Tanya gözünü açtığında bir editin sırtında edit mağarasına giriyordu. Mümkün olduğunca hareket etmeden Sonya'nın nerede olduğunu görmeye çalıştıysa da genç kadın görüş alanında değildi: sadece ağlama sesini duyuyordu.
Tanya'yı taşıyan edit aniden genç kadını çuval gibi yere attı. Bu beklenmedik düşüşe genç kadın kendini hazırlayamadığı içim poposunun üzerine sert bir şekilde düştü. Çığlığını güçlükle bastırmak için dudaklarının sımsıkı birbirine bastırdı. Yine de o kadar canı acımıştı ki ağzından dökülen iniltiye engel olamadı. Tanya sesini duyan var mı diye etrafına bakındığında kimsenin onunla ilgilenmediğini fark etti. Herkes biraz ilerisinde tahtında oturan liderlerine bakıyordu. Tanya "Yuko!" diye fısıldadı. Demek ki eski arkadaşı sonunda tahtını geri alabilmişti. Yuko'nun karşısına da Sonya'yı dizlerinin üzerinde oturtmuşlardı. Tanya genç kadının yanına gitmek için kalkmak istediğinde editlerden birinin kafasına vurmasıyla yeniden yerine oturdu. Edit biraz önce bayılmasına neden olan yere vurmuştu. Tanya acıyan yeri ovalayarak beklemeye başladı. Öncelikle neler olduğunu anlamakta fayda vardı.
Mağarada kimseden ses çıkmıyordu. Herkes liderlerinin ağzından çıkacak kelimeleri bekliyordu. Yuko ise oturduğu yerden dikkatle Sonya'yı inceliyordu.
Sonunda sessizlik Yuko'nun konuşmasıyla bozuldu. "Bu zayıf kız mı bize yardım edecek?" dedi en yakınında ki edite.
"Evet efendim. Biliyorsunuz madalyonun enerjisi harekete geçti. Yıllardır bu anın gelmesini bekliyorduk."
Yuko başını sallayarak yanındaki editi onayladı.
Tanya iki editin konuşmasından ilk anladığı Sonya'nın onlar için bir sebepten dolayı çok önemli olduğuydu.
Yuko Sonya'yı incelemeyi sürdürürken "Onu öldürmemiz gerektiği konusunda emin misin?" diye sordu.
"Evet efendim"
Sonya istemsizce "Hayır!" diye bağırdı.
Yuko'nun da bu cevaptan hoşlanmadığı memnuniyetsizce buruşturduğu yüzünden anlaşılıyordu. Ne yapması gerektiğini düşündüğü açıkça belli oluyordu.
Yuko için halkı, hayatındaki en önemli şeydi. Yıllar önce zayıflık gösterdiğini düşünenler yüzünden tahtından edilmişti. Şimdi eskiye göre daha güçlüydü. Ama bu, aynı şeyi tekrar denemeyecekleri anlamına gelmiyordu. Her ne kadar bu küçük kadının ölmesini istemese de halkının geleceğini düşünen bir lider gibi davranmak zorundaydı. Sonun da "Peki ayine başlayalım." dedi.
Tanya; Yuko'nun söylediklerinden sonra Sonya'yı kurtarmak için plan yapmaya çalışıyordu. İşi çok zordu. Fiziksel üstünlük editlerdeydi. Bu mağaranın için okuyuculuk yeteneği olmadan editlere meydan okumaları mümkün değildi. Maalesef okuyuculuk yeteneği bu bedende işe yaramıyordu. Sonya'yı göz göre göre öldürmelerine izin veremezdi. Bunun için Yuko'yu konuşarak ikna etmesi gerekecekti. Yirmi küsur senede çok fazla şey değişmiş olsa da, Yuko'nun bir az önceki yüz ifadesinden hala iyi kalpli olduğunu anlamak zor değildi. Tanya bunları düşünürken başında duran edit onu omzundan tutup yerde sürükleyerek Yuko'nun ayağının dibine getirdi.
"Bunu ne yapalım efendim?"
Yuko şaşkınca ayaklarının dibine getirilip, bırakılan genç kadına bakıyordu. İlk şaşkınlığı üzerinden atınca hızla kaşları çatıldı. "Bunun burada ne işi var?" diye sordu.
"Bizimkileri bu hale getirdi cezasını çeksin diye getirdik" dedi.
Hemen bir diğeri konuya atıldı "Efendim ona ne ceza verelim?" diye sordu sabırsızca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASA EFSANELERİ -HAYAT-
FantastikTanya gözlerini açtığında bilmediği bir yerde bilmediği bir zamandaydı. Kendisine yapılan ikinci şans teklifini ailesine geri dönmek için kabul etmekten başka çaresi yoktu. Yapması gereken tek şey Asa Prensesi'ni Kötü Ruh ile yapacağı savaş için eği...