Commuovere | Taekook | ✔

10|°La Douleur Exquise°

La Douleur Exquise Fransızca'da asla birlikte olma ihtimalinin olmadığı, imkansız birine aşık olmanın verdiği acıya, üzüntüye denir.

•Hoş geldiniz...

•Bu bölümü kesinlikle medyadaki şarkı ile okuyunuz...

•Bu bölüm kısa kısa karakter geçişleri olacak.

•Jeongguk) ve Taehyung'un ağzından okuyacağız.

•Şimdiden iyi okumalar.

•Vote ve yorum atmayı unutmayın.

<3

Taehyung

Rüyamda Jeongguk'u görüyordum. O harika gülüşünü sunuyordu bana. Hayranlıkla yüzünü incelerken çalan alarm sesi beni kendime getirmişti. Gözlerimi açmadan elimi telefonuma yaklaştırdım. Telefonu elime alıp ters bir şekilde tekrar komodine bırakırken başıma uzandım. Fena halde ağrıyordu. Omuzlarımda resmen yük vardı. Gözlerimi ovalarken nefes sesleri duyduğumu fark ettim. Bu neydi?

Gözlerimi açtığımda kollarımda uyuyan Jeongguk'u yeni fark etmiştim. Ağzım açık bir şekilde onu izliyordum. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Alnımdaki saçları geriye tararken bileğimdeki soğuk boncuklar alnımı üşütmüştü. Elimi kaldırdığımda bilekliğe baktım. Bu nerden gelmişti?

Gözlerim tekrar Jeongguk'a kaydı. Yorganı sadece sırtına çekmiş bacaklarını kıvırmıştı. Siyah saçları alnına dökülmüş hatta gözlerini perdelemişti. Küçük bedeni bedenimle birlikte inip kalkıyordu. Eli tam göğsümün üzerindeydi. Kolundaki bilekliğe takıldı gözlerim. Bileğimdekinin aynısıydı. İşte şimdi hatırlıyordum nereden geldiğini. Ama dün gece ile ilgili anılarım kesik kesikti. Saçları hafif karışmıştı ve usulca boynuma temas ediyor, gıdıklıyordu.

İsminin üstünde uyuya kalmıştı...

Kalp atışlarımı sakinleştirmeye çalışıyordum. Onu uyandırmak istemiyordum. Küçük dudakları hafifçe aralanmış, alt dudağı dudağının altındaki benini gizlemişti. Tavşan dişleri gözüküyordu. Gülümsedim. Kusursuz gözüküyordu. Her şeyiyle kusursuz gözüküyordu. Yanımdaki yastığı alıp başıma koyarken gardrobumdaki aynaya takıldı gözlerim. Bedenimin yanına o kadar güzel yakışmıştı ki. Bir çift gibi gözüküyorduk. Her sabah güne sarmaş dolaş uyanan çiftler gibi... Güzelliğine dayanamıyordum...

Tereddütle de olsa elimi kaldırıp yavaşça göğüsümdeki eli ile birleştirdim. Nefesim kesilmişti. Sanki bu eli ilk defa tutuyordum... Eli, elime o kadar güzel yakışıyordu ki. Jeongguk'un her yerini sonsuza kadar izleyebilirdim.

Aşıktım. Deli gibi aşıktım. Her şeyi hiçe sayacak kadar. Kendimi ona adayacak kadar. Kendimi unutacak kadar...

Yavaşça elini okşarken hafif mırıltılar çıkarıp daha da sokuldu bana. Gülmeye başladım. Bebek gibiydi. Her hali her hareketi minikti. Onun bu hallerine bayılıyordum. Gözlerimi kapatıp huzurla nefesini ve kalp atışlarını dinlemeye başladım. Beni sakinleştiriyordu. Nefes sesi bile sakinleşmemi sağlıyordu.

<3

Kaç dakika o şekilde kaldık bilmiyorum. Nefesiyle bile zaman kavramını yitirebiliyordum. Gözlerim hafif aralıktı.

Sarhoş gibiydim. Hayır dün geceki şaraptan dolayı değil. Jeongguk'un güzelliğinden dolayı sarhoştum...

Birkaç dakika sonra mırıldanarak üzerimdeki yükün kalktığını hissettim. Gözlerimi açmıyordum. Zaten mayışmıştım ve elini de yavaşça bırakmıştım. Yataktaki gıcırtı ile doğruluğunu anlamıştım.