-
"MILLIE!" çöktüğüm yere Finn de çöktü ve saçlarımı önümden çekip yüzümü kendine döndü rdü.Kafam Finn'in dizlerinin üstündeydi ve hıçkırarak ağlıyordum. Finn de bana sarılıyordu ve beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Ama ne yapsa bir türlü sakinleşemiyordum.
Sürekli süren ağlamalarımın arasında bir şey söyleyebilmiştim. "Finn ben hiç hiç iyi d-değilim!" başıma giren ağrılar konuşmamı daha da zorlaştırıyordu. Ölecekmiş gibi hissediyordum. Bütün organlarım sanki bir anlık iflas etmiş gibiydi. Finn çenemden tutup yüzümü kendine döndürdü. Gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu ve gözlerim acıyordu.
"Ben buradayım tamam mı? Sakin ol. Derin nefes al ve ver. Geçti bak benim kollarımdasın şuan." burukça gülümsedi ve saçlarımı yumuşakça okşamaya başladı. Nefes alış verişlerim kendi kendine düzene girerken Finn'e sarılıyordum.
Uzun bir sessizlikten sonra konuşmaya başladım. "Her gözümü kapattığımda başka kötü bir şey görüyorum. Gözümü kırpmaya korkuyorum artık..."
"Hey, sana bir şey söyleyeceğim. Babamın ölümünden sonra uzun bir süre ben de senin gibiydim. Her gece bitmeyen kabuslar, düzensiz nefesler, uykusuzluk... Seni anlayabiliyorum. Bunun sonsuza kadar sürmeyeceğini bil istiyorum. Sana bir tavsiye vereyim, seni mutlu eden, seni iyi hissettiren şeyleri düşü-"
"Sen... seni düşünmek istiyorum." diye sözünü böldüm. O da susup sessizliğime eşlik etti.
"Düşünmek istiyorsan, düşün. Bende seni düşünüyorum." gülümsedi ve dudağını dudağım ile birleştirdi. Daha demin olan şeylerden sonra bu iyi gelmişti. Hem de çok iyi. Geri çekilip ayağa kalktı ve beni de kollarımdan tutup kaldırdı.
"Bir şey olursa bana seslen tamam mı?"
"Nereye?"
"Uyumaya?"
"Yanımda yatsan?"
Biraz duraksadı ama sonra sanki önceden teklif etmemi bekliyormuş gibi başını olumlu salladı. Yatağa geçti ve beni de yanına çekti. Yatakta bağdaş kurup Finn'e baktım. Onun uykusu yok gibiydi, ama ben aksine kafamı koyup uyumak için can atıyordum. Yatağın üzerindeki ellerimin üzerine ellerini koydu ve bana baktı.
"Daha iyi misin?" iyi olmasam da başımı olumlu anlamda salladım.
"Aslındaa..." dedim omuz silkerek.
"Aslında ne?"
"Boşver."
"Hayır söyle. Lütfen." istemeyeceğinden veya geri çekileceğinden adım gibi emindim. Fakat kendimi iyi hissettirecek başka hiçbir şey yoktu. Dünya'ya bir kere geliyoruz zaten.
Finn benim söyleyeceğim şeyi beklerken ikimizin de beklemediği bir anda dudağına yapıştım. Günün verdiği yorgunluk yüzünden yumuşak hamlelerle öpüyordum onu. Duvara yaslandı ve beni kendi üstüne çekti. Bacaklarımı arkasında birleştirdim ve üstünde yükseldim. Kollarımı boynuna sardığımda o da kollarını belime doladı.
Dengemi kaybetmem ile oturduğumuz yataktan düştüm. Ellerim ve ayaklarım Finn'in boynunda ve sırtında olduğu için o da benimle beraber düştü. Birlikte gülerken biraz da utanmıştım.
"Tam bir aptalım." dedim ve tekrar güldüm. Ayağa kalktım ve yorganın altına girdim. Finn de yanıma yanaştı ve ona iyice sokuldum. Bir kolunu omzuma attı ve sarıldı. Kafamı göğsüne koydum ve esnedim.
"İyi geceler."
"Sana da" şimdi rahatça uyuyabilecektim çünkü kafamda dolanan düşünceler Finn sayesinde az da olsa yok olmuşlardı.
(Yiyiştiğime göre uyuyabilirim diyorsun yani)-
"Jaeden gidiyorum... Yanına, nereye olacak? Artık şaşırma saatin bittiyse, görüşürüz." gözlerimi açtım ve yataktan yavaşça kalktım. Pencerenin karşısında telefonunu cebine koyan Finn'in yanına gittim. Sırtında da bir çanta vardı. Beni görünce bana sarıldı ve saçımı öptü."Günaydın, iyi uyudun mu?"
"Evet de, nereye gidiyorsun?"
"Immm... Bir yere işte."
"Ama nereye işte?"
"Millie'cim, Finn hastaneye gidiyor. Hatırlıyorsun geçen günlerde çok karın ağrısı oluyordu ve şimdi kontrole gidiyor." arkadan gelen Jaeden'ın sesi ile ona baktım. Eve gelmişti ve Finn'e kaş göz yapıyordu. Finn yüzüne rahatlamış bir ifade takındı ve kapıya ilerledi.
"Ben de gelsem?" dedim. Finn hastaneye gidiyordu ama bir terslik olduğunu hissediyordum. Ya da bu bilinçaltımın Finn ile beraber olmam için bana oynadığı bir oyundu.
"Yarın akşama doğru geleceğim durum ciddi diyorlar ve bir gün hastanede yatmam gerekiyormuş. Hem doktor sabah gelmemi istedi ve hemen hazırlanmana imkan bile yok ama merak etme, yarın akşam döneceğim Mills." dedi Finn.
"Sen burada kalabilirsin bu arada. Kendi evindeymiş gibi takıl." çaresizce başımı yukarı aşağı salladım ve Jaeden ile birlikte giden Finn'i kapıya kadar takip ettim. Aralarında birkaç şey fısıldaştıktan sonra Jaeden ile Finn arabaya bindi ve ilerlemeye başladılar.
Kapıyı kapatıp iç çektim ve Finn'in odasına ilerledim. Burası biraz dağınıktı ve hastaneden döneceği için ona neden bir sürpriz yapıp evini toplamayayım dedim. Saçımı at kuyruğu yaptım ve bir müzik açıp etrafı toplamaya başladım.
On beş dakika geçmişti ve hala evi topluyordum biraz dinlenmek için Finn'in yatağının üzerine oturdum. Sağıma baktığımda gördüğüm şey ile istemsizce kaşlarım çatıldı.
-
Oylarinizi eksik etmeyin 120 follower olmuşum omg tesekkur ederim