do you want help?

1.1K 94 255
                                        

Slm puahaha neyse sj

-

Jacob üstünü giyinip ıslak saçları ile yanıma geldi ve ayağa kalktım. Hava sıcak olduğu için kurutmamıştı sanırsam. Jacob'ın ailesi evde değildi.

"Annemler nerede?"

"Sanırsam sizin evinizin yerleştirilmesine yardım ediyor."

"Anladım." evden çıktık ve Jacob'ın teknesine bindik. Tekne gayet komforluydu ve oldukça pahalı gözüküyordu. Bir yandan tekneyi sürerken bana çevreyi tanıtıyordu.

Karşımızda eskimiş evleri görünce kaşlarımı çattım ve Jacob'ın omzuna dokundum.

Parmağımla evleri gösterip konuştum. "Neden oradaki evler öyle?"

"Ha orası fakirlerin bölgesi."

"Ne demek fakirlerin bölgesi?"

"Ada ikiye ayrılıyor; fakirler ve zenginler diye."

"Öyle şey mi olur Jacob? Hepimiz insanız."

"Hadi ama Millie sorunun ne? Biz zenginleriz ve onlar da bizim için çalışıyor. Tabii ki kölelik yapmıyorlar paralarını da veriyoruz."

Bir şey diyemedim sonuçta buraya yeni gelmiştim. Jacob beni gezdirmeye devam etti.

Tekneyi durdurdu ve iskeleye bağladı. Tekneden çıktı ve ellerimden tutup benim de inmemi sağladı. Onu takip ettim.

"Şimdi nereye gidiyoruz?"

"Bir kafeye oturmaya." ben sorana kadar kafeye gelmiştik. İçeri geçtik ve bir masaya oturduk. Birisi siparişimizi almaya gelince bana baktı.

"Ne alırdınız?"

"Şey...limonata." Jacob'a baktığında o benim tersime içki söylemişti.

"Ben şarap alayım." kaşlarımı çattım. Hiç içki içmeyen Jacob şimdi şarap mı içiyordu?

Siparişimizi almaya gelen kişi ile göz göze geldiğimde bizim yaşlarımızda biri olduğunu fark ettim. Yanımızdan uzaklaşınca Jacob'a yaklaşıp sordum.

"O biraz genç değil mi sanki?"

"Genç olmanın iş ile ne alakası var ki?"

"Bilmiyorum. Sadece bana bizim yaşımızdaki biri gibi geldi."

"Evet öyle ama bundan bize ne ki?"

Dirseğimi masaya koyup çenemi de koluma koydum. İçeceklerimiz gelince ben limonatamı içerken Jacob ise içkisini içiyordu. İçkiyi özel günler dışında ikimiz de içmezdik.

İçeceğim bittiğinde Jacob hala içiyordu. Peçete almak için ayağa kalktım.

"Nereye sevgilim?"

"Peçete alıp geliyorum." başını yukarı aşağı salladı ve ben de bar standının oraya ilerledim. Çok kalabalık değildi bizim dışımızda dört insan daha vardı. Geldiğimde elime birkaç peçete aldım ve ilerlerken yine bize içecek getiren oğlan ile karşılaştım. Eli biraz doluydu.

Gülümsedim "Yardım etmemi ister misin?"

"Ne?"

"Yardım ister misin diyorum?"

"Ne?"

"Bak beni anladığını gayet iyi biliyorum. Niye habire aynı kelimeyi söyleyip duruyorsun?"

Güldü ve elindekileri standa bıraktı. "Sen şaka falan yapıyorsun sanırım?Şakaları hiç sevmiyorum."

"Ben ciddiyim?"

Dudağını büzdü ve omuz silkti "Yeni mi taşındın?"

"Evet... Nasıl tahmin ettin?"

Güldü ve ellerini beline koydu. "Sen de iki gün sonra o ucubeler gibi olursun merak etme."

"Ne ucubesi ya?"

"Çok soru soruyorsun.Sus artık."

"Sorularıma cevap alana kadar susmayacağım. Ucubeler kim?"

"Zenginler. Hah."

"Niye?"

"Acaba neden?? Kendilerini beğenmiş itlerden başka bir şey değiller."

"İnan ben onlara benzemiyorum. Ve sevgilim. İkimiz de öyle değiliz."

"Hangisi sevgilin? Dur tahmin edeyim, Jacob."

"Senden korkmaya başladım."

"Dediğim gibi, iki güne Jacob mıdır ona benzersin sen de."

"Onun nesi varmış?"

"Hah... Gerçekten mi? Gerçekten bunu mu soruyorsun? Yoksullar ve züppeler arasında savaş çıkaran birisi de o zaten!"

Kaşlarımı çattım. "Hayır, Jacob öyle bir şey yapmaz."

"Ama yaptı bak?" kafasını başka yöne cevirip mırıldandı. "İki güne becerir seni sonra kendisine benzetir."

"Ne?"

"Yok bir şey."

"Duymadım sanma! Dediklerine dikkat et!"

"Başkalarının düşüncelerini önemsemiyorum."

"Terbiyesiz!" oflayıp geri masaya gittim. Ellerimi göğüs hizamda birleştirip masaya oturdum. Daha demin konuştuğum çocuk yanımıza gelip bardaklarımızı aldı. Gülümseyip göz devirdi gıcık etmek istermişcesine. Ne dediğini çok iyi duydum! Niye bu kadar saygısızdı??

-

Jacob ile el ele kafeden çıktık ve bu sefer yürümeye karar verdik.

"Sen neden peçete alırken o kadar uzun bekledin?"

"Şey ya lavaboya da girdim..."

Jacob bana döndü ve iki elimi de tuttu. "Millie."

"Efendim?"

"Bana neden yalan söylüyorsun?"

"Ne? Ne hayır söylemiyorum?"

"Tamam sana güveniyorum. Güvenimi boşa çıkarma. Ayrıca, o yoksul ile bir daha konuşma. Götün teki."

"Niye böyle diyorsun ki?"

"Çünkü öyleler." başımı olumlu anlamda salladım ve yürümeye devam ettik.

-

Bu diziye Noah'yı koymayacağım,özür dilerim :/ Onun yerine başkalarını koyucam nedenini tahmin edebiliyorsunuzdur

Neyse her saniye bölüm yazmak istemem dışında -sınıfta buraya senaryo düşünüyor ĞSŞAÖDŞAEÜQÜŞD- her şey normal

OY ATIN😔🤲🏿


Outer Banks |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin