Karşımda yıkık dökük duran ev geçenlerde istemeden de olsa canına kıydığım tırcıya aiti. Şimdi hayatta olsa onu ölmek için yalvartırdım. Neden mi? Bu sorunun cevabını isterseniz içeri girdiğim zaman eşinden dinleyelim.
Yavaş adımlarla kapıya ilerledim. Yavaşca kapıyı çaldığım da bana kapıyı açan mavi gözleri parlayan bir kız çocuğuydu. 7-8 yaşlarında tatlı mı tatlı bir kız.
"Merhaba canım. Annen evde mi?"
Bana evet anlamında kafa salladığı sırada içeriden gelen sesle küçük kızdan gözümü alıp karşımdaki kadına baktım.
"Meyra kim gel- hoşgeldiniz buyrun kime bakmıştınız?" dedi beni gördüğü anda.
Gözüm tekrar küçük kıza döndü.Meyra. Ne yazık ki kaderi de benimkine benzemişti. Gözlerim dolu dolu olurken kendimi tutup karşımdaki kadına zar zor da olsa cevap verdim.
"Şey ben sizinle konuşmak için gelmiştim."
Kadın bana şaşkınca baksa da sessizce kafa sallayıp beni içeri davet etti. Eve baktığımda buranın da dışarıdan bir farkı olmadığını görüyordum. Küflenmeye başlamış duvarların boyası bile yoktu. Eşyalar resmen atın artık beni diye feryat ediyorlardı.
Ben evi incelerken karşımdaki ikili de beni inceliyorlardı. Elimde tuttuğum poşetleri odanın kapısının yanına koydum. İçinde oyuncak olan poşeti tekrar elime alarak temiz ama eski kanepeye oturdum.
Anne kızda diğer kanepeye oturduğunda kadının sesiyle birlikte konuşma vaktinin geldiğini anladım.
"Buyrun ne konuşacaktınız benimle"
"Önce elimdeki hediyeyi Meyra'ya verebilir miyim? "
Tamam anlamında tekrar kafa salladığında poşetten çıkardığım hediyeyi küçük kıza uzattım. Almak ile almamak arasında gidip gelirken önce annesine baktı. Annesinden onay aldıktan sonra yanıma gelip elimden aldı.
Belli etmek istemese de heyecanlı olduğu belli oluyordu. O paketi açarken her hareketini aklıma kazıyarak inceliyordum küçük kızı bana kendi küçüklügümü hatırlatıyordu adeta.
"Anne bu çok güzel. Teşekkür ederim abla"
Ben tebessüm ederken elindeki bebeğiyle çoktan oyuna başlamış kıza bakmayı hiç kesmemiştim. Şimdi o cani babanın yaşamamasına üzülmüştüm. Sırf karşımdaki kız içindi bu üzüntüm. Her gün ailesini döven bir babadan ne hayır gelirdi ki.
"Hadi kızım sen içeride oyna bende ablanla konuşayım."
"Tamam anne"
İçeri giden çocuğun arkasından bakışlarını annesine çevirdim. Bana soru soran gözlerle bakan kadınla konuşma kararı aldım. Ama nereden ve nasıl başlayacağını bilmiyordum. Uzaktan izlediğim kadarıyla hiç ağlamamıştı ama üzgün görünüyordu.
"İlk önce başınız sağolsun. Aslında ben buraya eşiniz için gelmiştim."
"Hayırdır. Size de mi borç takmış? O kocaman olacak insan müsfettesi.."
"Hayır. Sadece konuşmak için gelmiştim."
"Bakın ben onun hakkında konuşmak istemiyorum. Öldü gitti ama arkasında bıraktığı borçlar. Her gün kapımı çalıp para isteyenleri geçtim. Bana borç karşılığında sahip olmaya çalışan adamlardan. Bıktım. Öldü kurtuldum sandım ama daha beterini yaşıyorum ben."
Dokunsam ağlayacak olan kadınla beraber ben de ağlama havasına girmiştim.
"Ben. Ben sadece özür dilerim. Size yardım etmek istemiştim. Dahası da var aslında... Ama... Nasıl söyleyeceğini bilmiyorum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyra *Sadist Bir Kız* (Askıya Alındı)
Підліткова літератураMeyra Kutsay , adı gibi parlayan bir ışıktı o. Taki ailesinin bir depoda katledildiğini öğrenene kadar. O zaman değişmişti genç kız. O artık grıydi. Ne beyaz olacak kadar temiz ve masumdu. Ne de siyah olacak kadar asil... iki renk arasında kalmış...