SESSİZ ORMAN

832 109 21
                                    


                   SESSİZ ORMAN

Ormana girdiklerinden beri neredeyse on dakika olmuştu. Bu tuhaf ortamda kimse konuşmaya hevesli değildi. Yoğun olmayan sisin içinde ilerlerken şimdiye kadar canlı olan hiçbir şeyle karşılaşmamışlardı. Etraflarında ki ağaçların hiçbirinde yaprak yoktu. Cansız kuru dallar istemsizce güneşe ulaşmak için yukarıya doğru uzanıyordu. İç bölümlere ilerledikçe sisin yoğunluğu artmaya başlamıştı.

Başlarının üzerinden küçük bir kuş uçup karşılarında ki dala kondu. Herkes dikkatle kuşun olduğu tarafa bakınca kuşun gagası açılıp kapandı. Hayvancık bütün gücüyle ötmeye çalışsa da sesi çıkmıyordu. Simon nefretle "Korkunç bir şey bu!" dedi.

Zeda ilgiyle Simon'a dönüp "Ne oldu?" diye sordu.

Küçük kuş biraz daha çırpındıktan sonra uçarak uzaklaştı. Simon kuşun arkasından bakarken "Buraya neden sessiz orman denildiği şimdi belli oldu. Burada ki büyü yüzünden hiçbir canlının sesi çıkmıyor" Simon yanından geçtiği ağaçlardan birine dokundu. "Hepsi canlı ama konuşamıyorlar." dedi.

Tanya Simon'u dinlerken hayvanlarla konuşma yeteneğini epeyce geliştirmiş olduğunu görebiliyordu.

Sonya; Tim'e iyice sokularak "Kim? Neden? Böyle bir şey yapsın ki?" diye sordu.

"Burada neler olduğundan kimseye bahsetmesinler diye olabilir." diye fikir yürüttü Dark etraflarında olan biteni anlamaya çalıştığından; bu sözler ağzından çok kısık bir tonda döküldü. Dark'ın bu söyledikleri genç adama en yakın Tanya durduğu için bir tek O'nun dikkatini çekmişti.

Simon sinirle "Buradan hiç hoşlanmadım." dedi. Ardından üzgün bir şekilde ekledi. "Keşke Tanya da burada olsaydı. Eminim bize yapacağı mantıklı açıklamaları olurdu" dedi.

Tanya, Simon'un yanına gidip koluna girmek, "Maalesef bu sefer benimde yapacağım bir şey yok." demek istediyse de, kendine hakim oldu. Bunun yerine "Masalcı hiçbir şekilde konuşmayın demişti!" diye küçük bir uyarıda bulunma gereği duydu.

Simon burnundan soluyarak "Tamam sustum." dedi.

Dakikalarca yürümelerine rağmen hiçbir şey olmamıştı. Karşılarına tehlikeli olabilecek hiçbir şey çıkmamıştı. O gördükleri kuşun dışında başka bir canlıya da rastlamamışlardı. Bu durum çok saçmaydı. Herkes her an karşılarına çıkacak tehlikeyi beklemekten gerilmiş patlama noktasına gelmişti. Tanya geriye dönüp baktı. Ormanın içinde kaybolmuş olabilirler miydi? Her yer birbirine benziyordu. Sisten üç dört metre ötelerini göremiyorlardı.

Sonunda Simon dayanamayıp "Nerede bu adam?" diye söylendi.

Tanya da adamın nerede olduğunu merak ediyordu. Bu ıssızlığı içerisinde birinin yaşadığını düşünmek bile saçmaydı. Tanya içgüdüsel olarak bile kendini tehlikede hissetmiyordu. Ve bu durum daha da rahatsız ediciydi. Her an tetikte yürümeye devam ettiler. Sonunda sisin içinde büyük bir karaltı göründü. İlk önce karaltının ne olduğu anlaşılmadığı için herkes savunma pozisyonu alarak ilerlemeye başladı. Yaklaştıkça gördükleri karaltının taştan bir yapı olduğu anlaşıldı. Yine kimse gardını indirmeden yaklaşmaya devam ettiler.

Yaptıkları uzun yürüyüşün ardından yapının önünde durup bir durum değerlendirmesi yapmaları gerekmişti. Dark hızlıca yapının etrafında bir tur atıp yanlarına geldi.

"Bina Sekizgen şeklinde, görünüşte tehlikeli olabilecek hiçbir şey yok."

"Başka giriş."

"Başka girişi de yok."

"İçeri girmemiz gerekiyor."

Dark hepsine hitaben "Hep birlikte girmemize gerek yok. Önce ben girerim. Tehlikeli bir durum yoksa sizde gelirsiniz."

ASA EFSANELERİ -HAYAT-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin