SESSİZ ORMAN 3

834 120 16
                                    

Yerden birkaç kat yüksekteydiler. Tanya aşağıya inmek için bir yol aradıysa da bulamadı. Atlamaktan başka iniş yolu gözükmüyordu. Zeminden çok yüksekte değillerdi: atlayabilirlerdi. Nedense Tanya'nın içinden bir ses bu kadar basit olmadığını söylüyordu. Trinsi'ye bakarak "Nasıl ineceğiz?" diye sordu. Onun da fikrini alıp ne yapacaklarına birlikte bir karar vermeleri gerekiyordu.

"Atlayabiliriz. Yumuşak düşmek için bir büyü yapabilirim ama aşağıda bir tuzak olduğuna eminim." dedi.

"Aynı fikirdeyim."

"Bence içeride başka bir geçiş olmalı. Onu aramayı teklif ediyorum"

"o zaman geri dönelim" aynı dar koridordan geçip içeri girdiler. Trinsi ışık yakmak için yeni bir büyü yaptı. Duvarlar düm düz gözüküyordu. geçmek için ne bir yer vardı ne en ufacık bir delik. Trinsi bu sefer ışık büyüsünü bırakıp, ışık gelen girişi başka bir büyü yardımıyla kapattı. Şimdi içerisi zifiri karanlıktı. Trinsiyle Tanya bile birbirlerini göremiyorlardı. Tanya duvarlar da bir şeyler aramaya çalışmaktan yorulup yere oturduğunda incecik bir ışık gördüğünü sandı. Yere iyice eğildiğinde yerde yuvarlak kağıt kadar ince ama bir o kadar da sert bir metal parçası vardı. Onu yerden almaya çalıştığında başarılı olamadı. Bu sırada Trinsi sıkılıp ışığı engellemekte vaz geçmişti.

"Sanırım atlamaktan başka yol yok" dedi ümitsizlikle.

Trinsi ışığı engellemeyi bıraktığında yerdeki metalde kaybolmuştu. Tanya metalin orada olmadığından emin olduğunda. Trinsi'ye "Sanırım başka bir yol var. Işığı tekrar engeller misin?" dedi.

Trinsi Katina'nın dediğini yapıp tekrar ışığı engelledi. Kaybolan yuvarlak metal yeniden ortaya çıktığında genç kadın memnuniyetle gülümsedi.

Trinsi huysuzca "Karanlık aldatmacası." dedi.

"Anlamadım."

"Bu büyünün adı karanlık aldatmacası. Cisimlerin görünürlüğünü ışıkta engelleme büyüsü. Cisim oradadır ama tamamen karalık bir ortam olmadan göremezsin."

"İlk defa duyuyorum."

"Eğer birilerine tuzak kurmayacaksan ya da bir şeyi saklamayacaksan çok gereksiz bir büyü."

"Cücenin işine yaramış gibi."

"Sinsi yaratık. Ondan da başka bir şey beklenmezdi zaten."

Tanya, Trinsi ile konuşurken metali kardırmaya çalışmıştı. Sonunda metali yerinden kalkmayacağını anladığında sola iterek çevirmeye çalıştı. Metal nazik bir şekilde sola doğru döndü. Metal kapağın altından ışık çıkan yine incecik uzunlamasına bir delik vardı. Şanslarına yukarıda açılan kapaktan aşağıya düşerken metal çubukta onlarla beraber yere düşmüştü. Tanya bu sefer çubuğun sivri kısmını delikten içeri soktu.

Trinsi karanlıkta Tanya'nın yanına diz çökmüş sessizce olacakları bekliyordu. Katina'nın çubuğu deliğe sokmasıyla elini tutup onu durdurdu. Bu sefer hazırlıklı olmak istediğinden en güçlü koruyucu büyüsüyle tekrar ikisini de korumaya aldıktan sonra elini bıraktı.

Tanya çubuğu aşağıya doğru iyice ittirip bastırdığında; altlarındaki kapak aniden açılıp aşağıya doğru düşmelerine neden oldu. Düştükleri mesafe daha kısa olduğundan; bu sefer ki düşüşleri daha yumuşak olmuştu.

Aşağıya doğru açılan kapak diğer kapak gibi hızla kapanarak çıkış yolunu kapatmıştı. Tanya kapanan çıkışa şöyle bir baktı. Buraya kadar gelebilmişlerdi. Çıkışlar birer birer kapanırken nasıl çıkacaklarını düşünmeden edemedi. Elinde tuttuğu çubuğu kaybetmemek için kıyafetinin içine soktu. İçinden bir his bu çubuğun tahmininden daha değerli olduğunu söylüyordu.

ASA EFSANELERİ -HAYAT-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin