Īterbú Ana Utul Sămê Akkadça dilinde çok sevdiğiniz veya saygı duyduğunuz birini kaybedince söyleniyor. Anlamı "Cennetin kucağına girdiler (düştüler.)"
•Hoş geldiniz...
•Bu bölüm geçmiş zamanı anlattığı için geçiş bölümüdür.
•Hoseok'un ağzından olacaktır.
•Şimdiden söyleyeyim hassas bir insansanız okumayın...
•Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum.
•İyi okumalar.
<3 <3 <3
4 Yıl Önce
Hoseok
Okulun ilk günüydü. Gergindim. Hiçbir dans eğitimi almadan ama büyük bir hırs ve ailemin de desteği ile dans bölümü seçmiştim. Pratik odasına girdiğimde tir tir titriyordum. Öğrenciler ile selamlaşırken heyecanım yavaş yavaş azalıyordu. Ama hala tedirgindim. Birden içeriye birisi girdi. O an tüm tedirginliğim uçup gitmişti. İlk görüşte direkt aşık olmuştum bile...
İsmini söylediği an üstüne atlamamak için zor tutuyordum kendimi. Ruh eşim dans hocamdı...
Dans hakkında ve diğer şeyler hakkında konuşmaya başladık. Konuştukça birbirimizi daha yakından tanıyorduk. Pek sabırlı bir insan değildim. Zaten ismini bilmeden aşık olduğumda benim olması için her şeyi yapmaya hazırdım.
Bir gün bir çılgınlık yapıp onu aniden öptüğümde karşılık vermesi ile dünyanın en mutlu insanı olmuştum. Sadece birkaç aydır birlikteydik ama bana ömür gibi geliyordu. Sanki yıllardır hayatımdaymış gibiydi...
5 Ay Sonra
Sabah uyandığımda deli gibi heyecanlıydım. Onunla bugün memleketime gidecektik. Onu ilk defa ailemle tanıştıracaktım. Ailemin hiçbir şeyden haberi yoktu. Ailem dans bölümüme gitmemi kendileri istemişlerdi. Tanrı'nın bize sunduğu en güzel tesadüf ikimizin de dansçı olmasıydı. İsmini tenimde taşıdığım kişinin üniversitemde dans hocam olmasını akıllarının ucundan bile geçiremezlerdi.
İkimizin de dans üzerine hayalleri vardı. Mesela eşim dans kursu açmak istiyordu. Ben de küçüklüğümden beri kendi memleketimde dans kursu açmak istiyordum. Bu hayalimi ona söyler söylemez benimle birlikte memleketime seve seve geleceğini hayatının sonuna kadar benimle o kursu işleteceğini söylemişti.
Bu benim için bir evlenme teklifinden bile daha değerliydi...
Bavulu son kez gözden geçirirken telefonuma gelen mesaj ile gülümsedim. Hazırlanmıştı bile. Bavulu kapatıp tren istasyonuna gitmek için evden çıktım. Çok heyecanlıydım. Ailem kesinlikle çok sevinecekti. Hem burada okul ve ev işleri ile uğraşırken onları çok boşlamıştım. Şimdi eve hayatımın aşkı ile döndüğümü gördüklerinde eminim ki bana kızamayacaklardı bile.
Tren istasyonuna vardığımda banklardan birinde beni beklediğini gördüm. Bağırarak ona koşmaya başladığımda gülerek kafasını bana çevirip yerinden doğruldu. Kollarını kocaman açarken şimdiden şefkatini hissediyordum bile. Bedenine sımsıkı sarıldığımda zamanın durduğunu hissettim. Çok seviyordum onu... Kendimden bile daha çok seviyordum...
Aldığı biletlere göre yerlerimize oturduk. Ailem hakkında konuşuyorduk. Elleri ellerimde dikkatle beni dinliyordu. Bazen bakışları bazen de gülüşü dikkatimi dağıtıyordu. Dikkatimin dağıldığını fark edip yanağımı severek 'Bana bu kadar aşık olduğunu bilmiyordum.' gibi şeyler söyleyerek beni utandırıyordu. Haklıydı. Onu deliler gibi seviyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Commuovere | Taekook | ✔
Fanfictiontaekook, yoonmin soulmate au. Commuovere: İçini ısıtan ve gözlerini yaşartan hikaye anlamına gelir. (İtalyanca) Ruh eşinin isminin teninde kazılı olduğu bir dünya hayal edin. Tanrı Jin ruh eşlerini çok sevdiği için onlara kavuşmaları için bir şans t...