkasından çıkarak "Günaydın" demiştim.
Kapalı olan gözlerini açmaya zorlayarak en sonunda bize doğru bakmış ve gülümseyerek "Günaydın" demişti bu yüzden Jimin'in yanından geçerek ayakkabılarımı kapının önünde çıkardıktan sonra içeriye girmiş ve Jungkook'un odasına doğru ilerlemiştim.
Elimdeki pakette bulunan keklerin sıcaklığı hâlâ ellerimi ısıtırken paketi bir elime almış ve arkamdan gelen ikisine omuzumun üzerinden baktıktan sonra boştaki elimle kapıyı açarak içeriye girmiştim.
Odaya girdiğim gibi Jungkook'un kendi kokusu burnuma geldiğinde elimdeki paketi hasar görmeyeceği bir yere koymuş ve evde boş odalar olsa bile, muhtemelen onlar sabaha kadar video oyunu oynadıkları için Hoseok uyuyabilsin diye yere sermiş oldukları yorganların üzerinden atlamıştım.
Her gün sabaha kadar nasıl oyun oynayabiliyor olduklarını hiç anlamıyordum ama bu aptallar hep aynı şeyi yapıyordu işte.
Götünü devirmiş uyuyan Jungkook'un üzerine kendimi atarken hareket edemesin diye kollarımı da etrafına sardığımda gözlerini açmadan sızlanmış ve "Yoongi git başımdan" demişti bu yüzden gülerek saçlarını yüzünden çektiğim sırada "Nasıl bildin?" diye sormuştum.
"Kahinim ben."
"Tabi öylesin, ben de Scarlett Johansson'ın eşiyim zaten" diyerek Jungkook'un üzerinden kalkarken yine fazla uzağa gitmemiş ve yanına uzanmıştım. "Erkeklerden hoşlandığını hatırlatmamı istemezsin" diyen Jimin'i duyduğumda ona doğru dönmüş ve "Erkeklerden hoşlanıyorum ama o kadın ile bir şansım olsaydı erkekleri değil de onu seçerdim" diye gayet net bir cevap vermiştim.
"Kim olursa olsun yine mi onu seçerdin?" dediğinde gülümseyerek başımı sallamış ve "Evet, onu seçerdim" demiştim.
"Aşk olsun bebeğim, beni bırakıp o kadına mı gideceksin şimdi?" diyerek ağlıyormuş gibi yapan Jungkook'un yanından ayrılıyormuş gibi yataktan kalkarken olmayan göz yaşlarımı silmiş ve "Ben seni hiç sevmedim ki" demiştim.
"Oha, öyle direkt yüzüme de söylemezsin yani" diyerek sırtını yatağın başlığına yaslamış olan Jungkook'a gümrükten sonra Jimin'in elindeki paket ile birlikte bana gülümseyerek baktığını görünce ona doğru dönmüş ve "İkram etmeyecek misin?" diyerek yerdeki yorganların üzerinde oturan Hoseok'un yanına oturmuştum.
"Dürüst olmak gerekirse hayır" diyen Jimin'in ne yapmaya çalıştığını bildiğim için gülümsememi saklamaya çalışıyordum. Normalde Jimin kekleri hemen Jungkook'a verseydi o manyak bu işte bir terslik olduğunu anlardı bu yüzden Jimin normal davranmaya çalışıyordu.
"Ne demek hayır. Neden elinizde öyle bir şeyle sabahın köründe buraya geldiniz o zaman?"
"Jimin beni çok erken uyandırınca siz de uyumayın istedik" diyerek Hoseok'un yastığını kendime çekerek Hoseok'un bacağına doğru yaslamış ve başımı yastığa koymuştum.
Sorun olmazdı çünkü biz arkadaştık değil mi?
"Yanıma gel de bunu al benden Yoongi, Jungkook'un ulaşamayacağı bir yerlere koy."
"Manyak mısın git sen koy, bir de ayağına çağırıyor ya."
"Onun derdi başka" diyen Hoseok'u duyunca kapalı olan gözlerimi açarak etrafıma bakınırken Jimin gülmüş ve "Neymiş benim derdim, söylesene" derken elindeki paketi gözüne çarpan ilk yere bırakmıştı.
"Senin derdin benimle. Ne zaman Yoongi ile yakın olsak onu benden uzaklaştırmaya çalışıyorsun. Bu durum seni neden bu kadar ilgilendiriyor bilmiyorum ama arkadaşız diyoruz yine de inanmıyorsun." Yavaş yavaş gerilen ortamdaki soğukluğu hissedince başımın altındaki yastık ile birlikte Jungkook'un olduğu tarafa doğru kaçmıştım.
"Eski sevgiliden arkadaş olduğu nerede görülmüş?
Hem de bu eski sevgili daha birkaç hafta öncesine kadar hâlâ çok sevdiğini söylerken nasıl bir anda arkadaş olduğunuzu söyleyebiliyorsun?
Hangi sözün yalan acaba, onu sevdiğin mi yoksa arkadaş olarak gördüğün mü?" Jimin bunları söyledikten sonra Hoseok ayağa kalktığı sırada "Ne duymak istiyorsun ki?" demişti."Bilmem, belki de gerçekleri."
Hoseok başını salladıktan sonra "Asıl ben senden gerçekleri duymak istiyorum" dediğinde Jimin'in de ayağa kalkması yüzünden yanlarına giderek ikisini de yerlerine geri göndermek istiyordum fakat böyle bir şey yaparsam arada kalan ben olacakmış gibi hissediyordum.
"Aklından geçenleri söyle de nasıl davranmamız gerektiğini bilelim" diyerek tekrar konuşan kişi Hoseok olduğunda onu ilk kez böyle alaylı bir şekilde konuşurken duyuyordum. Yine bir anda ikisi de yükselmişti ve açıkçası bu yüzden hiç iyi şeyler hissetmiyordum.
"Biliyor musun, bu zamana kadar sana fazla bile dayandım" diyen Jimin Hoseok'un giydiği tişörtün yakalarından tutarak kendine çektiği gibi yüzüne vurduktan sonra ellerini tekrar kendine çektiğinde hızla ayağa kalkarak onlara ulaşmak istediğim sırada Jungkook tişörtümü tutarak gitmemi engellemişti.
Hoseok dudağının kenarında baş parmağını gezdirdikten sonra parmağına bulaşan kırmızılığa bakarken gülmüş ve omuzlarını silktikten sonra "Ona aşıksın değil mi? Normal davranmıyorsun çünkü" derken o da geri durmamış ve Jimin'in üzerine giderek aynı şekilde vurduğunda Jungkook'un elini iterek onlara ilerlediğim sırada Jimin'in "Evet!" diye bağırdığını duyunca olduğum yere çakılmış gibi olmuştum.
Böyle bir tepki verip bunu söylemesini beklemiyordum.
Tekrar saçma laflar etmeye başladıklarında yanlarına yaklaşarak ikisinin göğsüne de elimi koyduğum gibi "Yeter!" diyerek ikisini de iki yana ittikten sonra aralarından geçmiş ve "İkinizin de her zaman her ortamı mahvetmesinden bıktım artık!" demiştim.
Saçma şeyler yüzünden her zaman böyle davranmaları gerçekten rahatsız ediciydi artık, oturup düzgün bir şekilde normal şeyler yapamıyorduk asla.
Tamam birbirlerinden hoşlanmıyor olduklarını biliyordum, bunu anlamamak için gerizekalı falan olmam gerekirdi ama yine de insan çoğu zaman olmasını istediği şeyleri hayal etmek istiyordu.
"Halinize bakın ya! Şimdi Jungkook'un annesi veya babası neler olduğunu sorarak içeriye girse ne söyleyeceğiz? Yaptığınız şeyin gerçekten mantıklı olduğunu mu düşünüyorsunuz?"
"Yoongi doğru söylüyor, oyuncağını paylaşamayan çocuklar gibi davranıyorsunuz bu yüzden en sonunda oyuncak ikinizin arasında parçalara ayrıldığında ona ikiniz de sahip olamayacaksınız" diyen Jungkook kesinlikle haklıydı.
Böyle yaparak ne yapmaya çalışıyorlardı hiç anlamıyordum fakat bu iş böyle gitmeye devam ederse sahiden de Jungkook'un bahsettiği oyuncak gibi parçalara ayrılacaktım.
Bu yüzden daha fazla laf anlatmak yerine geriye dönerek odadan çıkmaya hazırlanırken aklıma gelen şey ile birlikte tekrar geriye dönmüş ve "Jungkook sen de o keklerden sakın yeme olur mu, yanlışlıkla tuz katmışız" dedikten sonra odadan, hatta kimseye görünmeden direkt evden çıkmıştım.
Ya ikisini aynı ortamlarda asla bir daha birleştirmeyecek ya da ben bundan sonra onlar ile gezmeyecektim.
Acaba bu sene eve erken dönsem bu durum dedem için sorun olur muydu?
Yoongi🥺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRANDPA'S HOUSE | yoonmin
Fanfic"Ay bu gece çok güzel" diye mırıldanmış olan Jimin'i duyduğumda üzerimizde olan örtüyü biraz daha kendime çekiştirmiş ve dudaklarımda bulunan minik gülümsemenin yerini biraz daha utangaç bir tebessümün almasına izin verirken başımı kaldırarak tam te...