MERHABA!Medyadaki sarki cok guzel 🥺
-
Araba kullanamayacak kadar üzgün ve bir yandan sinirli olduğum için dışarıda kimsenin olmadığından emin oldum ve dışarı çıktım.Biraz sakinleştikten sonra eve gidecektim.Tabii sakinleşmek mümkünse..."Lütfen bir kabus olsun lütfen,lütfen.Bu kadarına katlanamam.Gözümü açtığımda Finn'in kollarında uyurken bulayım kendimi,nolur." dedim sessizce.Arabaya yaslanmıştım ve gözlerimi ayakkabımdan ayırmıyordum.
"Millie..." kafamı sola döndürdüğümde ağlamaktan gözleri şişen Finn'i gördüm.Onu böyle görmeye dayanamıyordum.Kabul ediyorum bu son günlerde başımıza çok şey gelmişti.
Şuan ne yapacağımı bilmediğim için yerimde öylece durdum.Finn arka cebinden bir kağıt parçası çıkardı ve bana verdi.Kağıdı elime aldım ve baktım.Kağıtta iki tane çocuğun resmi vardı.İki çocuğun da saçları kıvırcıktı.Fakat birisinin saçı simsiyah iken diğerinin saçı turuncuya çekmişti.Birbirlerine sarılmışlardı ve saçı turuncu olan kız çocuğu siyah saçlı erkek çocuğunun yanağından öpüyordu.
"B-bu...Sophia ve ben.Hawaii'ye gitmiştik.Annem beni burada doğurmuştu,önceden de söylediğim gibi doğum yaptıktan sonra hayatını kaybetti.Babam,Sophia ve ben onun anısına gitmiştik oraya.Bu da ben ve Sophia'nın bir fotoğrafı.Onun bir saniye bile yanından ayrılmazdım.Fakat birkaç yıl sonra Sophia 16 yaşındaydı.Babamla hergün kavga etmeye başladılar,nedenini bile bilmiyordum.Birgün ise babam,Sophia'nın başına bir sopa ile vurarak onun bayılmasına sebep oldu.Ona yardım ettim fakat ertesi gün biz uyurken bütün eşyalarını toplayıp evden ayrılmıştı.Benden habersiz.Babama karşı içinde bir korku sarılmıştı ve onun yüzünden psikolojisi kötüye gidiyordu.En sonunda evden gitti ve bana bile nerede olduğunu söylemedi.Üç yıl sonra ilk kez görüyorum ablamı Millie.Ben onun ablam olduğunu söylerken bana tuhaf bakışlar atmasının sebebi de bu.Babamın onu bulmasını istememesi.Ve bana inanmaman çok canımı yakıyor.Sanki...sanki biri kalbime hançer saplıyormuş gibi.Çünkü sana o kadar aşığım ki,küçücük bir şeyde bile benden uzaklaşman düşüncesi beni boşluğa düşürebiliyor." Finn'e ağır adımlarla yaklaştım ve kollarımı boynuna sardım.Parmaklarımın ucuna kalkıp dudaklarımı Finn'in dudaklarına yumuşakça değdirdim.
İkimiz de geri çekilince konuşmaya başladı."Teşekkür ederim"
"Ne?"
"Bana aşık olduğun için,teşekkür ederim."
"Yaa,yapma." elimi yanağına koyunca içim titredi.Biraz başım döndü.Finn elini bana uzattığında gülümsedim ve yanağına koyduğum elimi Finn'in eline götürüp tuttum.
"Ablamla düzgünce konuşmaya ne dersin?" güldüm ve ağrıyan başımı dert etmeden cevap verdim.
"Tabii ki."
Finn's Pov:
"Yaa,yapma." dedi Millie.Gülümsedi ve yanağıma elini koydu.Ama Millie'de ters giden bir şeylerde vardı.Eli hafiften titriyordu ve sanki nefes alış verişleri düzensizdi.
"İyi misin?" diye sorduğumda yanıt vermedi.Ondan bir cevap beklerken o bir anda yere düştü ve bütün vücudu titremeye başladı.Gözleri kapalıydı ve şuan ise ağzından suya benzer bir sıvı gelmeye başladı.Vakit kaybetmeden yanına çöküp ne olduğunu anlamaya çalışıyordum."Millie!Millie!" elimi kalbine götürdüğümde sanki yerinden çıkacaktı.
"O nöbet* geçiriyor!" muhtemelen seslere gelmiş olan Sophia yanıma doğru oturdu ve Millie'ye baktı."Onu yan çevir çabuk!" Millie'yi sağına çevirdim.
"Eeh şey,nöbetlerle alakalı çok bir şey bilmiyorum ama o ölebilir!Ben arabayı süreceğim sen de onu arka koltuğa yatır ve oldukça yanına dönük olmasını sağla." Sophia yerden kalktığında cebimden hızla arabanın anahtarını çıkarttım ve Sophia'ya attım.Havada kaptı ve arabayı açıp arka kapıyı bizim için açtı.
Millie'yi kucağıma aldım ve arabaya binince ise onu sağ tarafına dönük bir şekilde koltuğa yatırdım.Kafasını da dizime koydum.Sophia neredeyse son hızda gidiyordu.Yollar gece olduğu için boştu ve buraya yakın bir hastane vardı.
"Sakin ol bebeğim bir şey olmayacak tamam mı?" kısık ses ile Millie'nin kulağına fısıldadım.Gözümden akan göz yaşları yanaklarıma düşüyordu.Sonra ise kayıp gidiyordu...
Nöbet:Nöbet, beynin normal elektriksel aktivitesinin ani bir şekilde bozulmasıyla ortaya çıkan nörolojik bir durumdur. Bulgular geçici bir dikkat dağılmasından vücutta kasılmalara kadar değişen bir yelpazededir.İnsan vücudu nöbet geçirdikten sonra nöbet geçirirkenki olan şeyleri hatırlamaz,onun yerine kendi hayal dünyasında yarattığı olayları gerçek gibi kılar.Nöbet geçirdiğini de hatırlamaz.Nöbetler genellikle stresli ve son günlerde kötü şeyler yaşamış kişilere olur.
-
Bu bölüm de böyleydi oy vermeyi unutmayın bebişler❤️Arkadaşlar tekrar söylüyorum,ben Finn'in çok kötü bir şey yaptığının farkındayım,dün ölen insanları gördüm.Bir kadın hatta yerde cansız bebek bedeni görmüş onu anlatıyordu Azerbaycanda.Kadını dinlerken bile içim titredi...
Ben Fillie'yi,Finn'i ve Millie'yi kendi hayal gücümde düşündüğüm gibi yazıyorum.Gerçek dünyadaki Finn'in üzerine zaten kurgu yazmam,yazamam.Benim hayal gücümdeki Finn iyi birisi,sizde umarım gerçek Finn ile düşünmüyorsunuzdur bu kurguyu okurken.Görünüşü zaten tamamen aynı ona bir şey demiyorum.Ben karakterini,özelliklerini kendi kafamda tekrardan oluşturuyorum.Böylece Fillie yazmayı bırakmıyorum.Sizde böyle yaparsanız size de mantıklı gelir zaten.Neyse konuşma bu kadardı ben kaçtım inkılap ve matematik ödevim var💆🏻♀️
