HAYATA DÖNÜŞ 3

897 129 12
                                    

Aynada gördüğü bu kadın Tanya'nın kızıl dalgalı saçlarının aksine siyah uzun düz saçlara sahipti. Çirkin değildi. Dikkat çekici bir güzelliği de yoktu. Açık beyaz ten rengi ve aşırı zayıf olduğu için hastalıklı bir görüntüsü vardı. Tanya için hastalıklı görüntüsü sayılmazsa, sıradan bir büyücüye benziyordu. Zayıflıktan yüzündeki bütün kemikler belirginleşmiş, mavi gözleri dışarı doğru çıkmış küçük yüzünde iri birer cam küreye dönmüştü. Yeni bedeni eskisine göre daha ufak tefekti. Bir iki adım atıp kendisine yakından bakmak istedi. Katina'nın bedeninin yüzünde bazı yara izler vardı. Bir tanesi kaşından alnına doğru uzanıyordu, diğeri ise çenesinden göğsüne doğru iniyordu. Tanya'nın anladığı kadarıyla bu iki yara oldukça derindi. Gözünün altında sol yağında belli belirsiz küçük yaralar vardı. Tanya bütün bu yaraların; Katina için savaşlarda edinilmiş acı hatıralar olduğunu düşündü.

Katina kimdi? Neler yapmıştı? Kafasının içinde bu sorular dönerken bir türlü gözlerini karşındaki yabancı mavi gözlerden ayıramıyordu. Peki kendisine ne olmuştu? Ya da ne olacaktı? Her şey nasıl olmuştu da buralara gelmişti, anlayamıyordu! Şu anda emin olduğu bir şey varsa o da bu kadın olmak hiç hoşuna gitmemişti. Bütün bu yaşananlara alışması zaman alacaktı. Alışmak zorundaydı! Ama genç kadın bunların hiçbirine alışmak istemiyordu. Her aynaya baktığında kendisine yabancı bu yüzle karşılaşmak istemiyordu. Daha da kötüsü Tim çok yakınlarda bir yerdeydi ve O'na ulaşmak için genç kadın hiçbir şey yapamıyordu. Bir yabancının bedeninde oğluna yaklaşması mümkün değildi. Şu anda bir mahkum olarak burada bulunuyordu. Oğluna yaklaşmak için ne gibi bir bahanesi olabilirdi ki? Yine de pes etmeye niyeti yoktu. Bir yolunu bulup oğlu hakkında bir şeyler öğrenecekti.

Tanya aynadaki görüntüsünü kaşlarını çatmış bakarken zaman kavramını kaybetmişti. Düşüncelerinin yoğunluğundan Sonya'nın sesiyle irkilerek sıyrıldı. Genç kadın endişeli bir şekilde "Kat!" diye ona sesleniyordu. İsmini her seslenmesin de sesi biraz daha yaklaşıyordu. Bir anda odanın kapısı açılıp Sonya paldır küldür odaya dalınca göz göze geldiler. Genç kadının yüzünde ki ifadeden Katina'nın başına kötü bir şey geldiğini zannettiği anlaşılıyordu. Katina'yı sağ salim ayakta görünce derin bir nefes aldı.

Tanya şaşkınca kapıdan içeri bir anda giren kıza baktı.

Sonya kaşlarını çatıp bir müddet bakışlarını Katina'nın üzerinde gezdirdi. "Çok seslendim sana. Cevap vermedin." dedi alınmış bir sesle.

"Kat kısaltmasına da alışamadım. Üzgünüm bana seslendiğini fark etmemişim." Ne Kat ne de Katina'ya alışamamıştı. Ama bir an önce alışması gerekiyordu. Ona her seslendiklerinden dalmışım yalanına sığınamazdı.

Genç kadının yüzü hemen gülmeye başladı. "Ah, doğru ya! Neyse alışıncaya kadar idare edeceğiz artık." Sonya bir müddet daha iyi olup olmadığından emin olmak ister gibi genç kadını inceledi. "Yiyecek bir şeyler hazırladım giyindiysen gel." dedi sevecen bir şekilde.

Tanya aynadaki görüntüsüne son bir kez baktı bu yüzü beynine kazıması gerekiyordu. Üstünü başını son kez kontrol ettikten sonra gülümseyerek genç kadına döndü. "Hazırım."

Sonya ile birlikte merdivenlerden inip alt katta ki mutfak bölümüne geçtiler. Sonya elinden geldiğince pratik bir şeyler hazırlamış gözüküyordu. Birkaç farklı sandviç ve meyve suları masada yerini almıştı. Sonya son olarak tezgahın üzerinde bulunan kurabiyeleri de masaya yerleştirdi. Bu iştah açıcı yemekler Tanya'ya açlıktan ölmek üzere olduğunu hatırlattı.

"Hadi otur da bir şeyler yiyelim. Sabah hiçbir şey yemedim. Erkek arkadaşımla mezarlığa gitmiştik. Yemek yiyecek vaktim olmadı. İnan bana biraz daha yemek yemezsem açlıktan bayılabilirim. Neyse ki sandviç hazırlayabiliyorum. Senin ne sevdiğini bilmediğim için birkaç farklı çeşit hazırladım umarım beğenirsin."

ASA EFSANELERİ -HAYAT-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin