17• Bu oyundaki tek oyuncu artık sen değilsin•

579 96 43
                                    

Kafam sanki iki yanından sıkıştırılıyormuş gibi hissettiren bir ağrı ile birlikte gözlerimi açtığımda kendi yatağımda uzanıyordum. Genelde Jimin ve duvar arasında sıkışmış bir şekilde uyandığım için bugün de o şekilde uyanmış olmak beni biraz bile şaşırtmamıştı.

Gözlerim bile daha tam açılmamışken saatin kaç olduğunu sorabilmek için kolumu kaldırarak Jimin'in omuzunu dürtmeye çalıştığım sırada tişört giymiyor olduğunu hissedince elimi kendime çekerek kaşlarımı çatmış ve başımdaki o iğrenç ağrı yüzünden alnımı ovuştururken düşünmeye başlamıştım.

Dün akşam üzeri konsere gitmiş, konser çıkışında grup üyeleri ile birlikte güzel bir akşam yemeği yemiş, ardından onların isteği üzerine daha önce de gitmiş olduğumuz bir mekana gitmiştik, sonrasında ben başım döndüğü için biraz hava almaya çıkmıştım ve sonrasında Jimin orada beni öpmüştü. Bir saniye!

Jimin sahiden beni öpmüş müydü?

Başımın ağrısının izin verdiği kadar düşünmeye çalışırken görüntüler teker teker zihnime dolduğu sırada ilk öpen kişi gerçekten de Jimin olsa bile karşılık veren kişi de benden başkası değildi.

Elimi alnıma yaslayarak derin bir nefes verdiğim sırada kafama dank etmiş olan bir ayrıntı ile gözlerim hızla açılırken aynı şekilde yatakta oturur hale gelmiş ve kıyafetlerimin hâlâ üzerimde olup olmadığına bakabilmek için kendime bakmıştım ve bunu yapmam tekrar rahat bir şekilde nefes almamı sağlamıştı.

Jimin'in neden tişörtsüz uyumuş olduğunu hiç bilmiyordum fakat az önce aklıma gelenleri dün gece yapmamış olduğumuz için oldukça rahatlamıştım çünkü eğer o kadar ileriye gitseydik ben sahiden ne yapardım hiç bilemiyordum. Sanki şu anda çok az utanıyormuşum gibi çok daha utanç verici bir hâl alırdı her şey.

Yüzümü avuç içlerime gizleyerek tüm yaşananları zihnimden silebilmek için farklı şeyler düşünmeye başladığım sırada hâlâ uzanan Jimin'in hareket ettiğini hissedebiliyordum fakat inatla yüzümü ellerimin arasından kaldırmamıştım.

"Günaydın" diyen uykulu sesi duyduğumda biraz da olsa dün geceki görüntülerden arınmış olan zihnim tekrar aynı anlar ile dolup taşmaya başladığı için şu anda yapmak istediğim tek şey bu odadan çekip gitmekti fakat onun yerine "Gün falan hiç aymadı Jimin" diyerek sızlanmıştım.

Kolumu tutarak beni kendine çevirmeye çalışırken "Sen ağlıyor musun?" dediğinde yüzümü görebilmesi için ellerimi kucağıma doğru bırakmış ve "Hayır" demiştim. "Ama belki de ağlamalıyım." Fena halde saçma hissetmeye başlamıştım, hayatımda ilk defa Jimin'in karşısında ne yapacağımı bilemiyordum. Elim ayağım resmen birbirine girmiş gibiydi ve sanki neler düşündüğümü gözlerime bakarak anlarmış gibi hissettiğim için bakışlarımı etrafta gezdirmekten başka hiçbir şey yapamıyordum.

"Neden tişört giymiyorsun sen?" diye sorduğum sırada beline kadar inmiş olan ince örtüyü iyice üzerine çekmiştim ve bunu yapmamın saçma olduğunu biliyordum çünkü daha önce defalarca kez onu tişörtsüz bir şekilde görmüştüm fakat şu anda her şey o kadar ters ve tuhaf işliyordu ki ben Jimin ile konuşurken kelimelerimi bile toparlayamıyordum.

Benim içimde verdiğim o yoğun savaşın aksine Jimin sakin bir şekilde esnedikten sonra odanın içerisine bakınmış ve "Kirlenmişti" diyerek sade bir cevap verdikten sonra yatağın içerisine tekrar gömülmüştü.

"Jimin sence de tuhaf bir şeyler yok mu?" Neden direttiğimi inanın ben de anlayamamıştım, Jimin'in konuyu açmamış olması benim için gayet iyi bir şeydi fakat ben olanları inatla gözüne sokmaya çalışıyordum resmen. "Ne gibi tuhaf şeyler?" Pekala, sanırım gerçekten hatırlamıyordu ama bu imkansızdı çünkü en az içen kişi Jimin olmuştu ve en fazla içen kişi olsa bile alkole dayanıklığı yüksekti. Çoğu zaman kolay kolay sarhoş olmaz sarhoş olsa da yaptığı şeyleri hatırlardı.

GRANDPA'S HOUSE | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin