Trouvaille Fransızca şans eseri tesadüfen çok güzel bir şeyi keşfetmek anlamına gelir.
•Merhaba yine ben. Lafı fazla uzatmadan direk lafa gireceğim. Merak ettiğiniz soruları yorum olarak yazabilirsiniz.
•Medyadaki şarkı ile okumanızı tavsiye ediyorum.
•Sizi Kim Taehyung ve Jeon Jeongguk'un güzelliği ile baş başa bırakıyorum.
<3 <3 <3
Fena halde kalbim kasılıyordu. Resmen daha önce hissetmediğim bir ağrı ve daha önce hissetmediğim bir heyecan yaşıyordum. Gözlerimi ondan alamıyordum, kafamı geriye çekemiyordum ya da burnumu burnundan çekemiyordum.
Ben, ona gittikçe yaklaşıyor gibiydim hatta. Belki de o bana yaklaşıyordu bilmiyordum. Ama birkaç saniye daha Namjoon hyung gelmeseydi, burada büyük bir kaza olabilirdi...
Namjoon hyungun bize seslenmesiyle korkmuş sıkıca tuttuğum bacakları birden avuçlarımın arasından bırakıvermiştim. Taehyung hyung ise refleks olarak -her insanın yapacağı gibi- tutunmasıyla geriye doğru sendelemiştim. Tabii ki de yine düşmüştük.
Denizdeki kumlara ve sırtımı huylandıran yosunlara temas ettiğimde yüzeye çıkmak için uğraşmadım. Az önce ne olduğunu idrak edemedim.
Ben, az önce Taehyung hyungu öpecektim.
Kafamı hızla denizin altında salladığımda boynum acımıştı. Hızla ayaklarımı kuma basıp yüzeye çıktım. Derin bir nefes aldığımda saniyelerdir nefessiz kaldığımı fark etmiştim. Yüzümü hızla silip etrafıma bakındım. Gözlerim Taehyung hyungu arıyordu.
Arkamda sırtı bana dönük şekilde duruyordu. O da afallamışa benziyordu. Yüz ifadesini merak ediyordum. Bu onu rahatsız etmiş miydi?
Dürüst olmak gerekirse, ben hiç rahatsız hissetmemiştim.
İçimden tam bunları geçirirken Namjoon hyunga seslenen Jimin hyungun sesi yüzüme tokat gibi çarptı.
Ne yaptığımı sanıyordum? Ne hakla ruh eşimi görmezden gelebiliyordum ki...
Kendi kendime konuşurken Taehyung hyungun yavaşça dönmesiyle afallamıştım. Gözlerine bakmak için hazır değildim. Gözlerimi anlık kırptığımda sesini duymadığım için gözümü hafifçe açarak ona baktım. Kafasını eğmişti. Önündeki saçlarından yüzünü göremiyordum. Aramızda iki ya da üç adım vardı.
Birden tuhaf bir ağırlık çöktü üstüme.Ona yaklaşıp iyi olup olmadığını sormak istiyordum ama birden aramıza görünmez duvar örülmüş gibiydi.
Yavaşça kafasını kaldırırken ıslak saçlarından akan damlalar çenesini ve burun kemerini izleyip denize düştü. Kafasını kaldırdığında ise daha önce onu hiç böyle görmemiştim.
Sabah gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığının bin kat daha ağırıydı.
Alt dudağına hafifçe dişlerini geçirmişti. Sanki alt dudağı titriyor gibiydi... Belki de benim hayal gücümdü. Sağdaki eli ile sol kolunu dirseğinden tutuyordu. Gözleri ya doluydu ya da denizden dolayı yanmışlardı...
Ah kimi kandırıyordum? Kahverengi irisini kırmızı damarlar sarmıştı.
Birkaç saniye önce o gözlere bakmasam ağladığını bile sanabilirdim. Burnunu çekip hafifçe gülümsedi. O kadar hafif ve kısa gülümseyişti ki gülümseme olduğundan bile emin değildim. Gözlerinden gözlerimi alamıyordum. Jimin hyungun seslenmesi ile gözlerini benden kaçırarak ona döndü. İlk defa benden gözlerini kaçırdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Commuovere | Taekook | ✔
Fanfictiontaekook, yoonmin soulmate au. Commuovere: İçini ısıtan ve gözlerini yaşartan hikaye anlamına gelir. (İtalyanca) Ruh eşinin isminin teninde kazılı olduğu bir dünya hayal edin. Tanrı Jin ruh eşlerini çok sevdiği için onlara kavuşmaları için bir şans t...