"Ne oldu Meyra?" diyerek bana merakla bakan gözlere baktım.
"Belemir.." deyip derin bir nefes alıp verdim." Hasan Karahanlının kızı Elif Nisan'nı kaçırtmış. Kızının karşılığında beni öldürmesini İstemiş." dedim omuz silkerek.
"Vay şerefsiz vay!" bu tepki tabikide şirekten gelmişti.
"Anlayamadığım neden seni arıyor bu Hasan?" diyerek kaşlarını çatmıştı Savaş.
"Hasan'a beni öldürtmesi karşılığında Nazım şerefsizinin kızını bırakacağını söylemiş." dedim umursamazca. Umursadığım tek şey Elif Nisan denen kızı Belemir denen itin elinden kurtarmak ve şansım varsa Nazım şerefsizini sağ ele gçirmekti.
"Ya Hasan da bize oyun oynuyorsa ona nasıl güveniyorsun Meyra?" Savaş'a döndüm. Sesi gibi gözlerindede endişe vardı. Bu endişe bana mıydı?
"Sence ben bunu hesaba katmamı olabilirm miyim? " dedim kahvemden koca bir yudum alıp arkama yaslanırken.
"Süleyman o işi halletti. Hasan Karahanlı temiz ve her zaman bizim yanımızda olacağından eminim. Yani eminiz."
"Emin misin?" dedim gülerek espiriye vurup ortamda oluşan gerginliği almak adına.
Merve ve Savaş bana uzaylı görmüş orangutan gibi bakarken ortamda yankılanan tek ses Şireğin anıran sesiydi.
"Az önce Meyra espiri mi yaptı." dedi şaşkınlıkla Merve onu yanıtlayan da savaş olmuştu.
"Galiba öyle. Bayat ama espiri yaptı." ikiside hala moron gibi bana bakıyorlardı.
"Bana moron gibi bakmayı kesin!" dedim sinirle onlara çıkışarak. Aslında gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Kanka bizi kimse anlamıyor zaten." bunu diyense şirekti. Onada ters bir bakış attım.
Süleyman'ı arayıp ona kısaca durumu özet getçtim. Saat baya ilerlemişti. Ve ben yorgunluktan ölüyordum. Muhabbet eden üçlüye baktım. Yavaşça esneyerek ayağı kalktım.
"Ben uyumaya gidiyorum." dedim gözlerimi onların üzerinde dolaştırarak. "Siz de ben uyanmadan siktir olup gidin evimden!" deyip arkamı dönüp ilerledim. Arkamdan homurdanan üçlüyle sırıtıp salona girip odama doğru giden merdivenlere üşengeç bir bakış atıp oflayarak çıktım.
.....
Sabah uyandığım da evde benden başka kimse yoktu. Kendime sert bir kahve yaptığımda telefonuma gelen aramaya baktım. Süleyman'ın aradığını gördüğümde hızla telefonu açtım.
"Birşeyler bulabidin mi?" diyerek direk konuya girdim. Lafı fazla uzatmanın anlamı yoktu değil mi?"
"Hiç bir iz yok Meyra. Nazım'ı biliyorsun. Bir toplu iğne ucu kadar delil bırakmamış ortada."
"Tamam bir şey bulunca beni ararsın." deyip telefonu kapattım. Merve ve diğerlerine mesaj atıp evime gelmelerini söyledim. Ofladım derince bir nefes alıp arkama yaslandım. Dışarıda güneş vardı.
Kar güneşle birleşmiş daha bir güzelleşmişti. Orada sigara ve kahve ikilisi yaparak diğerlerinin gelmesini bekledim. Burada boş boş oturamazdık ama ne yapacağımı da bilmiyordum.
Kapı zili çaldığında oflayarak kalktım. Ben bu kıza anahtarlarımı vermemiş miydim? Vermiştm. Elime aldığım sürahi ile dış kapıya yürüdüm.
"Merve sen bunu hakettin!" diyerek hızla kapıyı açtım. Tam sürahiyi başından aşağı geçirecekken gelenlerin onlar olmadığını anlamam kısa sürmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyra *Sadist Bir Kız* (Askıya Alındı)
Teen FictionMeyra Kutsay , adı gibi parlayan bir ışıktı o. Taki ailesinin bir depoda katledildiğini öğrenene kadar. O zaman değişmişti genç kız. O artık grıydi. Ne beyaz olacak kadar temiz ve masumdu. Ne de siyah olacak kadar asil... iki renk arasında kalmış...