36• Yüzüm birbirine girmiş gibiydi•

486 78 73
                                    

"Jimin şunları yemeyi kes artık, bitirdin hepsini" diyerek Jimin'in eline vurduğumda elindeki krakerlerden birini yine ağzına attığı için arkamda kalan sandalyeye oturarak yüzüne bakmaya başlamıştım. Marketten aldığımız şeylerin paketlerini açarak tabaklara yerleştirdiğim sırada Jimin neredeyse bir paket krakeri ben ne dersem diyeyim yemişti bu yüzden ona gerçekten sinirli hissediyordum.

"Tamam ya tamam, yemiyorum."

"Bitirdin zaten" diyerek neredeyse boş olan tabağı önüme çektiğim sırada yüzümü masaya yasladığım ellerime doğru gömmüştüm. "Küçük çocuklar gibisin, yanında hiçbir şey yapılmıyor gerçekten Jimin."

Kollarını iki yana açarak bana dönerken, "Özür dilerim hadi gel" dediğinde kollarını geriye itmiş ve önünde duran tabağı tekrar önüne iterken, "Al ye hepsini, aç köpek" demiş ve oturduğum yerden kalkarak geri kalan birkaç şeyi çıkarmıştım.

Hiç hesapta yokken bir anda şu sözde pijama partisi olayı çıktığı için mutluydum gerçekten ama Jimin yine Jiminliğini konuşturarak sinirlerimi bozmuştu. Ne çenesi ne de elleri rahat durmamıştı kaç saattir bu yüzden ciddi anlamda daralıyordum.

"Minik kedim bana sinirlenmiş de dudaklarını büzerek iş mi yapıyormuş" diyerek tezgahın boş kalan yerine oturan Jimin'e bakarken bir de gözlerimi devirmiş ve "Sen neden içeride oturmuyorsun ki? Neden peşimde dolanıyorsun?" diyerek elime aldığım paketleri çöpe atarken hazırladığım şeyleri de almış ve içeriye geçmek için ilerlemiştim.

Geri kalanları alarak peşinden gelen Jimin ise benim görmediğimi sanarak hazır kurabiyelerden birini ağzına attığı sırada, "Peşinden koşmayı seviyorum" dediği için alay eder gibi gülmüş ve kelimeleri ağzımın içinde yuvarlarken "Peşimden koşmayı seviyormuş yalancı" diye mırıldanmıştım.

"Bence biz onları beklemeyip yiyelim ya, ne gerek var ki beklemeye."

"Yedin zaten Jimin, az önce mutfakta dünyayı yedin daha ne yiyeceksin?" Derken koltuğa oturduğumda Jimin elindekileri bırakarak bana dönmüş ve "Sen bana cidden sinirlendin sanırım" demişti bu yüzden bunu şimdi mi anladığını sormamak için kendimi zor tutmuştum.

"Hazırlayıp köşeye bıraktığım tüm krakerler ben tekrar arkamı dönene kadar bitiyordu Jimin, iki kere tekrar farklı paket açtım senin yüzünden." Kucağıma çektiğim yastığa başımı koyarken kapı sesini duyduğumda Jimin'e doğru bakmıştım bu yüzden o ayağa kalkarak kapıyı açmaya giderken ben kucağımdaki yastıkla birlikte öylece oturmuştum.

"Çok özlemişim burayı, bu gece aranızda yatacağım" diyerek salona girdiği gibi kendini yanıma doğru atan Jungkook'un büyük bedeninden bacaklarımı kurtardığımda geriye çekerek başını kucağımdaki yastığa doğru koymuştu.

"Ciddi söylüyorum seni çok özledim" dediğinde saçlarını geriye çekerek yüzüne bakmış ve "Belli, o yüzden hiç gelmedin yanımıza" diyerek çaprazımızda kalan Hoseok'a gülümsemiştim.

"Ya sizin aranız öyle çok iyi olmayınca ben bir süre ortada gözükmeyeyim ki işler benim başıma patlamasın dedim" diyerek ciddi bir şekilde yüzüme bakmaya devam ettiği için gerçekten bu konuda doğruları söylediğini anlamak gülmeme sebep olmuştu. 

"Neden senin başına patlasın ki?"

"Bilmem, öyle hissettim" demesi ise gülerek yanaklarını sıkmak istememi sağladığı sırada aklıma gelen şey ile birlikte Hoseok'a dönerken, "İstediğim şeyi getirdin mi?" dediğimde gülerek başını sallamasıyla birlikte Jungkook kaşlarını çatarak başını kaldırdığı gibi Hoseok'a bakmıştı. "Ben görmeden ne getirmiş olabilirsin ki?"

"Sen görmeden evini bile oradan başka bir yere taşırım ben Jungkook" dediğinde Jimin gülerek kraker tabağını kucağına çektiği için onun bu haline gözlerimi devirmiş ve "Al hepsi senin olsun tamam mı Jimin" diyerek Jungkook'u biraz daha itmiştim.

"Al işte bak yine bana patladı bu iş" diyerek gülen Jungkook yüzünden "Özür dilerim" derken gülmeye başladığımda Hoseok cebine sığdırmış olduğu saç bandını çıkararak bana fırlatınca Jungkook'a gitmesine izin vermeden havada yakalamış ve "Tutun şunu" diyerek koltuktan kalkmıştım.

Jimin elindeki tabağı bırakarak Jungkook'un kollarını tuttuğunda Hoseok da bacaklarını tutmuş ve kaçmasına izin vermemişlerdi.

Bu saç bandını asla Jungkook'un başında görmediğim için çok merak ediyordum bu yüzden itiraz ederek bir şeyler söyleyen Jungkook'u umursamadan elimde tuttuğum saç bandını başına geçirmiş ve güzelce düzelttikten sonra, "Bırakabilirsiniz" diyerek geriye çekilmiştim.

Serbest kalmış olan Jungkook ölü balık gibi bana baktıktan sonra "Mutlu musun?" demesiyle hızlıca başımı sallamış ve "Çok sevimli olmadı mı?" Diyerek diğerlerine bakmıştım.

Jungkook'a yaptığım bu hainliğin üzerine beni de aynı şekilde yakalayarak yüzüme saçma şeyler çizmeye başlamasalardı eminim ki daha mutlu olurdum çünkü şu anda aynaya bakıyordum ve yüzümün nasıl geçeceğini gerçekten hiç bilmiyordum.

Yüzüm birbirine girmiş gibi görünüyordu.

Diğerlerini içeride bırakarak bir süre boyunca yüzümdeki kalem izlerini çıkarmaya çalışmak cildimin acımasını sağlamış olsa bile tekrar banyonun kapısına gelen Jimin'i içeriye geri göndermiş ve tamamen yüzümü temizledikten sonra kızarmış olan yüzümle yanlarına geri dönmüştüm.

Hiçbiriyle konuşmayacaktım.

Tüm o kalem izlerini çıkarmak yüzümü acıtmıştı bu yüzden yanıma yaklaşan Jungkook'un yüzüne elimi koyarak onu geriye itmiş ve "Küstüm ben sizinle git başımdan" demiştim.

"Ama sende bana yaptın."

"Aynı şey değil Jungkook, şu yüzümün haline bakın ya kızardı hep. Sizin yüzünüzden ne hale geldim" dediğimde Jimin ayağa kalkarak içeriye geçtiğinde, "Hoseok sana da kızdım ya, senin kullandığın kalem geçmedi bir türlü. Bir anda nereden buldunuz zaten o kalemleri" derken parmaklarımı yüzümde gezdirmeye başlamıştım.

Jimin geri geldiğinde Jungkook ile aramıza oturmuş ve "Bana dönsene" demiş olsa bile çenemi tutarak yüzümü kendisi çevirmişti.

Yanında getirdiği krem her neyse onu sürmeye başladığında benim için pek güzel başlamayan günün gecesi umarım daha iyi geçerdi.


Artık buraya bölüm yazasım gelmiyor gerçekten yakın zamanda bitiririm, yeni şeyler paylaşmak istiyorum

GRANDPA'S HOUSE | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin