Elimizden gelen en güzel şekilde bildiğimiz en mükemmel tarifi kullanarak sevimli bir pasta yapmamızın üzerine bir de birkaç dilimini midemize indirdiğimizde, yaptığımız işi Somi de çok beğenmiş olacak ki kocaman bir dilim pastayı da o midesine indirmişti.
Bu sefer tam istediğim gibi pastanın içerisindeki kek oldukça yumuşak olduğundan dolayı koca pastanın hepsini tek başıma yiyebileceğimi düşünmüştüm fakat geride kalan kişiler olduğu için bu imkânsız bir hayal oluyordu bu yüzden sadece iki dilim yiyerek bırakmıştım.
Normalde gün içinde pek uyumayan Somi bile pastasını yedikten sonra televizyonun karşısında kendi oyuncakları ile oynadığı sırada asla ondan beklemeyeceğimiz bir şekilde uyuyakalmış olduğu için Jimin onun uyuduğunun farkına vararak bana söylediğinde ikimiz de çok şaşırmıştık.
Somi asla kendi başına uyuyan bir çocuk değildi çünkü.
Yine de bu bizim oldukça işimize yaramış böylece de birkaç saat boyunca kimsenin peşinden koşmak zorunda kalmayarak televizyondan güzel bir film izlemiştik.
Tüm bu güzellikler ise erken saatlerde kalmıştı çünkü annesi eve geldiğinde onu gördüğü an saçma bir şekilde ağlamaya başlayan Somi yeni uyanmış olmasının getirdiği tuhaf ruh haliyle birlikte gece tekrar uyuyana kadar asla rahat durmamıştı. Bazı bebekler neden anne babalarını görünce şımarıyorlardı bilmiyordum fakat Somi böyle olmaya devam ederse ona olan sevgim azalacak ve buna hiçbir şekilde engel olamayacaktım.
Hele de biraz daha büyüdüğünde şımarık ve her şeye ağlayan bir çocuk olursa muhtemelen senede sadece bir gün onunla görüşecek ve geri kalan zamanlarda yüzüne bakmayacaktım.
Gerçekten şımarık çocuklardan nefret ediyordum.
Dün sabah dışarıya çıktığımızda oldukça uslu olan Somi'nin o günün gecesi bizi mahvettiği için onun ağlama sesleri yüzünden evdeki herkes oldukça geç bir saatte uyumuştu bu yüzden saat şu anda kaçtı bilmiyordum fakat eğer saçlarımda yavaşça gezinen parmaklar beni uyandırmaya çalışıyorsa diye söylüyorum ki çok yanlış yapıyordu çünkü o kişi böyle yapmaya devam ederse ben uyanmaz, aksine daha çok uykuya dalardım.
Tam anlamı ile uyumuyor olduğum için saçlarımdaki eli hissedebiliyor ve bu elin sahibini oldukça da merak ediyordum fakat tekrar mayışmış olduğum için gözlerimi açmak bana büyük bir eziyet olarak gelmeye başladığından aynı şekilde durmaya devam etmiştim.
Tekrar iyice uykuya gireceğim sırada Jimin'in sesini duyduğumda ilk başta kelimelerini anlayamamış olsam bile beynimde oturtmaya çalıştığımda onun şu anda yanımda bulunan kişiye "Burada ne işin var? Lavaboya gideceğini söylemiştin" demiş olduğunu biraz geç de olsa anlayabilmiştim.
Bu konuştuğu kişi kimdi veya neden buradaydı tarzında olan düşüncelerim daha aklımdan yeni geçmeye başladığı sırada saçlarımda dolanan parmakların hareketinin durmuş olduğunu hissetmek bundan huzursuz olarak kaşlarımı çatmama neden olmuştu ve bu kesinlikle isteyerek yaptığım bir şey değildi.
"Bak aklından neler geçiyor hiç bilmiyorum fakat bu olay tesadüf eseri olsa bile buraya gelerek Yoongi ile karşılaşmış olman onunla tekrar birlikte olacağın anlamına gelmiyor" diyen Jimin'in söylediklerine bakılırsa odamızda bulunan kişi Hoseok olmalıydı çünkü bu sözlerden sonra başka birinin olmasına imkan yoktu bu yüzden gözlerimi açarak konuşmaya dahil olmak istediğim sırada Jimin'in tekrar konuşmaya başlayarak "Gerçi ben bu karşılaşmanın hiç de tesadüf olduğunu düşünmüyorum fakat zor durumda kalma diye inanmış gibi yapacağım" dediğini duyduğum için uyuyormuş gibi yaparak neler konuşacaklarını dinlemek istemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRANDPA'S HOUSE | yoonmin
Fanfic"Ay bu gece çok güzel" diye mırıldanmış olan Jimin'i duyduğumda üzerimizde olan örtüyü biraz daha kendime çekiştirmiş ve dudaklarımda bulunan minik gülümsemenin yerini biraz daha utangaç bir tebessümün almasına izin verirken başımı kaldırarak tam te...