Karşımdaki iki katlı eve bakıyordum aklımda bir sürü anı ile. Gözlerim dolu dolu... 16 senemi geçirdiğim evdi burası. Neden bilmiyorum. Sabah arabaya bindiğimde düşüncelere dalmış bir şekilde burda bulmuştum kendimi. Elimde evin anahtarları bahçe kapısının önünde öylece bekliyordum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.
Etarafıma şöyle bir bakış atıp titrek bir nefes aldım ve sertçe bıraktım. Ciğerlerimdeki bütün havayı dışarı atıp tekrar aldım tekrar sertçe verdim. Bu benim motivasyonumdu. Duygularıma hakim olmam gerekiyordu. Tabi bu duygularıma hakim olma işini ateş üstünde yürüyerek acı bir şekilde öğrenmiştim. Gittiğim kampta çinli hocamız öğretmişti. Birşey daha demişti.
İntikam almak istiyorsan demişti hocam iki mezar kazacaksın. O zaman anlamamış belki de önemsememiştim. Ama intikam düştüğünde aklıma o zaman ailemin mezarlarının yanına kendim kazmıştım bile mezarımı. Ama o itin bir mezarı bile olamayacaktı. Olmayacaktı!
Hani önceden bu eve girerken mutlu olan o Meyra vardı ya. İşte şimdi o Meyra'dan eser yoktu. O zamandan bu zamana kadar çok şey gitmişti benden. Zaman aliemi almakla kalmamıştı sadece.
O zaman masumdum, ellerimde başkalarının kanı yoktu, yüreğimde intikam ateşi, tarifi imkansız bir acı yoktu. Evet bunların hiçbiri yoktu bende... Ama.. Ailem vardı...
Ailem.Onlar benim her şeyimdi. Babam ilk aşkım, kahramanım, annem idolüm, gelecekteki bendi. Abim... O farklıydı... Klasik abi kardeşten pekte farklı değildik aslında... Yeri geldiğinde kavgamızı yapar, yeri geldiğinde ise birbirimizi kollardık.
Şimdi ise onlardan bana kalan son yerdeydim. Bir zamanlar yaşadığım bu evden içeri yavaş yavaş girerken şükretmenin ne kadar anlamlı olduğunu anlamıştım.
Evet hiç olmazsa bir aile sıcaklığını tatmıştım. Anne kokusunu içime çekmiş, babamın şevkatli kollarında büyümüştüm. Bir ağabeyin koruyucu tarafını da görmüş, sinir taravını da tatmıştım.
Yurtta ziyaret ettiğim çocukların çoğu ne benim bu yaşadıklarımı yaşamıştı nede anne baba sevgisi tatmıştı. Oradaki çocuklara bir anne baba olamasam da bir kardeş bir abla olmuştum.
Etrafa göz gezdirdiğimde eşyaların aynı yerlerinde olduğunu gördüm. Hayır eşyalar ne tozlu nede pisti. Aysel abla sağolsun haftada bir gelip buraları temizler giderdi. Yemek masasının hep ben oturmak isteyip de ora ağabeyinim yeri diyerek kalkmak zorunda kaldığım yere oturdum.
"Meyra kızım. Yine mi oraya oturdun!!"
Annemin sesini duyunca etrafıma bakındım. Ama annem yoktu. Etrafa iyice göz gezdirdiğimde kimsenin olmadığını gördüm.
Gözlerim dolmaya başladığında kendimi dışarı attım ağlayamazdım. Onlara söz vermiştim.
Son kez evime bakıp arabaya binip oradan uzaklaştım.Kafayı dağıtmaya ihtiyacım vardı. En iyi kafa dağıtma tekniği olan depoya gidecektim. Yola koyulduğumdan beri beni arkada takip eden arabayı fark etmem uzun sürmemişti. Yol tenhalaştığında şoför koltuğunun yanındaki koltukta oturan adamın elinde parlayan silah dikkatimi çekmişti. Dikiz aynalarından onları takip ediyordum. Galiba Belemir'in şüphesini üstüme çekmiştim. Hep kara gözlü gerizekalı yüzündendi.
Ve silah sesi ile birlikte arabanın arka camının inmesi bir oldu. Kafamı eğip hızlandım.
"Allah kahretsin!" diyerek direksiyona bir tane geçirdim.
![](https://img.wattpad.com/cover/90861698-288-k544941.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyra *Sadist Bir Kız* (Askıya Alındı)
Novela JuvenilMeyra Kutsay , adı gibi parlayan bir ışıktı o. Taki ailesinin bir depoda katledildiğini öğrenene kadar. O zaman değişmişti genç kız. O artık grıydi. Ne beyaz olacak kadar temiz ve masumdu. Ne de siyah olacak kadar asil... iki renk arasında kalmış...