ŞİFA MERKEZİ 2

878 114 35
                                    

Sabah erkenden uyanmışlardı. Sonya şifa merkezine gitmek için çoktan hazırlanmıştı. Annesi uyanır uyanmaz, kolundan tutup şifa merkezine gitmek için acele ettirmişti. Zeda Katina'ya da gelmek isteyip istemediğini sorduğunda; Tanya; Sonya ile göz göze gelmişti. Sonya eski kocası için nasıl tepki vereceğini merak ediyor gibiydi. Tanya ise yapacak daha iyi bir şeyi olmadığı için gelebileceğini söylemişti. Böylece üçü birlikte şifa merkezine gelmişlerdi. Dark'ın bulunduğu bölüme geldiklerinde Tim; Trinsi'nin omzuna yaslanmış uyuyordu. Sonya yavaşça yaklaşıp sevgilisinin yanağına sevgi dolu bir öpücük kondurdu. Tim yavaşça gözlerini aralayıp Sonya'ya baktı. Ardından yüzüne sıcacık bir gülümseme yayıldı. Bu gülümseme Tanya'ya; Dark'ı hatırlattı. Oğlu babasına çok benziyordu. Bu bakışı defalarca Dark'ın gözlerinde görmüştü. Böyle bir aşkı Dark ile yaşamışlardı. Oğlu bile olsa ona hayatını paramparça eden aşkını hatırlatan şeyler acı veriyordu. Kafasını diğer tarafa çevirdiğinde Dark'ın yattığı odadan bir gün önceki şifacılar gülerek dışarıya çıktılar. Tim yine şifacıları görür görmez ayağa fırlamıştı. Geçen sefer Tim'in boğazına yapıştığı şifacı gülümseyerek genç adamın omzunu tuttu. "Babanız tedaviye cevap verdi. Öğlene kalmaz gözlerini açacak."

Tim şaşkınca şifacıya bakıyordu. Ağzından mırıldanır gibi "Teşekkür ederim." kelimeleri döküldü. Şifacılar diğer herkese selam verdikten sonra yanlarından ayrıldı. Tim tepkisiz bir şekilde duruyordu. Sonunda kendine gelir gibi oldu. Kimseye tek kelime etmeden şifa merkezinin çıkışına doğru yürümeye başladı. Sonya "Tim nereye?" diye bağırdı arkasından. Ama Tim cevap vermemişti. Sonya; genç adama yetişmek için peşinden koştu. Tanya, Zeda ve Trinsi arkalarından baka kalmışlardı.

Zeda soran gözlerini Trinsi'ye çevirdi. "Ne oldu şimdi?"

Trins omuzlarını havaya kaldırıp indirdi. "Bende anlamadım."

Tanya da oğlunun niye böyle bir tepki verdiğini bilmek istiyordu. Genç adamın ne düşündüğünü anlamak imkansızdı. Tepkileri o kadar tutarsızdı ki Tanya üzerinde ne kadar düşünürse düşünsün oğlunun ne istediğini anlayamıyordu.

Zeda ve Trinsi oturaklara oturmuşlardı. Birbirleri ile konuşmadan bekliyorlardı. Tanya da yanlarına oturdu. Dark birkaç saate gözlerini açtığında burada olmak istiyordu. Yapacak daha iyi bir işi yoktu. Genç adamın iyi olduğundan emin olduktan sonra Gordion'a dönüp Sonya ile tekrar konuşmayı deneyebilirdi.

Tanya oturduktan kısa bir süre sonra; Trinsi ve Zeda sessiz ormanda yaşananları ayrıntılı olarak konuşmaya başlamışlardı. Tanya arada bir iki kelimeyle onların muhabbetine eşlik ediyordu. Aklı hala Tim de idi. Ne kadar istese de Trinsi ile Zeda'nın sohbetine ortak olamıyordu. Oğlunun adı her geçtiğinde aklı aynı soru kurcalıyordu. 'Neden böyle bir tepki vermişti". Dark'ı görmeye gelip gelmeyeceği de ayrı bir merak konusuydu. Gözü devamlı kapının oraya kayıyordu. Zeda'nın övgü dolu sesi onu yine diğerlerinin sohbetine çekmişti. "Katina açıkçası bu şekilde kendini tehlikeye atmanı beklemiyordum."

Tanya'nın aklı çok karışıktı: hala kendine gelememişti. Mırıldanır gibi "Ben kimseyi arkada bırakmam." dedi. Sonra yaptığı hatayı fark edip hemen Zeda'ya döndü. Dediğini anlamamış gibiydi.

"Efendim?"

Tanya hızlıca ne diyeceğini düşündü. Ben kimseyi arkada bırakmam lafı Tanya'nın lafıydı. Ve Zeda iyi ya da kötü bundan kuşkulanabilirdi. "Sanırım hapis hayatı beni biraz yumuşatmış." dedi. Dikkatlice Zeda'ya baktı. Önceki dediğini duymadığı kesindi. Derin bir nefes aldığında gözü Trinsi'ye kaydı. Tek kaşı havada dikkatlice Tanya'yı süzüyordu. İlk anda Trinsi'nin söylediğini duymuş olabileceğini düşünse de aralarında Zeda vardı. Genç kadın duymadıysa onun duyması pek mümkün değildi. Fakat bir şeylerden kuşkulandığı belli oluyordu. Tanya su içme bahanesiyle yerinden kalktı. Biliyordu; Trinsi'nin gözleri üzerindeydi. Bundan sonrada üzerinde olacaktı. Yaşananlara aşırı duygusal tepki veriyordu. Diğerleri fark etmese de, Trinsi gibi her şeyi irdeleyen birinin gözünden kaçmayan davranışları sonunda başına bela olacaktı. Sakinleşene kadar şifa merkezinin içinde dolaştı. Sonunda tamamen sakinleştiğine karar verdiğinde şifa merkezinin ortasındaki suyun devamlı aktığı bir çeşmede yüzünü yıkadı. Tam her kesin güvenini kazanmışken yanlış kurulmuş bir cümle bir şeyler karıştırdığının düşünülmesine neden olabilirdi. Daha da kötüsü kimliğini açığa çıkaracak bir hata yapmaması gerekiyordu. Trinsi'nin yanına dönmeden önce bir şey sorulursa verebileceği mantıklı cevapları düşündü.

ASA EFSANELERİ -HAYAT-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin